BİİİP
Son günlerin dozunu arttıran bir olgusu da, küfür sözlerinin yaygınlaşmasıdır.Toplum ahlâkını, erdemi hiçe sayan, kadını hiçleştiren ve şüphesiz “anaları” daha beter ağlatan bu anlayışın, meclise bile yerleşmesi, meşrulaştırma yönünde önemli adımlardır.
Hatta, ettiği küfürlerle gündeme gelen bir milletvekilinin, “Parti tüzüğümüzün ilgili maddelerinde benim fiilime uygun bir hüküm yok. Tüzük uyarınca ancak kendi partimden bir arkadaşıma ya da yönetimime küfür edersem böyle bir ceza istenebilir. Parti tüzüğü üzerinde yaptığım inceleme sonucu tüzük hükümleri uyarınca bana disiplin cezası verilemeyeceğini düşünüyorum. ” diyerek bir çifte standardı ortaya koyması, kadına yönelik şiddetin boyutunu gösterdiği gibi, bir samimiyetsizliği, dindarlığın ölçüsünü, iktidarın insanları ne kadar bozabileceğinin de delili olmaktadır.
Neticede bu milletvekiline herhangi bir ceza verilmediğini belirtelim. Herhalde kimilerinin inandığı Allah da; Ezelî ve Ebedî Kıstaslara göre değil; parti, pul, makam gibi -haşa- dünyevî ölçülere göre hareket etmekte, kullarını değerlendirmektedir.
Durum vahimdir. Mesela ismi, çağrışımları çok galiz bir küfrü akla getiren, spor gazetesi çıkarılmasına izin verilmiştir. Sakıncaları biliniyordu, neden böyle, muhafazakâr bir iktidar döneminde “fena bir ilk” yaşandı. Şart mıydı?
Bunlar bir küfür şiddetini onaylama, olağanlaştırmadır. Şimdi öyle bir haldeyiz ki, öğrenciler, gençlerde kanser kelimeler çoğaldığı gibi, kadınlar ve üstelik genç kızlarda da -maalesef- kullanılmaya başlanmaktadır.
Basında; spor gazetesinin iğrenç başlığını, her cümlesinin sonuna koyan, hanım(!) letafetiyle uyuşturan kızların varlığı yazılıyor çiziliyor. Yakıştırıyorlar demek ki kendilerine. Erkekler söylediğinde kıyamet, hakaret; kendileri sarf ettiğinde meziyet. Olur mu böyle garabet!
Televizyondaki bazı popüler dizilerin, sanki çok matahmış gibi, sansürsüz yayınlanacağı haber veriliyor. Öyle ya küfür merakımız arttı. “Bipp” sesleri çoğaldı. Zannedilmesin ki yasaklanıyor.
Daha önce rastlamadığımız, TRT’deki eli yüzü düzgün bazı dizilerde bile tesadüf edilmeyen, küfür sözlerine öncelik verilmesi ve “bip” sesi; günün Müslüman’ının besmele çeker gibi küfür konuştuğunu, bir çirkinlik göstergesi olarak göz ve kulaklara sokuyor sadece.
O kadar yoğun “Bip” sesiyle beynimiz ve ruhumuz yıkanıyor(!) ki, sözde sansür ancak normalleştirmeye yarıyor. Zannedersiniz Müslüman Türk Toplumu, aileler, milletin her ferdi 24 saat küfrediyor.
Hangi kelimelerle yaşadığımıza, nefeslendiğimize, yönlendiğimize, varlık çizgilerimize lütfen dikkat edelim.
Sadece ağız bozma değil, yüreklerdeki tahrifat ve çürüme de, toplum aynasına yansımaktadır. Çirkef sözler, en kutsallarımıza, Peygamber Efendimize kadar uzanıyor biliyorsunuz.
Karikatür meselesi, yabancıların saldırıları eski tepkiyi çekmezken; artık Hıristiyan, haricî unsurların hakaretlerine değil, adıyla sanıyla Müslüman gözüken, vatandaşımız insanların en bet, en süflî hakaretlerine her tür ortamda serbestçe rastlıyoruz. Sözgelişi bazı sanal sözlükler, özgür küfür arenası kesilebiliyor.
Bu arada 22. 05. 2013 tarihli bir habere göre, mecliste BDP’li bir milletvekili tarafından Öcalan için “Peygamber” benzetmesi yapılıyor, geçiştiriliyor. Kıymetini şimdiye kadar idrak edememişiz. Ne Mümtaz, bulunmaz adammış Yarabbi!
Âli Çözüm Süreci için her şeye razıyız. “En Mukaddeslerimize” hakarete, küfre bile.
Bu indirgemeler, zevalin boyutlarını gösteriyor. Allah razı gelir mi; herhalde gündemde olan bir mevzuu ve sorun değil.
Mesela; en rezil eşcinsel sahneleri, kitaplarına alan ve propagandasını yapan, son günlerde “İslam’da değişiklik yapılması zorunlu. Mevcut yaklaşımlarla İslâm devam edemez.”şeklinde dine dil uzatan bir kadın yazar cüretini gittikçe arttırıyor.
Çünkü ne yaparsa yapsın, ne yazarsa yazsın, kitapları hep en çok satanlar listesinde. Hiç bir tepki, tavır alma yok. Tepeleri parselliyorlar ve sözü de muteber duruma getiriliyor tabii.
“Büyük yazar” diye kim destekliyor, besliyor, alkışlayıp ödüllendiriyor, rol modeli haline getiriyor bazı eşhası.
Merak etmeyin, yarın bu pastadan(!) bir de kadın peygamber çıkarırız. Ve yutarız.
En diri olması gereken kalpler susuyor ve dıştaki küfrü de tasdik ediyor.
Nezâhet, iffet, nezaket, teenni, hilm gibi kavramlar azalıyor, her çeşitten pis bir şiddet dili hâkim oluyor.
“Boş sözün” ötesine geçiyor her şey.Dil frensiz hâle geliyor. Oysa söz, ne anlamlı, değerliydi bir zamanlar.
“İstanbul şivesi, efendisi” gibi bir gerçek vardı geçmişte, hatırlarsınız. Şimdi basın- yayında, reklâmlarda,büyüğünden küçüğüne, âliminden cahiline son derece özensiz, derme çatma, gelişigüzel, pestenkerânî sözler, külhanbeyi gibi tavırlar, argonun en kralı, sokak kültürünün egemenliği görülüyor. İletişimi(!) böyle sağlıyoruz.
Hiçbir süzme, endişe, düşünce ölçüsü gözükmediği gibi aksi üstelenip, yüceltiliyor. Şahsiyetler düzleşip, fabrikasyon, bayağı, sıradan ve kirli hale geliyor.
Vaktiyle “erkek sözü” denilen bir gerçek de vardı. “Erkek sözü” dendi mi şöyle bir durur ve güvenirdik. Ağırdı, saat başı değişmezdi. Şimdi o erler de, sözler de yitti. Kıvrak, dönek yiğitler, birden bire yerden bitti.
Bazı saygın din adamlarımız, sarf ettiğimiz kurduğumuz cümlelerin, sözlü eylemlerimizin iç ve dış dünyamızı nasıl onardığını ya da tahrip ettiğini; dilin, azalarımızın önemini keşke halka anlatsalardı.
Müslim, gayri-Müslim herkese toptan Cennet kiralayacaklarına, yakın ilişkiler kurdukları siyaset ehlini uyarsalar, güçlü egemen rüzgârlara boyun eğmiş başlarını “Hakikate” çevirseler, biraz da bu küçük dertler etrafında havalı zihinlerini yorsalardı ne iyi olurdu.
Bir taraftan Müslüman geçiniyoruz, diğer taraftan akıl almaz melânetler, bir gerileme süreci işl(en)iyor. Dindarlıkla, inançla bağdaştırılıyor.
Sözün düştüğü zamanları izliyoruz bütün acımasızlığıyla. Söz çamura battı, bulandı, yaralandı. Herhalde kelimelerin de ağladığı dönemlerdeyiz.
Onca lâf(salatasın)a rağmen; insanın manevî yükselişi, kemâl ve elbette ahret önemli değildir artık. Zira tatbikat tam tersini gösteriyor.
Modern zamanların Cahiliye Devri’ne doğru hızla gidiyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.