Nurettin Topçu üzerine
İki hafta önce Koyunoğlu Müzesi’nde ikindi sohbetlerine katılmıştım. Muhammet Acıyan Bey toplantı sonunda elime Tefekkür Dergisi’nin Temmuz - Ağustos son sayısını tutuşturuverdi. Fırsat bulup incelediğimde derginin vefat yıldönümü dolayısıyla Nurettin Topçu’ya tahsis edildiğini gördüm. Ben de zaman zaman Nurettin Topçu ile ilgili özel sayfalar çıkarmıştım.
Topçu, fikir ve kültür itibariyle Türkiye’nin temel taşlarından birisidir. İlim, irfan, kültür ve dava adamı olan Topçu, yaptığı yayımlarla bir ekol oluşturmuştur. Dört başı mamur ilim adamı, kültür ve fikir adamı hele dava adamı hiç yetiştiremiyoruz. Onun için Nurettin Topçulara çok ihtiyacımız var. Onun günümüzde hatırlanması ve fikirlerine yer verilmesi taktire şayandır. Bu bakımdan Tefekkür dergisi yöneticilerini tebrik ve teşekkür ediyorum.
“Tefekkür Yolunda Bir Ömür: Nurettin Topçu (Mehmet Pektaş)”, “Nurettin Topçu ve Kerametli Bir Dua (Hatıra)”, “Nurettin Topçu’da Ahlak Düşüncesi (Yrd. Doç, Dr. Ahmet Çapku)”, “Nurettin Topçu’nun Milliyetçilik Anlayışı (Koray Şerbetçi)” dergideki başlıca makale başlıklarıdır.
Millet yaklaşımını: “Bir millet kurmak için, bir soyun çocukları olmak yetmiyor. Bu mücerret tasavvur, müşahhas realitenin üstünden kayarak dağılıyor.” Şeklinde genel anlamda çerçeveleyen Topçu, Türk milletinin kıvamını toprak zeminde bulduğunu söyler. Bu nedenle milliyetçiliğin temel dayanağı soy değil topraktır. Zira milliyetçilik konusunda Ziya Gökalp’i eleştirir, Gökalp’in en büyük hatasının milliyetçiliği maddi bir sebebe bağlaması ve Anadolu’yu bırakıp yönlerini Turan’a çevirmesi olduğunu dile getirir. Topçu her milletin milliyetçiliğinin dayandığı bir niteliğin bulunduğunu ve Türk Milliyetçiliğini “Anadolu coğrafyasında İslam ruhunu yücelten ve toprağın çehresine İslam’ın Ruh ve karakterini sindiren ruhçu bir milliyetçilik” olarak tanımlar. Bu düşünceyi tenkit edenler de olmuştur ama farklı milliyetçilik anlayışlarından daha gerçekçi olduğunu ifade edenler de vardır. İslamsız bir milliyetçiliğin mevcudiyeti mümkün değildir.
Nurettin Topçu, Doğu’yu da Batı’yı da bütün yönleri ile tanıyan bir insandır. O, döneminde kıymeti bilinmeyen ve mağdur edilen gerçek aydınlarımızdan birisidir. Bizde genellikle ilim ve fikir adamlarımızın çoğunun en eksik tarafı irfan sahibi olmayışları noktasında temerküz eder. Ben kaç fakülte mezunu olursa olsun Ahmet Mithat Efendi’yi, Necip Fazıl’ı, Peyami Safa’yı, Nurettin Topçu’yu, Ahmet Hamdi Tanpınar’ı, Cemil Meriç’i, Doğu ve Batı Klasiklerini hatta Kemal Tahir’i okuyup hazmetmeyen adamları aydın yerine koymam. Bizim tatlı su Frengi solcularımız Kemal Tahir’in dil konusundaki düşüncelerini okumuş olsalar biraz adam olurlar. Benim özellikle Nurettin Topçu’ya karşı ayrı bir muhabbetim vardır. Bunun için de eserlerini defalarca okudum.
Dergide Nurettin Topçu’nun hayatı teferruatlı bir şekilde verilmiş. Onun vefat tarihi 10 Temmuz 1975’tir. Onu vefat tarihinde rahmet ve minnetle anarken tekrar Tefekkür dergisi yöneticilerini tebrik eder, başarılar dilerim.
İlgilenenlerin Tefekkür Dergisi’nin son sayısına ulaşmalarını tavsiye ederim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.