Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Yeni sene yeni bir insan

Yeni sene yeni bir insan

Bu yeni senede yeni bir insan olmaya, örnek bir Müslüman olmaya ne dersiniz? Geçen sene ‘Ömür Muhasebeleri’ diyerek yazılar yazmıştık. Bu senede hayat muhasebemizi yaparak daha derli-toplu, hayâta daha güzel bakabilen, hâdiseleri daha ayrı bir ferâsetle değerlendiren, etrâfımızda yaşananlara duyarsız kalmayan daha kaliteli bir mümin olsak ne güzel olur değil mi? Bugün bu husûsu yazalım istiyoruz efendim. Rast gele…

Müslüman’ın hayâtı sâdece dar bir alanı kapsamaz. O kendisini Rabb’e en güzel bir kul olarak takdim etme isteğiyle yaşarken yakın ve uzak çevresindekilere güzel örneklik teşkil eder. Ayni zamanda Müslüman hem kendini hem çevresini ıslah eder. Etrâfında olup bitene bigâne kalmaz. Yâni İslam’da mümin hayâtın bir köşesinde kalmaz, ‘hayâtın her safhasında ben de varım’ der. Zira İslam hayâtı kuşatıcı bir dindir.

İslam her yerdedir. Çarşıda-pazarda, devlet dâiresinde, dîni kuruluşlarda, sosyal alanlarda hep vardır, olmalıdır. Sâdece câmiye hapsedilen veya vicdana sindirilen ama aslında sindirilemeyen bir din anlayışı yoktur bizde. Her meslekten her seviyeden her çeşit insana söyleyecek çok sözü vardır İslâm’ın. İslam şahsiyet inşâsıdır, İslam medeniyet inşâsıdır. Nitekim İslam tüm ihtişâmıyla geldiği günden bu yana nice gönülleri nice toplumları nice şehirleriyle ihya etmiştir. Yine İslam Müslümanlarıyla, ordularıyla ne şehirler kurmuş ne ülkeler fethetmiştir. İslam bulunduğu her mekâna en âdil düsturları götürmüş orayı huzurla donatmış, güzel prensiplerle kuşatmıştır. Târih buna şâhittir.

Peki, bu nasıl başarıldı? Bugün niye aynıları başarılamıyor? Asıl cevaplanması gereken soru bu…

İslâm’ın getirdiği prensipler insan hayâtında boşluk bırakmayan her ânı dolduran bir yapıdadır. Hal böyle olunca dîne sarılan, Kur’ânî hükümleri hayat ölçüleri olarak gören, peygamberî sünnetleri ciddi olarak yaşamına koyan müminler pek tabîdir ki, en güzeli sergileyeceklerdir. Bugün de bu düsturlar yerine getirilse ayni seviyeye gelmememiz için bir engel yoktur. İslâm’ı bize gönderen Yüce Yaratıcı bizim sâhibimizdir. Bizi O (c.c) yarattığına göre elbette bizi bizden iyi bilir. O halde O’nun gönderdiği ilâhi hakikatlerin beyan edildiği üzere, Kur’ân’ı şaşmaz ölçü bilen, O’nun gönderdiği son Peygamber Hz. Muhammed aleyhisselâm’ı tartışmasız önder kabul edenden hayırdan başkası çıkmaz ki!

Ecdat bu değişmez gerçeklerle neredeyse cihâna hâkim oldu. Rasûlullah aleyhisselam ve O’nun ashâbı insanlığın içinden çıkan en hayırlı ümmettir. Her biri yıldızlara eş gösterilen bu güzide insanlar, dâvâlarına öylesine inanmışlar, önderlerine öylesine güvenmişlerdi ki, inandıkları yolda zerre şek-şüpheye düşmeden cansiperâne kendilerini fedâ ettiler. “Din” dediler, “Hak” dediler, “cennet” dediler ama “can” demediler, önce “îman” dediler. Bu şekilde onlar bize güzel örnek oldular. Biz de kalplerimizi onlara açarak onları iyi anlamamız, imânı tıpkı onlar gibi aşk boyutunda yaşamamız, dünyâya değil ebedi huzûra odaklanmalıyız ki ayni neticeleri elde edebilelim. Önce kendi ruhlarımızı ihya ederek sonra da insanlığı ihyaya kendimizi adamalıyız. Bugün bize böylesi adanmış rûha sâhip Müslümanlar gerekli. Sahabe efendilerimiz gibi müminin derdiyle dertlenmeli, gafletten uyanmalı, kardeşlik bilincini yeniden gündeme koymalıyız.

Yanı sıra bize ve ülkemize gelebilecek fitne ve tehditlere karşı büyük düşünmeli, tedbirli ve cesur karşı duruşlar sergilemeliyiz. Her ne olursa olsun. Kur’an ve sünnetten ayrılmamalı, asla keyfi ve nefsi davranmamalıyız. Müslüman her hâlükârda tüm insanlığın yükünü omuzlarında taşıyandır. Böylesi geniş düşünürken Müslüman hatâlarını sevâba dönüştürme, günahlarından tevbe ile arınma ikliminden de asla ödün vermemelidir.

Tabi bunları demesi kolay ama yapması zordur. Elbette zâten bunun için bugün bu haldeyiz. Ama bir yerden başlamak gerekiyor yoksa işte ümmetin hâli ortada. Muhakkak bu yeni senede bu kısır döngüden artık kurtulmalıyız. Daha ne kadar bu eziklikle yaşayacağız. Son yıllarda ülkemizin dünya coğrafyasında geldiği konum bizleri ümitlendiriyor. Niye olmasın diyoruz! İşte bu yazımız da, hepimize bir cesâret olsun diliyoruz.

Dolayısıyla herkes fert bazında kendini şöyle bir yoklasın. İsraflarımız, haddi aşan hallerimiz, ifratlar-tefritler belirlensin, yeniden Hak yola düzülelim inşaALLAH. Yalnız bu hususta itidalden ayrılmamalı. Peygamberimiz aleyhisselâm’ın hayâtınde hep itidal ve ölçü hâkimdi. O’nun ömrü şahâneleri incelendiğinde tek bir aşırılık, eğrilik göremezsiniz. O zaman buradan şuraya da gelelim; güzel dînimizi ve O’nun güzel peygamberini bu yeni senede bir kere daha farkındalık bilinciyle daha bir aşk ve iştiyakla okuyalım ve sünnetlerini tüm incelikleriyle hayâtımza tatbik edelim diyerek bitirelim yazımızı efendim.

En güzele emânet olasınız. Muhabbetle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi