Uçak sanayicisi Demirağ ile ilgili okuyucu yazısı
Önceki yazımda Uçak Sanayii’nin nasıl başlayıp bittiğinin delili Nuri Demirağ’ın İnönü’ye gönderdiği mektubu yayınlamıştım.
Yazı hayli ilgi gösterdi telefon ve mail ile arayan okurlar bu işin nasıl başlayıp ne maceralar sonra kapandığının bilgisini de vermemi istediler.
***
Aslında yıllar evveli yazmıştım ama bir daha yazayım derken değerli okuyucum Sayın Metin Türkeli bu hususta geniş bilgiyi havi yazı gönderdi mailime…
Bu maili okuyunca benim yazmam yerine Sayın Metin beyefendinin yazısını sunmakla bendenizi belki taraf tutuyor düşüncesinde olanlara karşın muhalif bir muhteremin ilgili yazısını sunmayı daha yeğlik buldum.
***
Yazının çok uzun olması dolayısıyla siyasi ve konu dışı olan kısımları atlamaktayım kendilerinden özür dilerim.
Şimdi izleyelim.
***
Siz değerli, münevver okurlarıma tarih öğretmenliği yapmak gibi bir niyetim yok…
İnternet çağındayız, artık istediğiniz bilgiye ulaşmak eskisi gibi zor değil. Bilgi, arama motorlarına birkaç kelime yazıp tıklayarak ulaşabileceğimiz, parmağımızın ucu kadar yakınımızda. Gerçi arada fitne fesat, yalan-yanlış, dedikodu gibi doğru olmayan yazılara rast gelsek de, bizlerin de Allah vergisi tahlil yeteneğimiz var. Gençlik dönemimde şehir dışındaki akrabalarımızla telefon görüşmesi yapabilmek için, santrala yazdırdığımız. Karşı tarafın PTT görevlisi tarafından postaneye davet edilip, postanedeki telefonun ahizesinden konuşamasak da, defalarca alo dediğini duyabilmek için, saatlerce beklediğimiz nereden aklıma geldi şimdi. Ücret tarifeleri de uzaklığa göre değişiyordu, çok konuştukça ucuzlamıyor, pahalanıyordu. Çevirmeli, manyetolu telefonlarla santrallar mi, onlar daha çok askeriyede, orman işletmelerde, resmi dairelerde filan kullanılıyordu. Ne kadar hızlı akıyor zaman. Artık istediğimiz kişilerin görüntüsünü de, sesini de cebimizde taşıyabiliyoruz. İlk uçuşunu 1944 yılında yapan, çift motorlu, çift pilot kumandalı, barışta yolcu uçağı, savaşta eksiksiz bir bombardıman uçağı olabilecek, saatte 325 kilometre hıza ulaşabilen, 5 bin 500 metre yükseğe çıkabilen, Avrupa tarafından A sınıfı olarak kabul edilen motor hariç tamamen yerli tasarım ve yapım olan Nu.D.38’ler şimdilerde THY ve dünyadaki bir çok devletin filosundaki uçakların isim babaları olamaz mıydı? Türklerin kendi uçaklarını başarıyla uçurmaya başlamaları, Avrupa ve Amerika’nın tüm uçak şirketlerini endişelendirmiş, Amerika Uçak Üreticileri Birliği, Nuri Demirağ uçakları ile ilgili bir rapor hazırlamak üzere birliğin başkanı ve aynı zamanda ABD istihbaratının yan kolu Fotoğraf Servisi şefi Mr. Todd’u görevlendirmişti. Mr. Todd, eşiyle birlikte İstanbul’a gelerek Nuri Demirağ’la görüştü ve uçaklar üzerinde geniş incelemeler yaptı. Todd, şerefine yapılan akrobasi gösterilerini izledikten sonra ağzından şu tarihi cümleler döküldü: “Ben Türkleri sadece çok iyi silah kullanırlar bilirdim. Ama bu uçakları gördükten sonra Türklerin zeka ve tekniğine hayran kaldım.” Ancak Amerikalının bu beğenisi, zamanın Vatan Gazetesi sahibi ve aynı zamanda Fransız HENRİO uçaklarının temsilcisi, komisyoncusu Ahmet Emin Yalman’ın, MİLLİ ŞEF’in kulağına fısıldaması kadar etkili olmamış ki; Nuri Demirağ’ın iflası ve yerli uçak sanayimizin yok edilmesi pahasına THK sipariş verdiği uçakların alımından vazgeçmiş, o günkü CHP iktidarı tarafından Fransızlardan Henrio marka uçaklar alınmıştı. Ne acıdır ki bu alınan uçaklar Fransa’da üretimden kalkmış, serisi bitmiş uçaklar oldukları için yedek parçaları temin edilememiş ve çok kısa bir zamanda hepsi hurdaya ayrılmıştır. Yerli uçak sanayimiz tarihin sayfalarına gömülürken, o günün yandaş medyasının ne kadar ihya olduğunu ben bilmiyorum, bilen varsa söyler nasılsa.,,
***
Çok partili döneme geçiş, kurulan ilk muhalefet partisi mi? Biliyordum zaten, tarihi konulara girince kolay kolay çıkamayacağımızı. Liberal sisteme taraftar olduğunu belirten Nuri Demirağ, partisine girmek isteyenlerin “Altıkanad” ismini verdiği altı ahlaki prensibe uymaları gerektiğini söylemekteydi. Milli Kalkınma Partisi (MKP) adıyla kurulan partisinin ana hatları olarak ifade edilebilecek prensipler; 1-Sağlam bir ahlaki prensip tesisi, 2-Ticaret ve sanayide geniş bir serbesti, 3-Mecburi askerliğin kalkarak yerine motorize tekniğin bünyesine uygun askeri teşkilatın ikamesi, 4-Milletvekili seçimlerinin bir dereceli intihapla yapılması, 5-Yer altı servetlerinin (madenlerin) tam verimle çalışması, 6-Siyaset ve idarenin Türk ananesine uygun bir şekilde faaliyete geçmesi olarak özetlenebilir. Yeni muhalif, Liberal bir partinin kuruluş süreci kolay olmamıştır elbette. Valilik, Milli Kalkınma Partisi’nin kuruluş dilekçesini bazı evrakların eksik olduğu gerekçesiyle iade etmiştir. Demirağ, bunu yorumlarken, “Benim yaptığım, sadece bir istimzaç, bir yoklama, bir iskandildir. Vilayete verdiğim bir istida ile “Milli Kalkınma Partisi” adında siyasî bir parti kurmak istediğimi bildirmiş ve bunun için müsaade verilip verilmeyeceğinin tarafıma tebliğini rica etmiştim. Nizamnameyi istemeleri, “müsaade ediyoruz” demektir. Nizamnamem hazırdır, derhal göndereceğim” demiştir. Partisinin gerekliliği konusunda, “İstanbul’a asma köprü ne kadar lazımsa bu partide o kadar lazımdır” diyen Nuri Demirağ, dilekçedeki eksiklikleri tamamlayıp tekrar valiliğe vermiştir. Valilik dilekçeyi tetkik etmiş ama bu süreç uzamış, bunun sebebi olarak “milli” ismini kullanan kuruluşların Bakanlar Kurulu kararından geçmesinden dolayı olduğu belirtilmiştir. MİLLİ ŞEF döneminde,! Milli! sıfatını öyle her önüne gelen kullanabilir miydi, kolay kolay. Her ne kadar AÇIK OY, GİZLİ SAYIM sistemi ile CHP’nin iktidarı garantiye alınmış olsa da. Şiddeti savunuyor pozisyonunda görülmemek için, “İki ayaklı fare kapanı” projesini benim burada anlatmamın pek uygun olmayacağı kanaatindeyim. Yazacak yerimiz de kalmadı, siz de sıkıldınız zaten. Ancak, sizlerden naçizane talebim. Bu kapanlardan bir tanesi, kent ya da kasabanızın meydanına kurulmuş olsaydı, kapanın sandalyesinde kimin oturmasını isterdiniz? sorusunun cevabını önyargısız olarak, gerekçeleriyle birlikte, düşünerek cevaplamanız. Bir elinde kılıç, diğerinde terazi olan gözü bağlı Adalet Tanrıçası Themis’in titizliğiyle. Ben düşündüğümde bayağı uzun bir liste çıkıyor karşıma. Böyle bir listeye yazacak isim bulamayacağımız günlerde de görüşebilmek umuduyla, sağlıcakla kalın.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.