Zihin Kontrolü
Basın yayın organları ve televizyon kanalları haber ve dizi adı altında verdikleri taraflı ve pespaye mesajlarla asli görev ve asli hüviyetlerinden çıkarılıp, insanları belli bir istikamet doğrultusunda yönlendirmek için kullanılan bir araç haline dönüştürülmüş durumdadır.
Çok temel bir örnekle başlayalım.
Başımıza musallat olan şu covid 19 virüsünden kurtuluşun ya SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞI ya da toplumun kahir ekseriyetinin aşılanması ile sona ereceğini iddia edenlerin kullandıkları SÜRÜ kelimesine dikkat çekmek istiyoruz.
Karşılarındaki insanları kendilerinin her söylediğini tartışmasız kabul ederek itaat edeceklerini zanneden okumuş cahiller insanların zihinlerinin kontrol altına alındığından veya düşünme melekelerinin dumura uğratıldığından çok emin olmalılar ki milletin gözünün içine baka baka sürü diyebilme şaşkınlığını göstermektedirler.
Bunların cehalet çok güzel bir şey olmalı.
Nasıl güzel olmasın ki?
Okuyorsun ama sadece söyleneni uyguluyorsun.
Öğreniyorsun ama gerçekte o işi hakkıyla öğrenmiş olmuyorsun.
Bir şeyler bildiğini zannediyorsun ama bildiğinin doğru olup olmadığını araştırmıyorsun.
Yaşadığın olayların yanlış olduğunu görsen bile hoca ne der düşüncesi ile sorgulamıyorsun.
İçinde bulunduğun sürüyü takip ederek, onlar ne yaparsa aynını yapmakla sorun çıkarmadan daha çok kazanmak istiyorsun.
Sana doğruyu veya doğru olabilecek bir bilgi geldiğinde bilgiye değil de bilgiyi getiren ile ilgili oluşturulan zanla veya onun tevili ile yaşıyor ve günün birinde çöp gibi ölüp gidiyorsun.
Bundan dolayıdır ki kendini bir sürünün mensubu olarak gördüğün için de içinde yaşadığı insanlar için TOPLUM BAĞIŞIKLIĞI demek çok zor geliyor olmalı ki SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞI derken yüzün kızarmıyor artık.
Okumuşta olsalar cehaletin dibinde olan bunlar için ilkokuldan itibaren kendilerine bir şeyler öğreten yetkilinin sözlerini sanki haşa Allah(cc) kelamı gibi kabul eden bir toplumun sürü psikolojisi ile hareket eder hale geldiğini görüp "Bu gidiş nereye?" soran olmayacak inancıyla yüksek perdeden ahkâm kesenlerin gerek yurt içinde gerekse yurt dışında bir takım itirazlar yükselttiklerini görünce de paniğe kapılıp saldırıya geçiyorsun.
Hakikaten cehalet çok güzel bir şey olmalı. Tasasız ve dertsiz yaşamak için.
Söze çocuklarının SMA hastalığının tedavisi için sağlık bakanlığına çağrı yapan ailelere karşı geliştirilen tavır üzerinden devam edelim.
SAM hastalığı ile ilgili olarak bu güne kadar yapılan tedavi uygulamalarının iyi netice vermediği ve çoğunlukla ölümle sonuçlandığını her kes bu vesile ile bir kez daha öğrenmiş oldu.
Öğrenme kelimesini özellikle yukarıdaki öğrenme oluşuna atıf yaparak özellikle kullandık.
Çünkü Sağlık Bakanının SMA hastalarının tedavisine ilişkin açıklaması tam bir sürü öğrenmesi ve zihin kontrolünün nerelere kadar uzandığının alameti oluverdi.
Sağlık Bakanı Koca, "İlaç şirketlerinin baskısı ile çocuklarımızın kobay olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz" açıklamasında bulundu.
Bakan bey bu açıklamasında “küresel ilaç şirketlerinin oyununa müsaade etmeyeceğiz. Ailelerimizin suiistimal edilmesine izin vermeyeceğiz. Ve “Gen tedavisi” adı altında ortaya atılan yöntemin bilimsel olarak işe yaradığını gösteren şimdilik somut hiçbir veri bulunmamaktadır. İlaç şirketlerinin baskısı ile çocuklarımızın kobay olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz." şeklinde ifadeler kullanıverdi.
İyi de şimdi adam olana sormazlar mı?
Bir taraftan SMA için gen tedavisinin işe yaramadığını söylerken diğer taraftan covid 19 için alternatif olarak öne sürülen ve muhtemelen ileriki günlerde uygulanması söz konusu olacak olan MRNA aşısı da temel de bir gen tedavisi değil midir?
Yani tam olarak bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu hali oldu.
Dünyada başta Amerika olmak üzere pek çok ülkede belli zaman dilimlerinde o ülkelerdeki hükümetlerin aldıkları kararların gizli dosyaları bilerek veya bilmeyerek ortaya saçılır.
Elbet bir gün bu ülkede de gizli bilgiler ve belgeler yayınlanacaktır.
Washington State Fusion Center’in (WSFC) yanlışlıkla yayımladığı belgelerde, uzaktan zihin kontörlünün insan bedeni üzerindeki etkilerinin varlığı 2015’li yıllarda ortaya konulmuştu ve zihin kontrolü için elektromanyetik dalgaların kullanıldığı, bunun insan bedeninin çeşitli bölgelerinde bazı hasar ve acılara neden olduğu belirtiliyordu.
Yani; Beyne, elektromanyetik dalgalarla uzaktan müdahale edip insanları istenilen tarafa yönlendirmeyi, yıllardır başarıyla gerçekleştirdiklerini itiraf etmişlerdi.
Basitçe ifade etmek gerekirse de bunu özellikle çocuklar üzerinde Mavi Balina ve Momo oyunları ile tüm dünyada başarıyla uygulamışlardı.
Gerisi zaten kendiliğinden geldi.
Hâsılı ve Lafın kısası;
Bu Covit-19 diye tabir ettikleri sanal ve laboratuvar ürünü mikrop adı altında plan ve programlarını (henüz baz istasyonları kurulmamış olsa bile 5G ile) aynı anda tüm dünyada uygulayabiliyorlar.
Sonuçta herkesi kendileri için etkisiz, başkalarına karşı ise kurşun askerleri yapacaklar. Gerektiğinde öldürerek.
Üstelik bütün bunları Karun gibi zengin olmak için para kazanarak yapacaklar.
Ama onların bir hesabı varsa, Allah’ın(cc) da bir hesabı vardır.
Yukarıda yazılan ve birbirinden bağımsızmış gibi görünen üç hususu zihninizde birleştirmek size kalıyor artık.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.