Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Biz Pişman(!) Değiliz, Bizden Kim Hesap Sorası

Biz Pişman(!) Değiliz, Bizden Kim Hesap Sorası

Âdil partimizin döneminde tahliye olup, hesap sorulamayan; şimdilerde kayıplara karışan Hizbullahçıların lideri “Biz Müslüman’ız. İslâm’da pişmanlık yoktur” buyurmuşlar.
Pişmanlık hissini iptal edecek kadar açılım(!) saçılım ne demektir bilmiyorum. Çünkü istek ve hedeflerimiz bazen yüzümüzü kara çıkarabilir. Dolayısıyla esef eder, hayıflanır, pişmanlık duyarız.
İnsan günah işleyen, yalpalaması, tereddütleri, zikzakları olan; kusurlu, nakıs, zayıf bir varlıktır. Yaptığı kimi işlerden dolayı üzülmemek, nedamet gerektirecek hatalı bir fiili de bulunmamak demektir bir anlamda.
Kişi, yanlış iş tutmadığı için, pişmanlıktan da muaftır(!); dolayısıyla rahmete ve bağışlanmaya da ihtiyaç duymaz.
Başınızda tanıdığınız üstün bir otorite yoksa, hareketlerinizden ötürü neden şüpheye, yeise düşüp, nadim olacaksınız ki. Çünkü siz, fiillerinizin yegâne planlayıcısı, müsebbibi ve hâkimisinizdir. Cahilce işlerde bulunmadığınıza göre, bilginin de mutlak sahibisinizdir.
Hâlbuki tam kemal, yüzde yüz masumiyet sıradan fâniler için geçerli değildir. Yüce Kitabımızda, insanın cehaletine, nankörlüğüne işaret eden nice âyet vardır.
Pişmanlık; bir tespit, gözlem, belirleme ve bir muhasebe sonucu doğar. Müslüman’ın hayatında böyle bir değerlendirme yapmaktan uzak kalması düşünülebilir mi?
Günahlardan doğan pişmanlık ve meyvesi “tövbe”, üzerinde en çok durulan kavramlardan biridir. “Nasuh Tövbesi” diye bir tabir vardır.
Kâinatın gördüğü en güzel, en mükemmel insan Peygamber Efendimiz(S.A.V.) bile Hakk katında acziyetini, kulluğunu, muhtaçlığını izhar ederdi.
Bütün eylemlerimizin doğruluğundan, haklılığımızdan nasıl emin olabiliriz?
Hayatı boyunca yaptığı bazı işlerden pişmanlık duymamak, delilerin harcı olsa gerektir. Ancak megolamanlar, zihin arızalılar hata etmekten berî olduğunu sanır.
Günlük hayatımız sapmalar, tökezlemelerle doludur. Günah ve suçlarımızdan arınmak, temiz bir sayfa açmak isteriz çoğu zaman. Bunda pişmanlıklarımızla gelen hesaplaşmalarımızın da rolü vardır.
En kestirmeden, Müslümanlığa geçiş, İslâmiyet’i seçiş hikâyeleri; bir bakıma derin, şiddetli mukayeselerin, nedametlerin sonucudur.
Hiç pişmanlık hissetmemek, tamamen kusursuz, Tanrıvâri bir varlığı çağrıştırır. Hayat tuzaklarla örülmüştür oysa. Eylemlerimiz ve seçimlerimizse, bizi sık sık pişmanlığa sevk eder.
 Önemli olan; bu duyguyu yitirerek körce bir gidişata kapılmamız değil, lüzumlu ayar ve düzeltileri, benliğimizde tatbik etmemiz, doğrulukla hakikate, güzelliğe yönelmemizdir.
Pişmanlık bazen bir inceliğin, hassasiyetin, bir nebze de pişmenin eseri olacaktır. İnsan sadece sevinçten ağlamaz. En değerli gözyaşları; belki de kayıplarımızın, elden çıkanların, yanlış davranışlarımızdan doğan pişmanlıklarımızın neticesinde akar.
Hizbullah’a gelince…
Suçlamaların hepsi “iftira” olsa bile, bu tip zihniyete, taş gibi katı fikirlere ve kalplere sahip kişiler, esasen hiçbir “ölçü” tanımayan teşkilatlar, herhalde İslâm davası güdemez; bir temsil iddiasında bulunamazlar.
Pişmanlık duymayanlar, pîşdarlık (öncülük, önderlik) de yapamaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi