Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Yazarlık Saygınlığı

Yazarlık Saygınlığı

Gazete ve yazarlığında kendine göre saygınlıkları olmalıdır düşüncesi içinde geçtiğimiz Cuma günü “Gazete ve Yazarlık Saygınlığını Elden Bırakmayalım” başlıklı yazım vardı.
Yazımda başka bir yazarın daha ileri adımlar içinde yazışımı olduğunu bunun bir analizini yaparak sizlere sunacağımı belirtmiştim.
https://www.merhabahaber.com/Ahmet_Guldag+Gazete_ve_Yazarlik_Sayginligini_Elden_Birakmayalim_yazi6038.html
Tekraren yine belirtmek isterim ki şahıslarla ilgim olmadığı gibi birilerini yermek, diğerini müdafaa etmek prensibinde değilim. Sadece bir yanlış yazılımlığın doğrulara dönüşmesini arzu ederek örnek vermek istemekteyim.
***
Yazarlar, elbette yanlış veya olumsuz işlemlerde tenkitlerini ve olumsuz buldukları durumları yazmak kamuoyuna duyurmak vazifeleri arasındadır…
Ancak bu irdelemelerin yanında işin doğrulara nasıl gidileceğini belirten kendi kanısını da vurgularsa daha da iyi olur. Yoksa sadece taş atmak, yaralamaktan başka bir işe yaramaz. Konuşarak, anlatarak halletmeliyiz.
İllaki tenkit yapılmalı diye bir kaide de yoktur. Halka faydalı olan iyi başarılmış işlemleri de gereksiz pohpohlama değil tarafsızlık içinde halkoyuna sunmak da vazifemiz olmalıdır.
Polemik, şahsiyat, garez, kin gibi düşüncelere kapılmadan tarafsızca yazılarını sunmak bir gazeteci ve yazarın önde gelen işlemidir.
Tekraren belirteyim ki. Aşağıda konu edeceğim olayda bir şahsın yerilmesi veya bir diğerinin müdafaası zimmînde olmamaktadır. Sadece bir örnek olarak isimleri vermeden affınıza sığınarak sunmaktayım.
***
Yazının sahibi yazarımızı şahsen pek tanımam ama. Kendisine derim ki, bu yazımı bir ağabeyin nasihati olarak kabul et ve dileğim olarak, başarı içinde daha güzel yazılar kaleminden damlasın. Hiç bir zaman kalemşorluğunu silahşorluk andıracak yazımlarına kaymasın…
Yazarımızın bendenizce olumsuz görebildiğim kısımları analiz edelim.
***
“…Ve İl Kültür ve Turizm Müdürü Mustafa Çıpan… Kendisiyle ilgili “istifa” çağrımın arkasındayım… İsterdim ki; ihtifallerde ki sorunlar yumağına ilişkin, bizi ikna etsin, tatmin etsin, … Ancak nerde… Cevaplar yuvarlak, sunum, istatistikî bilgilerden ibaret…”
Gazetelerin sayfası, alanların yeri gibi nümayiş yaparcasına istifa çağrısı yapılabiliniyor mu acaba?
İhtifalde ne gibi bir sorunlar yumağı görmüş? Bizce belli değil. Elbette her yazar sorun görmüşse bunu irdeler ve nedenlerini sorar.
Sorar ama. “sen bana bunların doğruluğunu belirtip ikna etmezsen çağrımın arkasındayım istifa et” et sorusunda ki “beni ikna edemezsen” deyimi pek kabul görmez sanırım.
Çünkü sen ikna olamazsın bazı düşüncelerinle ama başkaları ikna olmuş olabilir. Buna sen karar verip Hükümet Personel vazifeliliği üstlenip kimseye “istifa et” demen yakışık almaz sanırım. Onu, yazıyı okuyan ilgililer düşünebilir, bizler değil.
Burada şahsi kaprise girip “sağlıklı bir rapor verirse Sayın Müdür yerinde kalabilecek!” manası içinde, kendimizi atayan yerine koymamalıyız.
Halkoyu fikrini yazıya gösterilen ilgi ve yorumlar ortaya koyabilir. Onu da kaç kişi yapar ki? Okur geçiverir bilemeyiz kanısını.
Her ne kadar Kartel Medya bunların daniskasını yapar “şunun yerine şu getirilmelidir” manşeti atar ama onların bu yönde şahsi pek çok menfaatleri dolayısıyladır. Yoksa halka faydalı olmak değil. Bunları görüp bende yazarım havasına girip şahsiyat yapmak bizlerin saygınlığını kaybettirir.
Nitekim yazarımız bu yöne de gidebilmiş. Analiz edelim.
***
“Tüm bu yaşanan gelişmeleri, Çıpan adına, “siyaset penceresinden” değerlendirdiğimde; aklıma Musa Eroğlu’nun türküsü geliyor;
“Yolun sonu görünüyor”…”
Yazar siyasetçi olabilir ama kalemini bu yönde kullanmaz. Daha ileri gidip masal padişahlarının müneccimleri gibi ileriyi bilebilmesi imkânsızken bunu belirtmek yanlış olmaz mı?
Konu ettiği Mevlâna İhtifali programı ve tatbikatını sadece Müdür değil Vilayet, Belediye hatta Üniversiteden kurulu heyet tanzim etmekte ve birlikte karar almaktadırlar. Bu heyette ki bir Müdür kendi inisiyatifinde işlem yapamaz. Ancak belirtir izin alır.
