Avrupa'daki Cinâyetler Korkutuyor
Son zamanlarda Avrupa’nın birçok ülkesinde sıklaşan Müslüman Türklerin katledilmesi olayları üzerinde ciddiyetle durmak gerekiyor. Avrupa’nın bizzat kendisi kendi ülkelerinde hunharca gerçekleştirilen ölümlere kayıtsız kalmamalı ne tedbir alması gerekiyorsa hepsini almalı, hayâta geçirmeli ve bu işi çözmelidir.
Almanya’da faaliyet gösteren bir vakfın yapmış olduğu araştırmada ortaya çıkan neticeler oldukça dikkate değer: ‘Avrupa’daki Müslüman karşıtlığı yalnızca sağ guruplar arasında değil halkın büyük çoğunluğunda mevcut. Avrupalılar; Yahudi karşıtlığı, kadının statüsü, farklı cinsel tercihlere bakış konularında ortak noktalarda olamazken konu Müslüman karşıtlığı olduğunda pek çok Avrupa ülkesi ittifak edebiliyor.’
Araştırmaya göre; Avrupa’da en çok Müslüman karşıtlığı Macaristan’da sonra sırasıyla İtalya, Polonya sonra milyonlarca Müslüman’ın yaşadığı Almanya, İngiltere, Fransa geliyor. En az Müslüman karşıtlığı ise Portekiz’de.
Araştırmayı yapan uzmanlar, birçok Avrupa ülkesinde; ‘Müslümanların toplumsal huzursuzluğa sebebiyet verdiğinin’ altını çiziyorlar. Özellikle de 11 Eylül saldırılarından sonra Avrupa’da Müslümanlara karşı nefretin giderek arttığını belirtiyorlar. Ve yine birçok Avrupalı; ‘Müslümanların dinlerini bu kadar ciddiye almalarını anlayamıyorlar.’ Karikatür krizinin yaşandığı Danimarka’da ülke vatandaşlarının yarıya yakını; ‘ülkemizde çok fazla Müslüman yaşıyor.’ tedirginliği içindeler. Ve yine onlar; ‘Müslümanlar toplumda huzursuzluk sebebidir, başörtüsü yasaklanmalı’ diye düşünüyorlar.
Hakikaten çıkarılan bu üzücü bilanço içler acısı! Birçok Avrupalı; ‘Müslüman kimdir?’ Nasıl birileridir, davranışları gerçekten ürkütücü mü?’ ‘İslam nedir?’ bilmiyorlar. Bilmeden saldırıyorlar. Tabi bunda medya da etken rol oynuyor.
Avrupa ‘aşırı seküler’ bir toplum olduğundan dolayı, Müslümanların günlük yaşantısındaki dîni ibâdet ritüellerini anlayamıyorlar. Yine Müslümanların dîni hassâsiyetlerindeki titizliği, kutsallarına dokunulduğundaki rahatsızlıklarını maalesef idrak edemiyorlar. Birçok Avrupalı Müslümanların dinlerine bu kadar önem vermelerine bir türlü anlam veremiyor.
Bu sebeplerle Avrupalı Müslümanlara ne yazık ki Avrupalılar önyargıyla yaklaşıyorlar. Onları anlamaya, meselelerini insâni açıdan çözmeye yanaşmıyorlar. Hatta bu önyargılarını resmi kurumlarda ifâde özgürlüğünün arkasına sığınıp sıkça dile getirerek aşırı sağ, ırkçı guruplara prim vermiş oluyorlar. Bu şekilde eski Nazi Almanya’sı, bugün modern anlamda ‘geleneksel ırkçı şovenizm’e dönüşmüş durumda. Bu hakikaten Avrupa’da yaşayan Müslümanlar adına korkutucu ve ürkütücü bir durum!
Son günlerde işlenen devletin gizli ellerinin de karıştığı öne sürülen Müslümanların katledilmesi hâdiseleri, evlerin yakılması, dükkanların birçok zarâra uğratılması, insanların darp edilmesi, Avrupa’da özellikle de Almanya’da üzerinde hassâsiyetle durulması gereken bir husustur. Avrupa’da önyargıyla başlayan bu vahim durum giderek korkutucu bir boyuta ulaşmıştır. Devlet artık bu duruma bizzat el koyarak mağdurlara, dış işleri bakanımızla; ‘yanınızdayız, arkanızdayız’ mesajı verdi. Bu işi yapan ülkelerle yakın temas hâlinde.
Avrupa’da hızla yayılan İslam karşıtlığı; İslâm’ın baskıcı bir din olarak görülmesi, Müslümanların dîni ritüellerini yaşarken karşılaştıkları problemler ülkeler bazında ele alınarak çözülmesinin vakti gelmiştir. Avrupa’da bilmeden veya kasıtlı olarak yayılan ‘Müslüman ve İslam karşıtlığı’na önlemler alınmalıdır. İslam en uygun potansiyel zeminlerde tanıtılmalı, anlatılmalıdır. Avrupa’da yaşayan Müslümanlar kendi misyonlarına yaraşır davranışlar icra etmelidir. Lobi faaliyetleriyle özellikle Avrupa’da yaşayan entelektüel kişilikler, iş adamları, etkin ve yetkin kişiler ‘Lobi faaliyetleri’ yürütmeliler. Önyargılar mutlaka kırılmalı. ‘Müslüman terörist olmaz.’ prensibi Avrupalıların kafalarına muhakkak kazınmalı. Avrupa ülkeleri de insâni ilişkiler çerçevesinde bu çalışmalara katkı vererek utanç verici ayıplarını temizlemeliler.
