Yok Olan Düşünceler
Geçenlerde bir eczacı dostumun eczanesinde oturuyordum. İçeriye emekli olduğu anlaşılan yaşlıca bir zat girdi. Reçetesinde yazılı ilaçlar kendisine verildikten sonra, müşteri ilaçların ne kadar tuttuğunu sordu. Eczacı, yüz küsur lira diye açıklamada bulundu. Adamcağız, “Allah devlete ve millete zeval vermesin, evlâdım!” diye dua edince eczacı müşterisinin yüzüne şaşkın şaşkın bakakaldı. Eczacı kendisini toparladıktan sonra, “Beyefendi, müşterilerimizin ayağının altına neredeyse kırmızı halı sereceğiz, ama bir türlü onları memnun edemiyoruz. İlacını alan pek çok müşteri devlet aleyhinde de bir sürü lâf ettikten sonra çıkıp gidiyor. Sizin gibi insana çok az rastlanıyor” deyince müşteri, bir iç geçirdikten sonra, “Evlâdım, devlet varsa biz de varız. Devlet yoksa biz de yokuz. Elindeki nimetlere şükretmeyen onları da kaybeder. Bakın Arap ülkelerinde diktatörler birer birer yıkıldı diye herkes sevinç içerisinde, ama ben sevinemiyorum. Esas mesele bundan sonra başlayacak. Devlet otoritesi teessüs edinceye kadar bakalım, kaç yıl geçecek, ne kadar kan dökülecek ne kavgalar olacak ve ne kaoslar yaşanacak Allah bilir. Yerinden oynayan taşlar kolay kolay yerine oturmuyor. Biz bu günlere kolay mı geldik?” dedikten sonra eczaneden çıkıp gitti.
Eczacı ve müşterisi arasındaki bu kısa diyalog beni derin düşüncelere sevk etti. Bu gün pek çok insan devleti âdeta bir düşman gibi görüyor. Devletle milleti, devletle devleti yönetenleri biri birine karıştırıyor, ayıramıyor. Eskiden milletin dilinden düşmeyen “Allah devlete millete zeval vermesin” duası işitilmez oldu.
Tükler İslâmla’la müşerref olduktan sonra bile bu topraklarda nice devletler kuruldu. Bunun Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu, Osmanlı veya Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmasının ne anlamı var? Önemli olan “Devlet-i ebet müddet” anlayışının, devlete olan saygı ve bağlılığın devam etmesi değil midir?
Günümüzde bu düşüneler büyük yara aldı. Devlete kafa tutan, devlet güçlerine taş atan, kurşun sıkan, devlet malına acımasızca zarar veren insanlar çıktı ortaya. Şahsi menfaatler ön plana geçti. Siyasiler biri biriyle kavgada devlete zarar vermeye, topluma kötü örnek olmaya başladı. Gençler haddi aşmada âdeta biri biriyle yarış ediyor. Şiddet bir türlü önlenemiyor.
Bir kısım insanları birileri vatan haini görürken, birileri bunları büyük vatansever ve vatanperver insanlar olarak görüyor. Bir insan ya haindir veya vatanperver. İkisinin bir arada olması mümkün değildir. Fikri perişanlığın böylesi hiç görülmedi. Ortada ağır ithamlar var, sabırla bekleyelim, neticeyi hep birlikte görelim, denemiyor. Kimisi savcılığa soyunup itham ediyor, kimisi avukatlığa soyunup savunma yapıyor, kimileri de hâkimliğe soyunup hüküm veriyor. Böyle bir şey olabilir mi?
Dün aynı düşünceleri paylaşan insanlar bile bugün biri biriyle anlaşamıyor. İfrat ve tefrit topluma, devlet ve millete zarar verir hâle geldi.
Bugün gelinen nokta gerçekten üzücü… Günümüzde her zamankinden çok, birliğe, kardeşliğe, farklı fikir ve düşüncelere tahammül göstermeye muhtacız. Kavga ile bir yere varılamayacağının bilinmesi gerekir. Bu duygu ve düşünceler içerisinde insanın uykularının kaçmaması mümkün değil.
Allah akıbetimizi hayretsin demekten başka şey gelmiyor elimizden.
Eczacı ve müşterisi arasındaki bu kısa diyalog beni derin düşüncelere sevk etti. Bu gün pek çok insan devleti âdeta bir düşman gibi görüyor. Devletle milleti, devletle devleti yönetenleri biri birine karıştırıyor, ayıramıyor. Eskiden milletin dilinden düşmeyen “Allah devlete millete zeval vermesin” duası işitilmez oldu.
Tükler İslâmla’la müşerref olduktan sonra bile bu topraklarda nice devletler kuruldu. Bunun Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu, Osmanlı veya Türkiye Cumhuriyeti Devleti olmasının ne anlamı var? Önemli olan “Devlet-i ebet müddet” anlayışının, devlete olan saygı ve bağlılığın devam etmesi değil midir?
Günümüzde bu düşüneler büyük yara aldı. Devlete kafa tutan, devlet güçlerine taş atan, kurşun sıkan, devlet malına acımasızca zarar veren insanlar çıktı ortaya. Şahsi menfaatler ön plana geçti. Siyasiler biri biriyle kavgada devlete zarar vermeye, topluma kötü örnek olmaya başladı. Gençler haddi aşmada âdeta biri biriyle yarış ediyor. Şiddet bir türlü önlenemiyor.
Bir kısım insanları birileri vatan haini görürken, birileri bunları büyük vatansever ve vatanperver insanlar olarak görüyor. Bir insan ya haindir veya vatanperver. İkisinin bir arada olması mümkün değildir. Fikri perişanlığın böylesi hiç görülmedi. Ortada ağır ithamlar var, sabırla bekleyelim, neticeyi hep birlikte görelim, denemiyor. Kimisi savcılığa soyunup itham ediyor, kimisi avukatlığa soyunup savunma yapıyor, kimileri de hâkimliğe soyunup hüküm veriyor. Böyle bir şey olabilir mi?
Dün aynı düşünceleri paylaşan insanlar bile bugün biri biriyle anlaşamıyor. İfrat ve tefrit topluma, devlet ve millete zarar verir hâle geldi.
Bugün gelinen nokta gerçekten üzücü… Günümüzde her zamankinden çok, birliğe, kardeşliğe, farklı fikir ve düşüncelere tahammül göstermeye muhtacız. Kavga ile bir yere varılamayacağının bilinmesi gerekir. Bu duygu ve düşünceler içerisinde insanın uykularının kaçmaması mümkün değil.
Allah akıbetimizi hayretsin demekten başka şey gelmiyor elimizden.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.