Allah c.c dünyayı sevgi üzerine yaratırken, Hz. Peygamber Efendimiz (sav)'i muhabbetten yarattı.

Sevgi en güzel duygudur, lakin sevginin doğal olanı Allah için sevmektir.

Herkesi, her şeyi Allah için sevmektir.

Buğuz da öyle değil midir?

İnsan eşrefi mahluk olarak yaratılmıştır. Bununla birlikte insan; ayetler ve hadis-i şeriflerde bize bildirildiğine göre eksik ve kusurludur. İfrat ve tefride kaçabilir.

İnsan kimi zamansa sevdiğinin hatasını, kusurunu görmez. Aşk gözünü o kadar kör eder ki, zamanla ondaki kusurları görmez ve onu haddinden fazla yüceltir. Bu yüceltiler limiti aşınca ona Allah muhafaza bilmeyerek de olsa ilahlık isnat etmeye başlar. Ne yazık ki çevremizde böyle kişilerden pek  fazla mevcuttur.

Atalarımız güzel sözler ile bu dengeyi sağlamaya çalışmışlardır. ''Dost acı söyler'' demişler mesela.

Sevdiğimiz insanları koruma adına gerektiği zaman sözlerin acı olabileceğini belirtmişler.

Bu günlük hayatta muhatap olduğumuz insanlar; sorumluluğumuz altında, tebası altında olduğumuz kişiler içinde geçerlidir.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en uzun yıl idare eden hükümetlerden biri de Ak Parti'dir. Lideri Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da en uzun yönet kişilerdendir tabii.

Başta belirttiğimiz gibi her insanın hatası kusurları olur ve Sayın Cumhurbaşkanımız da bazı konularda hatalı kararlar verebiliyor. Buna rağmen Ak Parti’ye oy verenlerden asla bir acı söz gelmiyor.

Mesela Irak'ta 1.5 milyondan fazla Müslüman öldürüldü. ABD uçakları İncirlik'ten kalktı. Sayın Erdoğan BOP eşbaşkanı idi ve kimsenin sesi çıkmadı.

Mısır'a laiklik götüreceğiz dendi, Cumhurbaşkanı Mursi hâlâ içeride zulüm devam ediyor ve Türkiye Müslümanları sessiz.

Eset önce aile dostu, sonra hain oldu, Suriye karıştı herkes yine suskundu.

AB Uyum Yasaları diye zina suç olmaktan çıkartıldı, domuza teşvik verildi, eşcinsellere serbesti sağlandı kimseden tepki gelmedi.

Uyuşturucu, FETÖ Araştırma önergeleri TBMM'de Ak Partililerce reddedildi, yine sukunet devam etti.

Bazı masum insanlar FETÖ diye içeri alındı, lohusa kadınlar, bebekler,  hukukçular, öğretmenler, polisler ler ler ler... itiraz etmesi gerekenler susmayı yeğlediler.

OHAL bir yılı aştı, kimsede sabır taşmadı.15 yılda ne bilim insanı, ne sanatçı, ne sporcu, ne düşünür, ne aydın... ne dürüst muhalif yetişmemiş  kitleler sessizliğinize gömülmüş.Sırp kasaplardan et, diğer ülkelerden saman, fasulye, nohut vb ithallerine ses etmiyor, ne yeniyor da bu sessizlik korunabiliniyor?

Tarım, Hayvancılık çöktü suskunluk çökmedi.

Milli bir dış politikamız, eğitimimiz...yok, ülkede ses yok.

Eğitim keşmekeşi devam ediyor, 15 yılda 6 bakan, 5 kez müfredat değişti seçmen hiç değişmedi.

Dindar Nesil yetişmedi, gençler deist olurken, hocalar cennet satarken, halk susuyor, adeta onaylanıyor.

TV’ler insanımızı bozdu da, insanımızın sessizliğini bozamadı.

Dönem dizileri diye tarihimizle oynanıyor, halkımız oyun oyuyor.

Cinnetler, cinayetler, şiddetle şiddet devam ediyor, ahlaksızlık çoğalıyor suskunluk hiç azalmıyor.

Ülke beton yığınına döndü, İstanbul'da nefes alacak alanlar katlediliyor halk susmaya devam ediyor.

Milyonerler %3 bin zenginleşirken, 9 milyon insanın geliri sadece 500 küsur lira, el hak kimsede ses yok.

Yabancı AVM'ler her yanı sardı, esnaf kan ağlıyor, idareciler de üç maymunu oynuyor.

Faizden hep şikayet edildi, lakin gereği yapıl(a)madı, harika sukunet yapıldı.Fabrikalarımız, Kamu Kuruluşlarımız, yastık altı altınlarımız verildi ekonomi istikrarsız iken yine, suskunluk istikrarla devam ediyor ne hikmetse.Peki bunca yapılan yanlışa ses çıkartmayarak Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'a iyilik mi yapılıyor, kötülük mü?Hani dost acı söyledi, yoksa Cumhurbaşkanımızı sevmiyor musunuz?Siz Cumhurbaşkanımızı mı seviyorsunuz, ondaki gücü mü?Sizler Sayın Erdoğan'a mı hayransınız ondaki erke mi?

''Bir yerde bir yanlışlık görürseniz elinizle düzeltin. Elinizle düzeltemiyorsanız dilinizle düzeltin. Dilinizle düzeltemiyorsanız bari kalbinizle buğuz edin, bu da imanın en zayıf tarafıdır.''  diyor Peygamber(sav).

Sahi kalbinizle buğuz edebiliyor musunuz?

Cumhurbaşkanımızı sevin, bizim de içimizde küçük bir umut kalsın.

Selam ve dua ile...