Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Türkiye Yüzyılını Sahiplenmek

Türkiye Yüzyılını Sahiplenmek

29 Ekim’den bu yana herkes Türkiye Yüzyılını sahiplenirken, bir adım geriye çekilip büyük resmi görmek isteyenler birilerinin bu arada 100 yıllık Türkiye siyasal tarihinin bir şeylerini ya toptan ya da bölümler halinde ret ettiklerini görüyor.

Seküler laik kemalistten muhafazakâr Müslümana, sosyal demokrattan şeriatçısına, kürt milliyetçisinden Türk milliyetçisine kadar her kesim 100 yıllık Türkiye siyasal tarihinin kendi işine gelen tarafıyla ilgileniyor.

Hâlbuki bu geçen 100 yıllık siyasal tarihinin içeriğinde atatürk cumhuriyeti, milli şef cumhuriyeti, demokrat parti cumhuriyeti, darbe cumhuriyetleri ile 12 Eylül cumhuriyeti ve AKP cumhuriyeti olarak bölümlenen tarih aralıkları var.

Türk yüzyılının bu birbirine benzemez bu altı dönemin bir de kendi içindeki alt dönemleri ile birlikte ele alındığında çok daha fazla parçalı siyasi dönemler ortaya çıkmaktadır.

Cumhuriyet’in 100. yılında farklılıklarımızı zenginliklerimiz olarak görmek isteyen bütün kesimler maalesef hüsrana uğramışlardır.

Başta siyasiler olmak üzere eli kalem tutan veya mikrofonu ele geçiren herkesin bu ülkede barış ve demokrasi içinde, daha adil, daha özgür ve eşit bir Türkiye vatandaşı olarak yaşamak dileği gerçekleşmeyen bir hayal olarak kaldı.

Lafa geldiğinde herkesin dillendirdiği bir ifade var: “Türkiye Türklere bırakılmayacak kadar kıymetlidir.”

Türkiye bu kadar kıymetliyse etnik köken, din, inanç, cinsiyet, fikir ve siyasi ideolojileriyle birlikte ve beraber yaşadıklarında kıymetlidir.

Eğer bu farklılıklar onları bir arada tutmak yerine birbirlerine düşman ediyorsa kıymetli olana birileri elini uzatıyor demektir.

Aslında biraz daha geniş bir perspektiften bakıldığında, zenginlik olarak ifade edilen farklılıkların uzlaşmak yerine farklılıkların daha belirgin hale gelmesinde en büyük payın devletin bizatihi kendisinde olduğu görülür.

Çünkü Türkiye Yüzyılının hem genel hem de her bölünmüş dönemlerin kendi içindeki özelliklerini siyasal sistemin inşası sırasında yerine göre göz ardı eden, yerine göre ise toptan yok etmek isteyen siyasi sistemin bizatihi kendisi olmuştur.

Diğer taraftan siyasi sistemin kuruluşunda kendilerini dışlanmış veya etkisiz kalmış gören farklı etnik ve dini grupların rekabeti ve çatışması siyasi sistem tarafından diğer bazı unsurların yok edilmek istenmesi aşamasında hiç gündeme gelmemiş olmasının da farklılıkların devamında etkisi olmuştur.

Sistemin kuruluş aşamasında geçmişte devlet ve millet hayatında güzel olarak görülen ne varsa her şeyi kötülemek adet hatta görev olarak görüldüğünden bu dönemde yani Osmanlı imparatorluğunda yaşanan dinin İslam, inananların ise Müslüman olmadığı bile iddia edilmiştir.

Devletin İslam’ı ret ederek seküler laik bir sistemi hayata geçirmesinin verdiği kolaylıklar sonucunda Müslümanların ezeli düşman olarak gördükleri batı emperyalizminin İslâm coğrafyasına yönelik uygulamaya soktuğu sömürge politikalarının etkisi ile Müslümanların çocuklarının kimlik krizi yaşanması hızlandırılmıştır.

Kimlik yabancılaşmasına devlet üniversitelerinde görev verilen yabancı öğretim görevlilerinin ürettikleri kavram kargaşalarının da eklenmesiyle, devlet ve toplum hayatındaki yaşanan polemikler ve tartışmalarına aldanan vatandaşın bir süre sonra neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bile ayırt edecek halden uzaklaştırıldığını görüyoruz.

FARKINDA MIYIZ?

İdeolojik ve siyasal kutuplaşmaların yaşandığı günümüz Türkiye’sinde Türkiye Yüzyılını sahiplenenlerin gayri samimi olduğunun birinci delili, sahiplenmeye çalışanların ülkeyi kendi politikalarına göre tasarımlamak isteyenler olmalarıdır.

İkinci ve belki de daha zararlı olanı ise Dini kavramların istismar edilerek oluşturulan ayrıştırma ve kutuplaştırmaların sadece ülke insanını değil bütün bir İslâm coğrafyasını kendi çıkarlarına ve sömürü politikalarına göre tasarımlamak isteyen küresel aktörlerin ekmeğine yağ sürmeye sebep olmasıdır.

Filistin ve Gazze yıkımını bir de bu açıdan düşünün deriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi
SON YAZILAR