Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Uzman anlayışı

Uzman anlayışı

11 Mart 2021 tarihinden yani ilk covid 19 hastasının bakanlıkça resmen kabul edildiği günden bu yana yaklaşık 18 ay gibi bir zaman geçti ve biz hala başladığımız noktadan daha iyi bir durumda değiliz.

Neden derseniz geçen 1,5 yıla rağmen Eylül 2021 ayındaki vefat sayıları geçen yılın aynı ayına göre daha kötü bir durumda.

Bütün bir ülke hala vaka, hastalık ve vefat sayıları ile maske, mesafe, musluk yani ağız kapama, el yıkama, dezenfektan, mesafe, karantina işyerlerinin kapatılması konusunda tv ekranlarındaki ikazdan ileri suçlamalar, sonra yeniden insanları suçlama, sonra her konuda herkesi yeniden suçlama ile geçen ve bu arada küçük büyük her yaşta insanın nefessiz kaldığı koskoca bir buçuk yıl.

Bakanlığın vaka ile hastalığı farklı kabul etmesinden sonra başlayan süreçte betası, deltası derken iş geldi “mu” varyantına dayandı.

Neler olmadı ki bu bir yılda...

Hafızası kuvvetli olanlara tekrar hatırlatalım:

En başta corona virüsünün covid 19 olduğundan başlayarak en büyük değişim coronadan sorumlu bakanlıkta yaşandı.

Bakanlığın insanlara doğru şeyler söylemediğini açıklayan Türk Tabipleri Birliği’nin Raporu’nda

“Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini” açıklamasından sonra bakanlık açıklama şeklini değiştirdi.

DSÖ nün kendi istediği şekilde rakamların düzenlenmediği şeklindeki talebi de etkili oldu elbette.

Ama asıl etkili olan şey DSÖ Avrupa Bölge Direktörlüğü konusunda Dr. Hans Kluge lehine adaylığın geri çekilmesi sonrasında Türkiye’de Sağlık Bakanlığı personelinin bile giremeyeceği bir konumda olan DSÖ İstanbul ofisinin açılması oldu.

Bunu elde var bir diye not alıyoruz.

Geçen zaman geçti ve 1,5 yılın sonun da vaka sayısından hasta sayısına, entübe sayısından vefat sayısına, ilaç olarak sıtma ilacı olarak bilinen hidroksiklorokininden Favipiravir’e İlaçta fayda/zarar oranına ve çin aşısı Sinovacdan alman aşısı Bionteche kadar pek çok konuyu öğrendik.

Bu arada en büyük deneyimiz ise uzmanlık anlayışı konusunda oldu elbette.

Tıpta uzmanlık elde etmek elbette kolay bir şey olmasa gerek diye bilirdik.

Ama uzmanlığın kolay elde edilmese de kolay elden çıkarıldığını öğrendik bu arada.

İyi ki Hipokrat yemini eden ve bundan dolayı sorumluluk taşıyan hekimlerimiz var.

Ve yine iyi ki kişisel ve toplumsal sorumluluğu birlikte taşıyan uzmanlık dernekleri var demek isterdik gördüklerimiz karşısında.

Geçmişi acısıyla tatlısıyla yaşadık ve şimdi geleceğe bakmak zorundayız ve dünyada olan bitene rağmen bağımsız bilim insanları var da diyemiyoruz.

Ama tarihe kayıt etmek ve geçmişten ders çıkarmak zamanında olduğumuz için geçirdiğimiz bir buçuk yılda parçası olduğumuz sıkıntı ve kaybettiğimiz değerleri göz önüne aldığımızda hesaplaşılması gereken konunun uzmanlık anlayışı olduğuna inanıyoruz.

Gerçi bizim millet olarak birden fazla konuda uzmanlık anlayışımızın var olduğunu hemen herkes kabul eder.

Mesela dini konular başta olmak üzere spor, politika ve sağlık en uzman olduğumuz bilim dallarıdır

Geçen bir buçuk yıl gösterdi ki bu uzmanlık dallarına kişisel ve toplumsal güvenlik konusu da eklendi.

Kaç adet maskenin üst üste takılmasının ve açık alanda ayrı kapalı alanda ayrı olmak üzere insanlar arasındaki kaç metre mesafenin corona virüsü açısından güvenli mesafe olduğu konusunda uzman olduk.

Bu arada eskiden kalma hastalığımız olan kendi partisinden başka bir partiye oy vermekle vatanseverlik ve vatan hainliği arasında kurulan ilişkiye benzer bir şekilde maske takan ile takmayan veya aşı olan ile olmayan arasında alâka kurup insanları vatan millet düşmanı sayan vatandaşları görmüştük.

Son günlerde inanılmaz derecede bağnaz, kindar ve insanlara hakarette kat kat daha fazla ileri gidecek derecede ilkelleşen bilim adamları olduğunu da öğrenmiş olduk.

Bizim memlekette işimize gelmeyen konuda birisi bir laf ettiğinde kullandığımız “Sen bu işin uzmanı mısın?” şeklinde meşhur bir söz var.

İşte bu sözün çok az kullanıldığı veya hiç kullanılmadığı bir dönemi yaşadık korku pandemisi döneminde.

Vatanseverlik hiç bir kimsenin tekelinde olmadığı gibi uzmanlık da hiçbir kişi veya derneğin tekelinde değildir.

Televizyon ekranına çıkmanın dayanılmaz hafifliğine ve büyüsüne kapılan nice unvanlı ve unvansız kişilere karşı “Sen bu işin uzmanı mısın?” diyemediğimiz için bu kaos ortamını yaşattılar bize.

Bu gidişle soramayacağımız her gün bu günden çok daha fazlasını yaşatmaya devam edecekler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi