Turizm Daveti ve Komşuluk Üzerine Oluşumlar
Bu günlerde Antalya’nın Serik ilçesindeyim. Konya Büyükşehir Otobüs Terminali’ne giden minibüs üç yüz metre geride bıraktığı için eşyaları oflaya puflaya otobüse binip hareket ettiğimizin akabinde gazeteden telefon ettiler “Konya Turizmi” ile ilgili konuşma ve yapılacak oluşumlar üzerinde ki toplantıya davetli idim.
Çok arzu eder hatta daha evvel gazete yanında bendenize mail veya Tlf. la bildirselerdi tehir eder iştiraki mecbur sayardım kendime.
Çünkü programsız kalan Konya turizmi sadece Mevlana Türbesi, Sema ve Selçuklu’nun merkezde ki eserleri içinde kaldığı kanısında olanlara çok sözüm olacaktı. Ve bu yazımı da bu konuya hasredecektim ama…
Bizzat müşahede ettiğim olay bendenizin gözlerini yaşartmaktan geri kalmayıp birde nostalji ile bu günlerdeki oluşumları belleğim önümden geçirince…
Sizlere de duyurmak dertleşmek istedim.
***
Misafir olduğum Serik Merkez Mahallesi Birlik Ap.ında akşama yakın aşağıya inmemiz için davet etti komşular.
Meşguliyetim olduğu için hanım gitmiş ben işimle meşguldüm.
Akşama doğru balkondan aşağıya bakınca Apartman önüne konulan piknik masaları birleştirilmiş uzunca bir sofra kurulmuştu.
Öyle birinin falan daveti değil. Sadece komşular “haydi beraber oturup yiyelim” çağrısı içinde 15 daire ailecek aşağıya inmiş. Esenlik ve neşe içinde herkesin getirdiği nevalelerden atıştırırken komşunun birisi hamur getirince ocak yapıp birde bizim gözleme onların bişi dediği unlu mamulü hazırlayıp dağıtıverdiler herkese.
Nasıl gözlerim yaşarmazdı. Adı da birlik olan apartman komşuları bir birleri ile çok güzel bir kaynaşma içine girmişlerdi.
***
Daha önceleri de yazdığım komşuluk ilişkilerinin yepyeni bir uyuşum ve beraberliği idi. Öyle belirli bir gün falan değil. Birinin ortaya attığı her hangi kısa aralıklı bir gün de oluyormuş bu.
Ya birde bahçeleri olanlar bahçelerinden getirdikleri nevaleleri kapılarının önüne açıkça koymaları ve ihtiyaç sahiplerinin buradan alabilmeleri…
Bilmem kaç yerde bulabilirsiniz acaba?
***
Bırakın başkalarının aynı derdini. Bizim üst komşunun yıllardır meyve artıklarından tırnaklarına kadar bizim pencereye silkişindeki komşuluk düşüncesi geldi gözümün önüne. Polisi de zabıtası da tespit etti ama nafile can çıkmayınca huy değişmiyor çaresiz çekiyoruz.
İşin tuhafı diğer komşular araya girip yapmayın ortamı yerine “ya öylemi…” deyip her iki tarafı memnun edici konuşma yapmaları da işin daniskası!..
Maneviyatımız o kadar köz(r)leşmiş ki…
Bu hususta Yüce Yaradan ve Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) in özenle söyledikleri…
“…Anaya, babaya, akrabâya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve mâliki bulunduğunuz kimselere ihsân ile muâmele edin, iyi davranın…” (en-Nisâ, 36)
“Komşusu açken tok yatan kimse mü’min değildir.” (Hâkim, II, 15; Heysemî, VIII, 167)
“Devamlı ikâmet ettiğiniz yerde kötü komşudan Allâh’a sığınınız! Göçebe olduğunuz yerdeki komşu nasıl olsa bir müddet sonra sizden ayrılır.” buyurmuştur. (Nesâî, İstiâze, 44)
Meşhur deyim olan; “Ev alma komşu al!” sözü, hayırlı komşular arasında yaşamanın, mânevî hayâtımız açısından da ne kadar ehemmiyetli olduğunu açıkça göstermektedir.
