YILLIK DEĞERLENDİRME
2020 yılı sona ermeden geçen son bir yıl esas olmak üzere hayatlarının ve yaptıklarının muhasebesini yapmayanların 2021 in ilk ayında yıllık değerlendirmeler yapmaları gerektiğine inanıyoruz.
Bu değerlendirme işinde bir yıl içinde şu kadar yol açtık, şu kadar asfalt kaplama yaptık, asfaltlama işinde rekor kırdık, kaldırımlara milyonlarca parke döşedik veya hizmetlerimizi şu kadar yerleşim yerine, şu kadar hemşehrimize ulaştırdık diye övünen belediyeleri hariç tutuyoruz.
Çünkü yapacakları işler henüz planlama aşamasında iken başladıkları tanıtım(!) toplantılarını temel atmada, bitmek üzere iken ve açılış anında yeteri kadar tekrarladıkları için onların yaptıklarının muhasebe ve değerlendirme toplantısı olmadığını sadece tanıtım olduğunu birinci elden bilen ve yaşayan birisi olarak biliyoruz.
Çünkü değerlendirme ve muhasebe toplantısı olsa yaptıklarının yanında yapamadıklarının da gündeme gelip değerlendirilmesi gerekirdi.
Ya da her sene büyükşehrin ilçelerden daha fazla, ilçelerin de hem birbirlerinden hem de büyükşehirden daha fazla olduğunu iddia ettikleri ancak vatandaşta hiçbir karşılığı olmayan bol sıfırlı kocakoca rakamlar ortaya dökülmezdi.
Bu sebepten bizim değerlendirme yani muhasebe dediğimizde insanların kendi kendilerine iç dünyalarına dönük olarak nefisleri ile baş başa kaldıklarında ivazsız yalansız ve kendi içlerini sızlatırcasına yapacakları değerlendirmelerin anlaşılmasını istiyoruz.
Bu anlamda millet olarak son bir yılda herkesin kendi iç dünyasında yapacağı değerlendirmelerde iyilik/kötülük veya sevap/günah değerlendirmesine ilave edilmesi faydalı olacağı huşuları bir defa daha önce kendi nefsimiz olmak üzere değerlendirme yapacaklara hatırlatalım istedik.
Öncelikle “BİZ HANGİ DİNDEN ve HANGİ MİLLETTENİZ VE BU DEĞERLERİMİZ İÇİN NE YAPTIK?” sorusu ile başlanması gerektiğine inanıyoruz.
Elbette milletimizin kahir ekseriyetinin bu soruya “ELHAMDÜLİLLAH MÜSLÜMANIZ VE DİNİMİZİN GEREĞİ İBADETLERİMİZİ VE MİLLETİMİZİN SAADETİ, SELAMETİ VE REFAHI İÇİN FAYDALI İŞLER YAPTIK” şeklinde bir cevap verdiğine inanıyoruz.
Ama yaşadığımız hayat şeklinin bu cevaplara birebir uyduğunu da söyleyebiliyor muyuz acaba?
İsterseniz bir iki başlıkla bir kontrol yapalım.
Yaklaşık bir yıla yakın bir süredir yaşadığımız virüs musibeti ile karşılaştığımızda bu milletin DNA sı ile oynanmak istendiğini iddia eden akademisyen ve doktorlara mı güvendik yoksa hepsi aynı kurulda görev almış olmalarına rağmen her biri ayrı ayrı teşhis koyuyor olsalar da, tedavide DSÖ ye bit etmiş olan yerli ve milli(!) akademisyen ve doktorlarımız mı güvendik?
Türkiye insanlarına ilk günden beridir bir teröristin yöneticisi olduğu DSÖ ye biat etmeyene hayat hakkı yok şeklindeki maske sonrası aşı zorunluluğuna kadar gelen tek bir mesaj verenlere mi inandık, yoksa gerek kuş gribinde gerekse domuz gribinde alenen herkes ölecek yaygarası ile bu milletin maddi olduğu kadar manevi varlığına da kastediliyor diye dayatmaya karşı çıkanlara mı inandık?
Haydi, biraz daha güncel bir olayla devam edelim.
8 Şubata Kadar “Gizlilik Koşullarını Kabul Etmemeniz Durumunda telefonunuzdan whatsapp uygulamasını kullanamayacaksınız, kabul ederseniz de kamera kayıtlarından, mesajlaşmalara kadar bu güne kadar çokta dikkat etmediğiniz mahrem yazışma ve paylaşmalarınıza kadar hemen her şeye izin vermiş sayılacak ve kanunlar karşısında bu konulardaki yasal itiraz ve dava haklarınızdan feragat etmiş olacaksınız” şeklindeki tehdit dolu açıklamalar karşısında birazda ürperti içinde “biz dayatmaya boyun eğmeyiz Bizde whatsapp ı kaldırır duruma göre “Bip”, “Signal” ya da “Telegram ile benzer uygulamaları kullanırız” diye tabir caiz ise milletin akın akın dâhil olduğu “kavimler göçü” taşınmasına dâhil olup whatsapp a kafamı attınız kendinizce.
Hem de 2021 yılında sağlık başta olmak üzere maruz kaldığınız dayatma günlerinde küresel iletişimin aynı kişiler tarafından kontrol edildiğini göz ardı ederek aynı yöne giden bir araçtan inip bir diğer araca binerek yapılan yolculuğun dayatma ile mücadele olduğunu düşünecek kadar saflık veya iyi niyetle.
Ya da konunun sadece whatsapp olmadığını ve bu tür işlerin sadece whatsapp ı silmekle düzelmiş olmayacağını, aynı problem ve ayni şartların facebook, instagram vs. hatta güya daha güvenli diyerek taşıma yapılan yerli ve milli kabul edilen her program içinde geçerli olduğunu ve yazılan çizilenlerde pek çok şeyin eksik bırakıldığını ve bu haliyle insanları yeni taşınılan platformlarda toplamak ve herkesin aynı yerde ve güvende olduğunu hissettiği bir anda kontrol ve takip etmenin daha kolay olacağı gerçeğini anlamayacak kadar uyutulmuş olduğumuzu bilememenin tabir caiz ise toptan ölüm anlamına geleceğini anlamamak olduğunu bilmemenin rahatlığını yaşadığımızı fark edelim artık.
Yıl içinde olayları yaşarken yapmadığımız değerlendirmeleri bari yeni yılın hemen başında yapalım ki geleceğe dönük olarak yaptığımız siyasi, maddi ve manevi anlamda uzun vadeli planlarımızı bizim şimdilerde dost bildiklerimiz ileriki günlerde düşman olarak bozduklarında, millet olarak yeniden bir kandırılma sendromu yaşamayalım.
Yoksa yer tekrar ayağımızın altından kayıp gidecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.