Hayırla kalın.
Almanya’da faaliyet gösteren bir vakfın yapmış olduğu araştırmada ortaya çıkan neticeler oldukça dikkate değer: ‘Avrupa’daki Müslüman karşıtlığı yalnızca sağ guruplar arasında değil halkın büyük çoğunluğunda mevcut. Avrupalılar; Yahudi karşıtlığı, kadının statüsü, farklı cinsel tercihlere bakış konularında ortak noktalarda olamazken konu Müslüman karşıtlığı olduğunda pek çok Avrupa ülkesi ittifak edebiliyor.’
Araştırmaya göre; Avrupa’da en çok Müslüman karşıtlığı Macaristan’da sonra sırasıyla İtalya, Polonya sonra milyonlarca Müslüman’ın yaşadığı Almanya, İngiltere, Fransa geliyor. En az Müslüman karşıtlığı ise Portekiz’de.
Araştırmayı yapan uzmanlar, birçok Avrupa ülkesinde; ‘Müslümanların toplumsal huzursuzluğa sebebiyet verdiğinin’ altını çiziyorlar. Özellikle de 11 Eylül saldırılarından sonra Avrupa’da Müslümanlara karşı nefretin giderek arttığını belirtiyorlar. Ve yine birçok Avrupalı; ‘Müslümanların dinlerini bu kadar ciddiye almalarını anlayamıyorlar.’ Karikatür krizinin yaşandığı Danimarka’da ülke vatandaşlarının yarıya yakını; ‘ülkemizde çok fazla Müslüman yaşıyor.’ tedirginliği içindeler. Ve yine onlar; ‘Müslümanlar toplumda huzursuzluk sebebidir, başörtüsü yasaklanmalı’ diye düşünüyorlar.
Hakikaten çıkarılan bu üzücü bilanço içler acısı! Birçok Avrupalı; ‘Müslüman kimdir?’ Nasıl birileridir, davranışları gerçekten ürkütücü mü?’ ‘İslam nedir?’ bilmiyorlar. Bilmeden saldırıyorlar. Tabi bunda medya da etken rol oynuyor.
Avrupa ‘aşırı seküler’ bir toplum olduğundan dolayı, Müslümanların günlük yaşantısındaki dîni ibâdet ritüellerini anlayamıyorlar. Yine Müslümanların dîni hassâsiyetlerindeki titizliği, kutsallarına dokunulduğundaki rahatsızlıklarını maalesef idrak edemiyorlar. Birçok Avrupalı Müslümanların dinlerine bu kadar önem vermelerine bir türlü anlam veremiyor.
Bu sebeplerle Avrupalı Müslümanlara ne yazık ki Avrupalılar önyargıyla yaklaşıyorlar. Onları anlamaya, meselelerini insâni açıdan çözmeye yanaşmıyorlar. Hatta bu önyargılarını resmi kurumlarda ifâde özgürlüğünün arkasına sığınıp sıkça dile getirerek aşırı sağ, ırkçı guruplara prim vermiş oluyorlar. Bu şekilde eski Nazi Almanya’sı, bugün modern anlamda ‘geleneksel ırkçı şovenizm’e dönüşmüş durumda. Bu hakikaten Avrupa’da yaşayan Müslümanlar adına korkutucu ve ürkütücü bir durum!
Son günlerde işlenen devletin gizli ellerinin de karıştığı öne sürülen Müslümanların katledilmesi hâdiseleri, evlerin yakılması, dükkanların birçok zarâra uğratılması, insanların darp edilmesi, Avrupa’da özellikle de Almanya’da üzerinde hassâsiyetle durulması gereken bir husustur. Avrupa’da önyargıyla başlayan bu vahim durum giderek korkutucu bir boyuta ulaşmıştır. Devlet artık bu duruma bizzat el koyarak mağdurlara, dış işleri bakanımızla; ‘yanınızdayız, arkanızdayız’ mesajı verdi. Bu işi yapan ülkelerle yakın temas hâlinde.
Avrupa’da hızla yayılan İslam karşıtlığı; İslâm’ın baskıcı bir din olarak görülmesi, Müslümanların dîni ritüellerini yaşarken karşılaştıkları problemler ülkeler bazında ele alınarak çözülmesinin vakti gelmiştir. Avrupa’da bilmeden veya kasıtlı olarak yayılan ‘Müslüman ve İslam karşıtlığı’na önlemler alınmalıdır. İslam en uygun potansiyel zeminlerde tanıtılmalı, anlatılmalıdır. Avrupa’da yaşayan Müslümanlar kendi misyonlarına yaraşır davranışlar icra etmelidir. Lobi faaliyetleriyle özellikle Avrupa’da yaşayan entelektüel kişilikler, iş adamları, etkin ve yetkin kişiler ‘Lobi faaliyetleri’ yürütmeliler. Önyargılar mutlaka kırılmalı. ‘Müslüman terörist olmaz.’ prensibi Avrupalıların kafalarına muhakkak kazınmalı. Avrupa ülkeleri de insâni ilişkiler çerçevesinde bu çalışmalara katkı vererek utanç verici ayıplarını temizlemeliler.
Hayırla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.