Peygamber Efendimiz (S.A.V.)- komşu hakları husûsunda yine şöyle buyurmuştur:
“Cebrâîl bana, dâimâ komşu hakkını tavsiye ederdi. Öyle ki ben, komşuları birbirine mîrasçı kılacak zannetmiştim!” (Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140)
“…Komşuna ihsanda bulun ki (kâmil bir) mü’min olasın…” (Tirmizî, Zühd, 2/2305; İbn-i Mâce, Zühd, 24)
***
Bu ikaz ve söylemleri haylice uzatabiliriz ama bunu maalesef imanı kavi olanlar dikkate alabileceğini de görmezden gelemeyiz.
Birde çocukluğum hatta gençliğimin geçtiği yıllar geldi gözümün önüne…
İnanın apartman olmayıp tek katlı evlerde oturan erkek veya kadın olsun iki komşunun münakaşasını bile görenler hemen araya girip yatıştırmakla kalmayıp problemi de çözer barıştırır kucaklaştırırlardı.
Hele bir birlerinin halini takip edenler için bir oluşumu anlatayım.
O zaman belediye sokakları temizleyemezdi. Sabahın erken saatinde tozlu Arnavut kaldırımlı sokak ve caddeyi, mahal de ki her evin hanımı, kızı, gelini sulayıp süpürür tertemiz ederdi.
Sabahleyin işine giden bir beyefendi temizlenmemiş kapı önü görünce, başka yoldan çağrım yapar,
“Memedefendi. Hazırsan beraber gidelim” çağrımına çıkan efendi. Ya “özür dilerim bizim hanım hastada kapı önünü temizleyememiş” deyince…
Ali efendi “bir şey unuttum” deyip evine döner. Hanımına Mehmet efendinin hanımı ile ilgilenin emrini vermiş olurdu.
Veya mazeret yoksa Mehmet Efendi içeri gider hanımları bir güzel fırçalardı.
Komşular tandır ekmeği yaparken, kavurma kavururken elhasıl kokusu yayılan yiyecekten mutlaka komşuya verirlerdi.
Çarşıdan getirilenler zamanın zembil ve kapaklı sepetleri içinde getirilir çocukların dışarıya götürmelerinin önüne geçilir veya tüm çocuklara da verilirdi.
Evet, çok iyi şeyler olurdu. Bu günler nerede ise birbirlerini tersleme durumuna bile geldiklerini yazmaya hacet var mı?
Var ne olur bizde atalarımız gibi, Birlik apartmanının örnek komşulukları gibi birliktelik içinde yaşasak başımız mı kopar?...
***
Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle
Çok arzu eder hatta daha evvel gazete yanında bendenize mail veya Tlf. la bildirselerdi tehir eder iştiraki mecbur sayardım kendime.
Çünkü programsız kalan Konya turizmi sadece Mevlana Türbesi, Sema ve Selçuklu’nun merkezde ki eserleri içinde kaldığı kanısında olanlara çok sözüm olacaktı. Ve bu yazımı da bu konuya hasredecektim ama…
Bizzat müşahede ettiğim olay bendenizin gözlerini yaşartmaktan geri kalmayıp birde nostalji ile bu günlerdeki oluşumları belleğim önümden geçirince…
Sizlere de duyurmak dertleşmek istedim.
***
Misafir olduğum Serik Merkez Mahallesi Birlik Ap.ında akşama yakın aşağıya inmemiz için davet etti komşular.
Meşguliyetim olduğu için hanım gitmiş ben işimle meşguldüm.
Akşama doğru balkondan aşağıya bakınca Apartman önüne konulan piknik masaları birleştirilmiş uzunca bir sofra kurulmuştu.
Öyle birinin falan daveti değil. Sadece komşular “haydi beraber oturup yiyelim” çağrısı içinde 15 daire ailecek aşağıya inmiş. Esenlik ve neşe içinde herkesin getirdiği nevalelerden atıştırırken komşunun birisi hamur getirince ocak yapıp birde bizim gözleme onların bişi dediği unlu mamulü hazırlayıp dağıtıverdiler herkese.
Nasıl gözlerim yaşarmazdı. Adı da birlik olan apartman komşuları bir birleri ile çok güzel bir kaynaşma içine girmişlerdi.
***
Daha önceleri de yazdığım komşuluk ilişkilerinin yepyeni bir uyuşum ve beraberliği idi. Öyle belirli bir gün falan değil. Birinin ortaya attığı her hangi kısa aralıklı bir gün de oluyormuş bu.
Ya birde bahçeleri olanlar bahçelerinden getirdikleri nevaleleri kapılarının önüne açıkça koymaları ve ihtiyaç sahiplerinin buradan alabilmeleri…
Bilmem kaç yerde bulabilirsiniz acaba?
***
Bırakın başkalarının aynı derdini. Bizim üst komşunun yıllardır meyve artıklarından tırnaklarına kadar bizim pencereye silkişindeki komşuluk düşüncesi geldi gözümün önüne. Polisi de zabıtası da tespit etti ama nafile can çıkmayınca huy değişmiyor çaresiz çekiyoruz.
İşin tuhafı diğer komşular araya girip yapmayın ortamı yerine “ya öylemi…” deyip her iki tarafı memnun edici konuşma yapmaları da işin daniskası!..
Maneviyatımız o kadar köz(r)leşmiş ki…
Bu hususta Yüce Yaradan ve Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) in özenle söyledikleri…
“…Anaya, babaya, akrabâya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya ve mâliki bulunduğunuz kimselere ihsân ile muâmele edin, iyi davranın…” (en-Nisâ, 36)
“Komşusu açken tok yatan kimse mü’min değildir.” (Hâkim, II, 15; Heysemî, VIII, 167)
“Devamlı ikâmet ettiğiniz yerde kötü komşudan Allâh’a sığınınız! Göçebe olduğunuz yerdeki komşu nasıl olsa bir müddet sonra sizden ayrılır.” buyurmuştur. (Nesâî, İstiâze, 44)
Meşhur deyim olan; “Ev alma komşu al!” sözü, hayırlı komşular arasında yaşamanın, mânevî hayâtımız açısından da ne kadar ehemmiyetli olduğunu açıkça göstermektedir.
Peygamber Efendimiz (S.A.V.)- komşu hakları husûsunda yine şöyle buyurmuştur:
“Cebrâîl bana, dâimâ komşu hakkını tavsiye ederdi. Öyle ki ben, komşuları birbirine mîrasçı kılacak zannetmiştim!” (Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140)
“…Komşuna ihsanda bulun ki (kâmil bir) mü’min olasın…” (Tirmizî, Zühd, 2/2305; İbn-i Mâce, Zühd, 24)
***
Bu ikaz ve söylemleri haylice uzatabiliriz ama bunu maalesef imanı kavi olanlar dikkate alabileceğini de görmezden gelemeyiz.
Birde çocukluğum hatta gençliğimin geçtiği yıllar geldi gözümün önüne…
İnanın apartman olmayıp tek katlı evlerde oturan erkek veya kadın olsun iki komşunun münakaşasını bile görenler hemen araya girip yatıştırmakla kalmayıp problemi de çözer barıştırır kucaklaştırırlardı.
Hele bir birlerinin halini takip edenler için bir oluşumu anlatayım.
O zaman belediye sokakları temizleyemezdi. Sabahın erken saatinde tozlu Arnavut kaldırımlı sokak ve caddeyi, mahal de ki her evin hanımı, kızı, gelini sulayıp süpürür tertemiz ederdi.
Sabahleyin işine giden bir beyefendi temizlenmemiş kapı önü görünce, başka yoldan çağrım yapar,
“Memedefendi. Hazırsan beraber gidelim” çağrımına çıkan efendi. Ya “özür dilerim bizim hanım hastada kapı önünü temizleyememiş” deyince…
Ali efendi “bir şey unuttum” deyip evine döner. Hanımına Mehmet efendinin hanımı ile ilgilenin emrini vermiş olurdu.
Veya mazeret yoksa Mehmet Efendi içeri gider hanımları bir güzel fırçalardı.
Komşular tandır ekmeği yaparken, kavurma kavururken elhasıl kokusu yayılan yiyecekten mutlaka komşuya verirlerdi.
Çarşıdan getirilenler zamanın zembil ve kapaklı sepetleri içinde getirilir çocukların dışarıya götürmelerinin önüne geçilir veya tüm çocuklara da verilirdi.
Evet, çok iyi şeyler olurdu. Bu günler nerede ise birbirlerini tersleme durumuna bile geldiklerini yazmaya hacet var mı?
Var ne olur bizde atalarımız gibi, Birlik apartmanının örnek komşulukları gibi birliktelik içinde yaşasak başımız mı kopar?...
***
Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.