Zulüm Üzerine -2-
Zulümle ilgili âyet ve hadislere bakıldığında zulmün üç şekilde işlendiğini görüyoruz.
‘1-Kişinin Allah Teâlâ’ya karşı işlediği zulümler: İnsanların Allah (c.c)’a eş koşmaları, inkar ve isyan etmeleriyle ilgili zulümlerdir. Şüphesiz en büyük zulüm şirktir. “Ey oğlum, Allâh’a şirk koşma, şüphesiz şirk en büyük zulümdür.” (1) Allâh’ı bırakıp başka ilahlar edinenler, kendi hevâ ve hevesleri peşinde koşanlar, temelde Cenâb-ı Hak ile olan ilişkileri yerine oturmamış kişilerdir. Bunların icra ettikleri inkarlar, isyanlar, nankörlükler, yalanlamalar, fısk ve cehâlet Kur’an’da zulüm olarak yerini bulur. (Enam, 68/ Tevbe, 23/ Enbiya, 2-3/ Hac, 52-53/ Zümer, 32)
2-İnsanlar arası zulümler: İnsanların başka insanlara, içinde bulunduğu topluma, doğaya ve diğer canlılara karşı işledikleri suçlar, hatâlar, kusurlar, haksızlıklar ve tecâvüzlerin her biri zulümdür, Bu durum hem kişi haklarını hem de kamu haklarını ihlaldir. İster kişisel ister toplu halde yapılsın bu husustaki her ihlal zulümdür. Şöyle yapacaksın, şöyle inanacaksın, şöyle giyineceksin dayatmaları hak ihlâlidir, zulümdür. Kişiler kendi hür irâdeleriyle zulümleri işlerler. Her zulmün bir bedeli vardır. Diğer insanların haklarının alınmasına engel olmak, rüşvet almak, emânete hiyânetlik etmek, inançlara saldırmak, ırkçılığı savunmak, ayrımcılık yapmak, üstünlük taslamak zulümdür. Yine adam öldürmek, gasp, soygun, hırsızlık yapmak, baskı ve şiddet uygulamak, işkence yapmak zulümdür.
3-İnsanın kendi kendine olan zulmü: İnsanın kendine yaptığı en büyük zulüm yüce Rabb’e ortak koşmak, Cenâb-ı Hakk’ı inkar ve günahlardır. Allah Teâlâ insana zulmetmez. Ancak insan hür irâdesiyle günah işleyerek kendi kendine zulmeder. Bu gerçek birçok âyette vurgulanır: “Allah insana zulmetmez. Fakat onlar kendi nefislerine zulmederler.” (2) İnandıkları halde günahlar işleyerek hatâ edenler, isyan ederek kendi nefislerine zulmetmiş olurlar. Yine de Allah Teâlâ onları bağışlayıcıdır, rahmet sâhibidir.’ (3)
Milletlerin, medeniyetlerin, toplumların çöküşü zulümler sebebiyledir. Zenginlikleriyle şımarıp böbürlenenler, haktan sapan, şiddet uygulayan baskıcı yönetimler, sâdece kendi arzu ve isteklerine tâbi olup başkalarının hak ve hukuklarını çiğneyenler zulüm icra ediyorlar. Âdâletle, hakça davranmayıp zulüm yapanlar iflah olmazlar. “Musa şöyle dedi: Rabbim, kendi katından kimin hidâyet rehberi getirdiğini ve hayırlı âkıbetin kime nasip olacağını en iyi bilendir. Muhakkak ki, zâlimler iflah olmazlar.” (4) Merhametsizce, gaddarca davranıp haksızlık yapanlar, insanlara ve diğer mahlûkâta işkenceler uygulayanlar zâlim kişilerdir. Zâlimler Hakk’ı çiğnerler, baskı, şiddet ve işkenceyle birçok kötülük ve çirkinlikler işlerler. Bunlar yaptıklarıyla diğer insanları zarâra ve ziyâna uğratırlar. Bu zihniyete sâhip kişiler karanlık işler çevirirler. Yaratılış uyumuna ters hareket ederler. Zâlimlerin hayâtında îmar ve ıslah yoktur. Onlar yıkmak, bozmak ve tahrif etmek üzere odaklanmışlardır. Zulümlerini bu şekilde icra ederler. Bunlar kendi karanlık fikir ve davranışlarıyla etraflarını da karartırlar. Haddi aşıp, yoldan çıkarak ölçüsüz davranışlarıyla mevcut dengeyi ve uyumu bozarak çeşitli haksızlıklara, kaosa, adâletsizliklere ve zulme sebebiyet verirler. Bütün bunlar hem kişi hem toplum için büyük üzüntü, sıkıntı, huzursuzluk, elem ve keder sebebidir.
Kutsal kitap, ilâhi vahiy böyleleri için bile açık kapı bırakarak: “Çirkin bir hayâsızlık işledikten ve nefislerine zulmettikten sonra Allâh’ı hatırlayıp tevbe ederler. Zâten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki!...” (5) Buyurarak ciddi ve samimi bir tevbe ile zâlimlerin dahi affedilmesi söz konusudur. Bu engin rahmet karşısında insan hayretler içerisinde kalıyor.
Her zaman adâletten, rahmetten yana olup zulme karşı olma yolunda nice adımlar atma temennisiyle…
-------------
1) Lokman, 13
2) Yunus, 44
3) Hüseyin K.Ece, İslâm’ın Temel Kavramları, İst, 2000, s.786-788
4) Kasas, 37
5) Âli İmran, 135
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.