Yaprak Dökümü Aylar
Aralık ve Ocak ayı, Konya ve yurt çapında pek çok değerli ilim, fikir, sanat, kumandan ve devlet adamını kaybettiğimiz iki ay. Tam bir yaprak dökümü. Bilhassa Ocak ayı... Bu ayda bazı önemli olaylar da cereyan etmiş. Bunların çoğu dünya çapında olaylardır. Meselâ Mekke’nin ve Mısır’ın fethi, Osmanlı Devleti’nin kuruluşu ve Misak-i Millî’nin kabulü, son derece önemli olaylardır. Keşke bütün önemli günlere temas edebilsek ve bütün büyüklerimizi satırbaşları ile anabilsek…
Nedendir bilinmez, âdeta günümüzde geçmişle irtibatımızı kesmiş, mazimizden kopmuş gibiyiz. Çok gencimiz büyüklerimizle ilgili en küçük bir bilgiye sahip değiller. Gençler büyüklerimizi ve tarihi olayları topçular ve artistler kadar bilebilseler yeter. Oysa bizim, kaybettiğimiz değerlerimize vefa borcumuz var. Hiç değilse onları hayırla anarak, bu vefa borcumuzu ödemeye çalışmamız gerekmez mi? Bizim gibi dünyada geçmişi ve kültürü ile ilgisini kesen bir toplum daha görmek mümkün mü?
Vatanına ve milletine hizmet eden büyüklerimizi yeni nesle tanıtmak ve her birini rahmetle anmak, bize düşen önemli bir görev telakki edilmelidir. Geçmişini ve büyüklerini tanımayan, geçmişte cereyan eden olaylarından ders almayan toplumların geleceği karanlık demektir.
“Değerlerinin kıymetini bilmeyen toplumlar asla değer yetiştiremezler. Değer yetiştiremeyen toplumların da milletlerarası camiada değeri olmaz” diyen büyüğümüz ne kadar güzel söylemiş. Bugün böyle bir dönem yaşıyoruz.
Mekke’nin Fethi (10 Ocak 630), İslâm tarihi’nin önemli olaylarındandı. Konya’da bu günün anılması son derece faydalı oldu.
Kutlamalarda ve anmalarda beşli ve onlu yıllar önemli, hiç olmazsa değerlerimizi böyle yıllarda anabilsek ne kadar güzel olur.
Meselâ 5 Ocak (1975) Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya’nın otuz beşinci, 6 Ocak (1995) büyük ilim ve fikir adamı Muharrem Ergin’ in on beşinci. vefat yıldönümleri idi. Bu değerli ilim ve fikir adamlarımızla ilgili olarak gazete, dergi ve televizyonlarımızda bir anma yazı ve programına rastlayamadık.
9 Ocak Konyalı araştırmacı yazar İbrahim Aczi Kendi’nin de 45’inci, 10 Ocak büyük tarihçi Nevizade Atai’nin (1635) 375. vefat yıldönümü idi. 23/24 Ocak 2005 tarihinde de Şefik Can üstadı kaybetmiştik. Bunlar da anılmadı.
25 Ocak (1950) da Aşık Mehmet Yakıcı’nın altmışıncı vefat yıldönümü bu sebeple Akademik Sayfalarımızın Ocak ayı son sayısını Âşık Mehmet Yakıcı Özel Sayısı olarak okuyucularımıza sunacağız.
Rahatsızlığım sebebiyle iki aya yakın bir zamandan beri bazı önemli konuları ihmal ettik. Şubat için önemli programlar hazırlığı içerisindeyiz. İnşallah bundan sonra tarih ve kültür olaylarımızı daha ciddi biçimde takip etmeye çalışacağız.
Rahmete vesile olması ümidiyle bugünkü sohbetimizi, 5 Ocak’ta kaybettiğimiz Bayrak Şairimiz Arif Nihat Asya’nın birkaç beyti ile noktalayalım.
Ney, kudüm, ud uyumuşlar şimdi.
Okur Evradı’nı kuşlar şimdi.
Hepsi “Mevlâ” diyerek çarpardı, yazık,
O yürekler soğumuş şimdi!
Mesnevî nerde, nasıldır divan?
Çeşmelerdir, kurumuşlar şimdi.
Yolcusuz kubbe-i Hadra’ya gelen
Şu inişler, şu yokuşlar şimdi…
Rahlelerden el açar Arş’a duâ
Okur Evrâd’ını kuşlar şimdi!
Nedendir bilinmez, âdeta günümüzde geçmişle irtibatımızı kesmiş, mazimizden kopmuş gibiyiz. Çok gencimiz büyüklerimizle ilgili en küçük bir bilgiye sahip değiller. Gençler büyüklerimizi ve tarihi olayları topçular ve artistler kadar bilebilseler yeter. Oysa bizim, kaybettiğimiz değerlerimize vefa borcumuz var. Hiç değilse onları hayırla anarak, bu vefa borcumuzu ödemeye çalışmamız gerekmez mi? Bizim gibi dünyada geçmişi ve kültürü ile ilgisini kesen bir toplum daha görmek mümkün mü?
Vatanına ve milletine hizmet eden büyüklerimizi yeni nesle tanıtmak ve her birini rahmetle anmak, bize düşen önemli bir görev telakki edilmelidir. Geçmişini ve büyüklerini tanımayan, geçmişte cereyan eden olaylarından ders almayan toplumların geleceği karanlık demektir.
“Değerlerinin kıymetini bilmeyen toplumlar asla değer yetiştiremezler. Değer yetiştiremeyen toplumların da milletlerarası camiada değeri olmaz” diyen büyüğümüz ne kadar güzel söylemiş. Bugün böyle bir dönem yaşıyoruz.
Mekke’nin Fethi (10 Ocak 630), İslâm tarihi’nin önemli olaylarındandı. Konya’da bu günün anılması son derece faydalı oldu.
Kutlamalarda ve anmalarda beşli ve onlu yıllar önemli, hiç olmazsa değerlerimizi böyle yıllarda anabilsek ne kadar güzel olur.
Meselâ 5 Ocak (1975) Bayrak şairimiz Arif Nihat Asya’nın otuz beşinci, 6 Ocak (1995) büyük ilim ve fikir adamı Muharrem Ergin’ in on beşinci. vefat yıldönümleri idi. Bu değerli ilim ve fikir adamlarımızla ilgili olarak gazete, dergi ve televizyonlarımızda bir anma yazı ve programına rastlayamadık.
9 Ocak Konyalı araştırmacı yazar İbrahim Aczi Kendi’nin de 45’inci, 10 Ocak büyük tarihçi Nevizade Atai’nin (1635) 375. vefat yıldönümü idi. 23/24 Ocak 2005 tarihinde de Şefik Can üstadı kaybetmiştik. Bunlar da anılmadı.
25 Ocak (1950) da Aşık Mehmet Yakıcı’nın altmışıncı vefat yıldönümü bu sebeple Akademik Sayfalarımızın Ocak ayı son sayısını Âşık Mehmet Yakıcı Özel Sayısı olarak okuyucularımıza sunacağız.
Rahatsızlığım sebebiyle iki aya yakın bir zamandan beri bazı önemli konuları ihmal ettik. Şubat için önemli programlar hazırlığı içerisindeyiz. İnşallah bundan sonra tarih ve kültür olaylarımızı daha ciddi biçimde takip etmeye çalışacağız.
Rahmete vesile olması ümidiyle bugünkü sohbetimizi, 5 Ocak’ta kaybettiğimiz Bayrak Şairimiz Arif Nihat Asya’nın birkaç beyti ile noktalayalım.
Ney, kudüm, ud uyumuşlar şimdi.
Okur Evradı’nı kuşlar şimdi.
Hepsi “Mevlâ” diyerek çarpardı, yazık,
O yürekler soğumuş şimdi!
Mesnevî nerde, nasıldır divan?
Çeşmelerdir, kurumuşlar şimdi.
Yolcusuz kubbe-i Hadra’ya gelen
Şu inişler, şu yokuşlar şimdi…
Rahlelerden el açar Arş’a duâ
Okur Evrâd’ını kuşlar şimdi!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.