Rasulullah’ın(sav) ifadesiyle Ümmetin ayı olan Ramazan Ayını yarıladık.

Şimdi takkemizi önümüze koyup düşünme vaktidir.

Ümmetin ayı olarak nitelendirilen Ramazan Ayı, 2014 yılında gerçekten Ümmetin ayı gibi mi gelmiştir ve geçmektedir.

2014 yılı Ramazan Ayı, diğer aylardan farklı olarak İslam Ümmetinin birbirini hatırladığı, birbirleri ile tebrikleştiği, birbirinin derdini dinlediği, sıkıntılarını ortadan kaldırmak için gayret ettiği, dünyanın diğer coğrafyalarındaki Ümmetin çocukları bir yana kendi sokağındaki, mahallesindeki ve şehrindeki fakirlerin, yetimlerin, kimsesizlerin hatırlandığı ve yardım edildiği bir Ramazan mıdır?

2014 yılı Ramazan ayı, ülkelerindeki zalim yöneticilerin dayattığı haksız ve kirli bir savaş nedeniyle aç ve sefil bir şekilde tüm mal varlıklarından sıyrılmış bir şekilde memleketimize, şehrimize ve sokağımıza hicret etmek zorunda kalan kardeşlerimize elimizin ve gönlümüzün açıldığı bir Ramazan mıdır?

2014 yılı Ramazan sofraları, akraba ve taallukatlar ile iş ortaklarımızın dışında garip guraba, fakir fukaranın davet edildiği iftar ve sahur sofraları mıdır?

2014 yılı Ramazan ayı, yılın 11 ayında unuttuğumuz fakir ve yoksulların hal ve hatırlarını sormadan ve onlara ihtiyacın nedir diye de sorma ihtiyacı hissetmeden Ramazan Ayını eğlence ve çılgınca bir alışveriş için fırsat ayına çevirmekte hiçbir beis görmeyen alış veriş merkezlerinin hazırladıkları ve asla kendi evimizde kullanmadığımız marka malzemelerden oluşan zekât paketleri veya yardım kartları ile zekâtların dağıtılarak sevindirildiği(!) bir ay haline mi dönüştürülmüştür?

Maalesef 2014 yılı ramazan ayı, yahudi nin Filistin’deki olanca zulmüne rağmen Müslümanların bir araya gelemedikleri ve ümmetin evlatlarının iftar ve sahur sofralarında şehit edildiği bir ay olmuştur.

Maalesef 2014 yılı Ramazan Ayı, televizyon ekranında gazete köşelerinde milletin inancıyla alaya edercesine milletin ensesinde boza pişiren milyar liralarla transfer edilen ekran mücahitlerinin, ekran hocalarının milletle alay ettikleri bir Ramazan olmuştur?

Maalesef 2014 yılı Ramazan Ayı, iftar ve sahurları, Teravih ve vakit namazları ile coşku içinde yaşanması gerekirken dünya kupası maçlarının coşkusunun yaşandığı bir ay olmuştur.

Maalesef 2014 yılı Ramazan Ayı, başta Belediyeler, odalar, dernekler ve diğer kuruluşlar olmak üzere kişi ve kuruluşların kendi mekânlarında veya çok yıldızlı otellerde düzenledikleri gösterişli medyatik iftar sofraları Rasulullah’ın(sav) “iftar ve sahur sofraları sadece zenginlerin davet edildiği bir sofra olmamalıdır.” Sözünün aksine hep zenginlerin olduğu fakirlerin ise bulun(a)madığı bir ay olmuştur.

 Maalesef 2014 yılı Ramazan Ayı, Esasen Kur’an Ayı olması hasebiyle Kuran’la kurduğumuz ilişkinin yeniden gözden geçirildiği bir ay mı olmuştur*

Hala geç kalmış sayılmayız.

Evveli rahmet olan Kur’an Ayının mağfiret günlerini yaşamaktayız.

En başta Rabbimizin(cc) mesajı olarak bu ayda inzal edilmiş olan Kur’an-ı Kerim ile olan ilişkimizi yeniden başlatarak geçen günleri bir nebze olsun telafi etme imkânımız hala vardır.

Sahurlar, iftarlar, teravihler, teheccüd ler ve hepsinden önemlisi Kur’an-ı Kerim ile haşır neşir olmak için vakit geçmiş değil.

Hem kendimizin, hem ailemizin, hem şehrimizin hem de ümmetin dönüşümünün bizimle başlayacağını unutmadan bu Ramazan ayında Kur’an’la hem kendimiz dönüşelim, hem de bir yemek ve eğlence festivali haline getirdiğimiz Ramazanı dönüştürelim.

O zaman Oruçların, Mukabelelerin, İftar ve Sahurların nasıl ciddi dönüşümlere vesile olacağını görebiliriz.