“İşte böyle… Son yıllarda da 17 Aralık dönemi; “iş bilmezlik ile işgüzarlığın birleştiği günler” olmaya başladı, Konya adına…
“Peki, bunların müsebbibi kim?
Üniversite ve basın camiası dâhil hiç kimseyle irtibatı olmayan, /Konya’nın tanıtımı adına dişe dokunur hiç bir faaliyet yapmayan, /Programları düzgün yürütemeyen, /Koordinasyonu sağlayamayan, /Vatandaşla iletişimi olmayan, /Enformasyon odaklı olacağı halde kapalı kutu olan, /Kriz çıktığında afallayan, /Tören biletlerini karaborsaya düşüren,
Elbette ki, organizasyonun baş sorumlusu konumundaki kişi; İl Kültür ve Turizm Müdürü…”
İşte burada asıl ihtifal töreni eksikliğinden çıkıp tamamen kendine göre olumsuzlukları sıralamakla şahsi ve şahsiyat işlemine girmiş olmuyor mu? Bu sıralamadaki irdelemeyi şahsa adapte edebilir miyiz Bir analiz yapalım.
Konya’nın tanıtımı başta valilik olmak üzere Belediye ve diğer kuruluşlardır. İl Kültür ve Turizm Müdürü de bunların devamıdır. Sadece bir şahsa yüklenmek birazda haksızlık olur.
Programların hangi kısmı düzgün yürütülmemiş? Koordinasyon ne gibi sağlanmamış? Yani diğer ilgilerle karışıklık mı olmuş? Vatandaşla iletim olup olmadığına dair bir anketimi yaptık ki netice olumsuz çıktı.
Kapalı kutu ne demek öğrenmek istediğimizi mi vermediler? Öyleyse yaz onu.
“Kriz çıktığında nasıl afallanır…” bir tarif etse.
Biletleri karaborsaya düşürmüş! Fesuphanallah buna kargalar güler. Bileti fazlaca alıp karaborsa yapanları Müdür mü idare ediyor ki onu suçlayalım.
Bakın bir örnek vereyim. Ankara- Konya Parasız hızlı tren günleri Ankara Garı’nda devamla Bilet kalmadı yazısı yazılıyordu. Ama trene bindiğimde yarısı boştu. Şimdi Gar müdürüne mi çullanalım. Vatandaş para kazanırım diye çokça alıyor, satamayınca yerler boş kalıyor.
Tenkitte dikkatli olmalıyız. Nasıl tespit etsin ki Müdür. Sen bile yapamazsın kardeşim. Böyle isnat etme. Çetecilik yapıyor manasına gelir ki dava ederlerse tazminata mahkum olabilirsin…
“Buna göre, 17 Aralık 2011 tarihi itibarı ile görülmüş ve belli olmuştur ki;
İl Kültür ve Turizm Müdürü Mustafa Çıpan, makamının hakkını verememektedir.
Vazife gömleği kendisine büyük, oturduğu konum da ağır gelmiştir…
Artık ya kendisi gereğini yapacak, ya da gereği yapılacaktır… Herhalde(!)”
Her halde böyle cümleleri sıralamak bir yazara yakışmaz diye düşünürüm. Çünkü nereden çıkarabildik bunu? Bendenizde gittim hem de öyle davetli yere değil ayakta kalmak üzere izledim.
Galiba basın mensuplarına diğer günler verilip beğenmediği için gitmeyip illa Yabancı ve diğer misyon ile devlet adamları ve siyasilere tahsis edilip otuz yıldır Konya basınına bile verilmeyen işlemin devamı bu. Biz ev sahibiyiz verebilirlerse verirler yoksa “Basınız, protokolden yer ayrılmalı dersek daha doğrusu “sen kalk ben oturacam” ısrarı yaparsak ev sahibi olarak yanlış yaparız.
Bu arada bir hususu belirteyim. Bu törenlerin son günü yabancıların bulunması ve konuşma yapmalar da maalesef politikacılara da yer verilmesi ile Konya basın mensuplarına izletilmesi ve müşahedelerini yazabilmelerine olanak sağlanması yerinde olur. İnşallah gelecek sefer yaparlar
“Mustafa Çıpan; Hala koltuğunda… Hala birçok sual, cevapsız… Hala geleceğe dair ve şehrin tanıtımı adına bir umut yok…
Biz de bekliyoruz ve izliyoruz… Bıkmadan, usanmadan…
Bendenizden son bir tavsiye;
Büyükşehir Belediyesi (…..) Daire Başkanı (isim mahfuz) İl Kültür ve Turizm Müdürü olsun, kültür işi nasıl yapılıyor, tanıtım nasıl oluyor, bir göstersin… Mustafa Çıpan da Üniversiteye dönsün ya da Büyükşehir Belediyesi’ndeki tecrübeli kadroların yanında staj yapsın…”
 Anlaşılıyor ki peşin hükme oturup beslediğimiz bir emelin yerine gelmesi için vur abalıya ki yerinden oynasın istediğimiz o yere otursun.
Hiç yakışık almayan bir ithaf olur diye düşünürüm. Kimsenin alnında daha iyi veya kötü iş yapar diye yazı yok çalışınca belli olur. Girmemeliyiz böyle işlemde kalem oynatmaya.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi