Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

12 Şubat hutbesi

12 Şubat hutbesi

Diyanetin 12 Şubat Cuma günü camilerde okunan Cuma hutbesi gerçeği bir kez daha ortaya koymuş oldu.

Rasulullah’ı(sav) kıyamet gününe kadar ebedi örnek olarak kabul eden muvahhid Müslümanlar ile kıyamete kadar sürecek örnekliği kabul etmeyen sahih sünnet ve hadis inkarcılarını ayan beyan ayırmış oldu bir kere daha..

Cuma hutbesi internet ortamına düştüğü Perşembe gününden itibaren, sosyal medya da hadis sünnet inkârcıları cephesi olarak tanımlanan ve Müslümanların dinini televizyon ekranlarında ve gazete köşelerinde kendi kurdukları limited şirketlere benzeten güruhu neredeyse çıldırttı diyebiliriz.

Buna karşılık hutbeyi destekleyen Müslümanlardan, “Bugünkü hutbe iman edenler içindi. Siz niye üstünüze alındınız ki?” şeklinde yoğun tepkiler gelmesi üzerine ise, hutbeye karşı çıkan güruhta tam anlamı ile bir panik havası başladı.

Hatta üniversite öğrencilerinin boykot çağrısından, ilahiyat öğretim görevlilerinin Cuma namazını boykot ettiklerine kadar, pek çok herze yer aldı paylaşımlarda.

Diyanetin kapatılmasından tutun da, Cuma namazı kılan Müslümanları İslam dışı gösterenleri mi ararsınız, yoksa bütün kinlerini yat/kalk namaz kıldırma memuru diye alay ettikleri cami görevlilerinden çıkarmaya çalışanları mı ararsınız, kimler kimler çıktı meydana.

Geçmiş yazılarımızda nerede ise seri yazı denebilecek şekilde yazmıştık bunların dini(!) inançlarını ve ruh hallerini.

Bu sebeple aynı şeyleri tekrar etmeye gerek yok.

Ama cami cemaatinin, özellikle de Cuma namazı kılanların sayısının son yıllarda artmış olması, hutbe karşıtı güruhu öylesine sinirlendirmiş ve çileden çıkarmış olmalı ki, nerede ise Müslümanları tekfir etmeye kadar götürecekler işi.

Kimileri de dini siyasetten ayırmak gerekir dedikten sonra, fırsattan istifade işi siyasete döküp, hutbe üzerinden diyanete, diyanet üzerinden de hükümete veryansın etmenin yolunu hutbede bulmuşlar.

İster dini inançları sebebiyle olsun, ister mahalle baskısı sebebiyle olsun, ibadet için gittikleri camide dinledikleri hutbeden rahatsız olduklarını beyan eden bir kısım yeni yetme âlim grubu daha var ki, onlara halk tabiriyle derman yetmiyor.

İşte tam da bu son Cuma hutbesi hakkında yazılıp çizilenler nedeniyle diyanetin 12 Şubat hutbesi, Kuranda açıkça belirtilen Cuma davetine icabet eden Müslümanlar ile davetten kaçan sahih sünnet ve hadis düşmanlarını ayırmıştır. Tıpkı kimyadaki turnusol kâğıdının asit ile bazı ayırdığı gibi.

Yapılan yaygaralara bakılacak olursa Hadis ve sünnet inkârcılarını teşhir eden hutbenin en can alıcı ifadesi ““Bize Kur’an yeter” anlayışıyla peygamberimizi, onun siretini ve sünnetini dikkate almadan Müslümanca yaşamaya çalışmak mümkün değildir.” sözleri olmuştur.

Öyle anlaşılıyor ki hemen her fırsatta Sahabeden(ra) bu tarafa sahih sünneti günümüze taşıyan Selefi Salihini(ra) aşağılayan televizyon meddahı hocalar ile takipçilerinin kimyaları ve abdestleri öylesine bozulmuş ki, Müslümanlar hakkında zebani kılıklı Sünniler ifadesini bile kullanmaktan çekinmemektedirler.

Hemen herkes bilir ki İslam Dininin ana kaynağı kitap ve sünnettir.

Kitap vahyedilen, sünnet ise vahyedilene nasıl Rasulullah’ın(sav)nasıl uyduğuna dair aktarılarak gelen bildiklerimizdir, gördüklerimizdir.

Kur ‘anı bugün inmiş gibi okumamızı isteyenler, Kuranın hayata uygulaması olan hadisleri de, bugün söylenmiş gibi düşünüp idrak etmek zorundadırlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi