Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

BİLGİ KAYNAĞINIZ NE?

BİLGİ KAYNAĞINIZ NE?

Zamanımızda insanlar için bilgiye ulaşmak tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar bir kolay olmasına rağmen insanların bilgiden yine tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar uzaklaştıkları görülmektedir.

Bilgiye ulaşmanın geçmiş zamanlarda zorluğunun sebebi bilgi kaynaklarının azlığı ve bilgiye ulaşmanın zorluğu gösterilirken zamanımızda bu kadar kolay olmasının en büyük sebebi olarak da bilgi, kaynaklarının çok olması ve bilgiye ulaşmanın çok kolay olması gösterilmektedir.

Bilgi konusunda insanların bilgiye kolay ve çabuk ulaşır olmalarının onların bilgiden kaçışlarını kolaylaştırdığını söyleyenlerin fazlalığı ilk başta tezat gibi görünse de aslında bir gerçeği yüzümüze vurması açısından önemlidir.

Yüzyıl öncesine gitmeye gerek yok.

Dedelerimizin hatta babalarımızın dönemlerinde gerekli olan bir bilgiye ulaşmak için başvura bilinecek kaynaklar bu günküne nispetle sınırlı sayıdaydı.

Maddi imkânı olanların ulaşabildiği ansiklopedik kaynaklar ile o konudaki yayınlanmış makaleler ve araştırma yazıları gibi bilgi kaynakları teknolojik hadiselerin hızlı değişimi nedeniyle güncelliklerini ve bilgi değerlerini çabuk kaybediyorlardı.

Bunun en büyük örneği hala bazı evlerde kitaplıkları süslemesine rağmen tamamen atıl durumda olan ve ciltlerle ifade edilen ansiklopediler ve mesleki kitaplardır.

Şimdilerde ise internet devri kolaylıklarından faydalanan insanlar ise bilgiye zahmetsiz ve sınırsız bir şekilde ulaşabiliyorlar.

Ama ulaştıkları bilgileri kendilerinin ve toplumun faydasına kullanan geçmiş nesillerin tersine ne kendilerinin ne de toplumun faydasına kullanabiliyorlar.

İnsanların elde ettikleri bilgiyi ne amaçla elde ettikleri ve nerede kullanacakları da bilgini değerli veya değersiz olmasına sebep olduğu için insanların bilgiden kaçmasına sebep olduğunu ifade etmek yanlış olmaz.

İnsanların içende bulundukları hayat şartlarını ve çevrelerini değiştirmekte isteksiz davranmalarının da bilgiye ulaşmak veya bilgiden kaçmakta önemli olduğu görülmüştür.

Çünkü hangi bilginin kendisi ve içinde yaşadığı toplum için faydalı ve doğru bilgi olduğunu kesin olarak bilememesi ve hatta yakın çevresinden edindiği aynı konu hakkındaki birbirine taban tabana zıt iki bilgiden hangisini alması gerektiği konusunda kararsız kalması da belki de insanın bilgiye kolay ulaşmanın zararlarındandır diyebiliriz.

Hızlı ulaştığı bilginin kendisine sağlam kaynaktan ulaşan faydalı bir bilgi olup olmadığını test edecek zamanı ve imkânı olmayanlar için bu durum tan anlamı ile bir açmaz oluveriyor.

Örnek vermek gerekirse toplumun aldığı eğitim nedeniyle bir mühendisten, bir tıp doktorundan veya bir üniversite öğretim görevlisinden veya bir gazetede köşe yazarından ya da bir esnaftan kendi eğitimi ve mesleği ile ilgili bir bilgi üretip ondan içinde yaşadığı topluma faydalı sonuçlar elde etmesi beklenirken kendi fikri olarak veya sadece birilerine cevap olsun diye çalakalem yazdığı yazılar sadece unvanı olan bir kişi yazdı diye gerçek bilgi olarak kabul edilmemelidir.

Bir mühendis olarak toplumun beklentilerinin aksine tıp konusunda bir şeyler yazarak kendini ifade etmesi ne kadar hatalı ise bir tıp doktorunun da sırf kendi görüşünün dışındakileri ilzam etmek için kendini aşacak derecede dini konularda ahkâm kesmesi de o derece hatalıdır.

Daha basit bir şekilde ifade etmek gerekirse bir araçta navigasyon aletinin kılavuzluğunda bile olsa doğru programın yüklendiğinden tam emin olmadıkça trafik kurallarına azami derecede dikkat ederek yapacağınız bir yolculuğun sizi doğru istikamete götürdüğü kesin değildir.

Bütün bunları yazmamızın nedeni basın yayın organlarında ve televizyonlarda arzı endam eden kişilerin ortaya koyduğu düşünceler konusunda biraz daha fazla dikkatli olmaya bir davettir.

Bizim toplumumuzun hemen her kesiminden insanların doğuştan denilebilecek bir derecede bilgi sahibi olduğu din, siyaset ve tıp konularında bilgiye kolay ulaşma hastalığına tutulan insanlara dikkatlice baktığınızda çoğunlukla şunu göreceksiniz.

Eğitimleri ve meslekleri ile ilgili olsun olmasın din, siyaset ve tıp başta olmak üzere her konuda fikri olan insanları dikkatle dinlediğinizde esasen o konudaki cehaletlerini ortaya koyduklarını görebilirsiniz.

Eğer o kişi din ile ilgili bir konuda konuşurken Selefi Salihin (ra) aleyhinde konuşuyorsa biliniz ki toplumun İslam dini ile alakasını kesme derdindedir.

Eğer tıp ile ilgili konuşuyorsa tıp ile siyaset ile ilgili konuşuyorsa da toplumun belli bir siyasi görüş ile ilgisini kesmek istiyordur.

Onlar ne konuşursa konuşsun biz uyanık oluruz diyenler elbette vardır ve olacaktır.

Çünkü bir insan kendisinin içine çekilmeye çalışılan derin uykulardan uyanmak isterse yanında uyuyanların horlamasıyla bile o derin uykudan uyanır.

Uyanmak istemeyenler ise yanında top tüfek bile atsan uyanmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi