Nazmiye Gülbaş

Nazmiye Gülbaş

Algılarımızla oynamayın!

Algılarımızla oynamayın!

Eskiden beri inanan insanlara yönelik aşağılayıcı, rencide edici bir çok yalan haber yapılır, olmadık iftiralar atılır. Öyleki yıllar önce gazetelerde ''İmam köpeği ısırdı'' şeklinde haberler dahi yapılmıştır.

Günümüzde olağan haberler haber değildir anlayışıyla üretilen bir çok haber yine bu düşünceyle yapılmakta.

O dönemde dindarlar öyle aşağılanır, rencide edilirken, zamanımızda sadece inananlara karşı değil adeta tüm topluma karşı bir aşağılama, rencide etme, uyutma, uyuşturma var. İnsanların resmen algılarıyla oynanmakta. Medyada pekçok uydurma haber veyahut haberleri olduğundan daha farklı sunuş şekillerine şahit oluyoruz.

Medya etiği kalmadı.

Birkaç gün önce metrobüs yoldan çıkmış ve D-100'e girerek karşı yönden gelen halk otobüsüyle çarpışmış, bir çok otomobili altına almıştı.

Halbuki televizyonlarda haberin veriliş şekline bakılırsa metrobüs kazasının tek suçlusu şemsiyeymiş şeklinde bir algı oluşuyor.

Oysa metrobüsün raydan çıkmasında toplumsal dinamiklerimizi kaybetmeye başladığımızı ve gitgide şiddet toplumuna dönüşmekte olduğumuzun emareleri görülmekte. Haberin aslındaysa bir yolcunun metrobüs sürücüsüne saldırması, şoförünse koltuğundan kalkıp buna karşılık vermesi vardı.

Yine 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ulusal bir kanalda 1960 Darbesiyle alakalı bir haber dikkatimizi çekmişti.

Haberde babası, merhum Adnan Menderes ile idam edilen bir kadının ailesiyle birlikte çektikleri sıkıntılar anlatılmaktaydı. Kadın 35 bilemediniz 40 yaşlarında gösterirken habere bakılırsa en az 56 yaşında olması gerekiyordu. 1960'tan bu yana tam 56 yıl geçti. Hadi diyelim genetik faktörler, makyajla falan kadın yaşından küçük göstersin diye düşünsek dahi, haberin devamında bir de erkek kardeşinin olduğu öğreniyoruz. Onunla da röportaj yapılıyor, lakin kardeşi yine en fazla 30-35 göstermekteydi.

Demem o ki, malum medya toplumun zekasıyla resmen alay ediyor.

Banu Avar bir programda şöyle söylemişti: ''Amerikalılar kendileri açıkladılar bir sene dizi seyrettirdiğimiz ''Yalan Rürgarı'' Brezilya dizileri veya yarışma programları izlettirdiğimiz bir insanın normal beyin algılaması sıfırlanıyor neredeyse, bir sene  izlesin yeter diyorlar. Bunu özel olarak tüm ülkelere yaydılar. Bi'nevi robotlaşıyor insanlar...''

Aynı programda Bunu Avar “neredeyse her televizyonun (TRT dahil) başında Amerikalı bir müdür olduğunu ve televizyonlarda işe alınacak sıradan biri için bile 'git Amerikalı'ya sor'' diye söylendiğini ifade etmişti.

İşte bir yıl izleye izleye bir türlü bıkılmayan bu gayr-ı ahlaki dizilerle, abuk sabuk yarışma programlarıyla sabah akşam izdivaç programlarıyla, maksatlı haber programlarıyla beyni uyuşturulan, sıfırlanan bir milletin sağlıklı düşünmesi mümkün olur mu?

İnsanlarımız robotlaştırılıyor ve ''Tek Dünya Devleti''nin orduları yetişiyor.

Düşünmeyen, kıyas yapamayan, mantık geliştiremeyen nesiller ülkesine ve milletine ne verebilir, diğer ülkelerle nasıl rekabet edebilir?

Etrafımız ateş çemberine çevrildi, hergün şehit haberleri alıyoruz, insanımız işsiz, üç milyonu aşkın Suriyeli hâlâ ülkemizde sersefil aç bilaç ve toplum deli gibi televizyon seyretmekte...

Sabah kuşağı programlarında her gün bir sürü cinayet haberi en ince ayrıntısına kadar anlatılmakta. Reyting uğruna yapılan bu programlar ile toplum bazı şeylere alıştırılıyor maalesef.

Sevgilisi tarafından oğlu öldürülmüş,  söylentilere bakılırsa oğlunu öldürmesi için kadın sevgilisini azmettiriyor ve kadın hiç bir şey olmamış gibi çıkıp bu programlarda gayet rahat cinayetle alakalı konuşabiliyor.

Ensest ilişkilerin tüm detayları didik didik bu millete izlettiriliyor o programlar aracılığıyla ahlak ve maneviyatımız dumura uğratılıyor..

Yetkililerin vurdumduymazlığı ise başlı başına bir sorun.

Git gide sertleşen bir toplumuna dönüşüyoruz demiştik, onun gibi kadın cinayetleri arttı. Aile içi şiddet ve cinayet haberi olmayan bir gün geçiremiyoruz.

Buna neden bir önlem alınmıyor?

''Altımızdan toprak kayıyor'' diyen merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın ne kadar haklı olduğunu üzülerek bir kez daha görüyoruz.

Yukarıda ifade ettiğimiz küçük basit haberlerde bile bu kadar algılarla oynanıyorsa, toplumsal olaylar ve ülkenin geleceğini ilgilendiren ciddi meseleler ile ilgili verilen haber ve bilgilerin doğruluğuna nasıl inanabiliriz?

''Ey iman edenler! Eğer fasıkın biri size bir haber getirirken onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa sataşırsınız da sonra yaptığınızdan pişman olursunuz.'' (Hucurat/6)

Selam ve dua ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Nazmiye Gülbaş Arşivi