Ama 1 şartla..
Her şey güzel olacak mı bilmem ama her şey güzel olmasa da güzel şeylere odaklananlar mutlu olacak.
Her zaman mutlu olacak mıyız bilmem ama kolay mutlu olabildikçe mutlu yaşayacağız.
Her daim birlikte olacak mıyız bilmem ama birliktelikler kaliteli oldukça anlam kazanacaktır.
Hayat istediğimiz gibi olacak mı bilmem ama istekleriniz ne kadar az olursa o kadar tamahkar olacağız.
Çok zengin olacak mıyız bilmem ama kazandıklarımızı doğru ve yerinde harcadıkça daha cömert olacağız.
Uzun ömürlü olacak mıyız bilmem ama ömrümüzde ‘keşke’leri ne kadar az kullanırsak o kadar dolu bir ömür geçireceğiz.
Sevdiğimiz işi yapacak mıyız bilmem ama işimizi severek yaparsak daha başaralı olacağız.
Mutlu bir aileye sahip olacak mıyız bilmem ama içinde sevgi bahçeleri kurduğumuz aile ortamı bizim için bir ferahlık aracı olacak.
Eşimizle iyi anlaşabilecek miyiz bilmem ama iyi günleri hatırlayıp kötü günlere sünger çekeceğimiz bir sırdaşa sahip olacağız.
Çocuğumuzu iyi yerlere getirebilecek miyiz bilmem ama onun her daim yanında olduğumuzu hissettirdiğimizde onun hayatta yalnız olmadığını hissettireceğiz.
Hayat dediğimiz bir yolculuktur. Birileri araba konforunda gider, birileri uçak, birileri jet, birileri de yaya gider. Kimisi de yaya bile yürüyemez başkaları aracılığıyla gider. Biz hangisiyiz ? Kendimizi nasıl hissediyoruz ? Yolculuk esnasında ümitsizliğe kapıldığımız zamanlarda bu satırları tekrar okuyalım. Hayat yolculuğunda bizlere nasıl yolculuk yapacağımızı tercih etme fırsatı verilmez. Herkes birine muhtaç olarak başlamak zorundadır. Çünkü herkes bu yola ağlayarak başlar. Bir yudum süte muhtaç başlar. Herkes güler ve mutlu olur bizim bu başlangıcımıza. Öyle bir başlangıçtır ki herkes gülerken biz ağlıyor oluruz. Yaya yürüme vakti gelmiştir. Bir yerlerden destek almadan yürüyemeyiz. Bir süre sonra desteksiz devam ederiz. Daha sonra bir bisiklet misali mutlaka ilerlemek zorunda olarak hayata devam ederiz. Durursak bisikletten düşeriz. Ben bu dönemi okul çağına benzetirim. Bir durayım da çocukluğumu yaşayayım dediğimiz an kendimizi bisikletten düşmüş vaziyette buluruz. Derken bir arabaya geçeriz. Arabada istediğimiz zaman dururuz ama çok da fazla park edemeyiz. Maazallah yol kenarı otopark görevlileri( patronlar) cezamızı kesiverir. İşte bu evre de çalışma evresidir. Ara sıra izin almamıza müsaade ederler. Neyse yavaş yavaş uçağa geçeriz. Emeklilik yılları gelmiştir ve biraz daha konforlu hayat yaşarız. En azından dinlenme vaktimiz çoktur. Jet kısmı ise tam bir muammadır. Hayat boyu binilen hiçbir araca benzemez ve jetler küçüktür. Çok kişi sığmaz. Orada yol biraz farklıdır. Jetler sesten bile hızlıdır. Bir yerden bir yere ne ara gittiğinizi anlayamazsınız.
Zengin insan banka hesabında çok para olan insan değildir. Zengin insan ihtiyaçlarını karşılayabilen insandır. Az şeye ihtiyaç duyan insan da tamahkardır. Bizler son zamanlarda en büyük değerlerimizden olan ‘elindeki ile yetinmek’ değerimizi kaybettik. Hep bir üst aşamanın hayalini kurduk. Şimdiye dek başardıklarımızı hesaba katamadık. Kazandıklarımızla mutlu olmak yerine kazanamadıklarımız için endişeye düştük. Hep zengin olmak istedik ; paranın zengini, makamın zengini, şöhretin zengini, mülkün zengini, mutluluğun zengini, sevginin zengini, saygının zengini… her şeyin ama her şeyin zengini olmak istedik. Siz isterseniz zengin olursunuz. Hayat sizi zengin eder ama 1 şartla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.