Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Askerlik dönemi hatıraları

Askerlik dönemi hatıraları

Asker oldum piyade türküsüyle yolcu vagon ve kompartımanlarda değil. Trenin en son vagonu olan yük vagonunda ışıksız gece vakti yol almakta idik.

Bizi, okullular olarak çağırıp iyi bir yolculuk beklerken erken başlamıştı ama…

Biz yine de neşe içinde idik asker olduk diye…

***

Meğer daha nelerle karşılaşacakmışız doğrusu aklımıza gelmezdi.

Şimdi anlatacaklarımı belki 1951’den sonra piyade kıtalarında askerlik yapanlar inanamaz ve muhalefet yapıyor diyebileceklerdir.

Öyle düşünenler 1950’den evvel acemi askerlik yapan varsa babaları dedelerine bir sorsalar hakikati öğrenirler doğru dediğimi.

Ben hatırat yazıyorum ne gördüm isem onu yazmam herhalde yerindedir sanırım.

İnanan inansın inanmayan inanmasın.

***

Sabaha doğru Kütahya tren istasyonunda indik. Biz toplayı şuradan diye yol gösterdiler.

Kütahya’nın güneyinde yaya yarım saat kadar yürüdük.

Etrafında çit duvarı olmayıp açıkta olan bir alanda tek katlı binalar vardı ve iki nöbetçi askerin arasından geçerek binalardan birinin önünde durduk. Burası 9. Bölük binası imiş.

Oradaki askerlerin “hangi bölükteniz?” sorusuna cevap verince…

“Kadir gecesinde doğmuşsunuz.” cevabının aslını öğrendik.

Meğer 12. Bölük komutanı çok sert dayak atar ana avrat küfredermiş. Bizim komutan şeker gibi adammış.

İnanamamıştık ama zaman geçtikçe bizzat görmüş olduk dediklerini. Hayret ettik.

***

Akşama doğru haydi yemeğe dediler.

Açıklıkta kocaman bir kazan konmuş koyu kahverengi tayın (Ekmek) tutuşturdular ellerimize.

Birer kaşık verdiler ve kazandaki kuru fasulyeyi yiyecekmişiz.

Evvelce gelmiş oradaki askerlerin bazıları yemekten çekildiler diğerleri kaşıklamaya başladı.

Sıkı durun yalan değil hakikat anlattığım.

Neden yemediklerini sorunca. “Bakın içinde ufacık kıymalar var. Bunlar kıyma değil. Kuru fasulye kurtlanmış öylece pişirip veriyorlar.” Deyince bizde çekilip kantinden bir şeyler alıp yedik.

***

Yatak odalarına götürdüler.

Sağlı sollu iki katlı ranzalar altışardan oniki tane dilme ve tahtadan yapılmış sözüm ona karyola.

Karyolaların üstünde eskimiş kumaş içinde ot konulmuş. (yanlış anlamadınız pamuk değil ot) yatak ve yastık.

Çarnaçar yattık onlarda!

***

Kantinden alıp yeme bir hafta kadar devam etti ise de.

Ne oldu bilmiyorum biz okulluları ayırıp uzunca tahta masa ve tahta oturak bulunan bir yemekhaneye götürüp orada bize soğanın pişmişi, patates, lapa pirinç pilavı vb. yemekleri vermeye başladılar.

Ekmekte aynı fırından bembeyaz ekmek oldu.

Ama sabahları soğan çorbası veriyorlardı.

Hâlbuki. Tabldot da “Zeytin, Peynir, Ekmek ve Çay” yazılıyordu.

Neden bize vermiyorlar da yazıyorlar? O peynir ve zeytinler nereye gidiyor levazımda çıkış gösteriliyordu?

Bu hususu şikâyet ettik ve her sabah bize de kahvaltılık vermeye başladılar.

***

İçtima var deyip alay komutanlığı önüne götürmüşlerdi. Hava kuvvetleri komutanı Fevzi Uçaner gelecekmiş.

Uçak geldi paşa iner inmez bir asker. Ona doğru koşarken yakalayıp durdurunca Paşa bırakın gelsin” deyince kucaklaştılar meğer yeğeni imiş ve buradaki olumsuzlukları bildirmiş dayısına.

Paşa etrafta olan köylülerin ineklerini görünce toplayın bunları dedi.

Herkes “inekleri hapsedecek galiba” diye düşünürken bizim sözde yemekhane önüne sürdürüp…

“içeriye sokun bu hayvanları” deyip komutan subaylara döndü ve hışımla bağırarak.

Burada ancak hayvanlar yer insanlar değil. Tekrar geleceğimde görmeyeceğim” deyiverdi.

Ertesi gün yeni bir binada yemek masası ve sandalyelerde yedik.

Üçüncü gün sabahı tüfekli nöbet tutturdular bütün nöbetimden bu oldu bir daha olmadı.

***

Daha sonraki oluşumları, inşallah gelecek hafta izleriz…

***

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

asker-ahmet-güldağ-hava-okulunda-001.jpg

Asker Ahmet Güldağ

 ahmet-güldağ-nöbette.jpg

Asker Ahmet Güldağ nöbette

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi
SON YAZILAR