Toplumsal Ahlak Kaybı
Son yıllarda toplumumuzda insanlar arasındaki münasebetlerin bozulmaya yüz tutmasıyla birlikte yükselen en büyük şikâyetin ahlaki değerlerin yok olmaya başlaması olarak görülmektedir.
Yüzde doksan dokuzunun Müslüman olması ile övündüğümüz toplumumuzun ahlaki yönden bir çöküntü içine düşürüldüğü gerçeği sık sık dillendirilmektedir.
Bunun en büyük delili ise gazetelerin ilk sayfalarının ve televizyon haberlerinin ilk sırasında yer alan ve ahlak yoksunluğundan kaynaklanan haberlerin varlığıdır.
Ekonomik hayattaki zorluklar dünyanın her yerinde olduğu gibi memleketimizde de insanları sıkboğaz ediyor.
Ülkemiz dünyadaki değişimden maalesef yeterince nasibini alıyor.
Ekonomik meseleler insanî meseleleri gölgeliyor, perdeliyor hatta yok ediyor artık.
İnsanî değerlerin her geçen gün daha da göz ardı edildiği uğradığı bir dönemde toplum nasıl ayakta kalabilir, bunu da düşünmek lazım.
“Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, mümin kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allah(cc) da onun bir ihtiyacını giderir. Kim Müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah(cc) da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir Müslümanın kusurunu örterse, Allah(cc) da Kıyamet günü onun bir kusurunu örter.” prensibini unuttuğumuz günden beridir kardeşlik mefhumu ortadan kalktı.
Toplumun bütününe ait olması gereken zenginlikler adım adım ve vahşice el değiştirirken kimsenin sesi soluğu çıkmıyor artık.
Daha doğrusu Müslümanlar vahşi kapitalizmin nimetlerini öğrendikçe ve elde ettikçe zalimleşiyor ve o oranda vahşileşiyor.
Kendisine sıranın gelmesini bekleyenler ise “Düşenin dostu olmaz veya kurtlukta düşeni yemek kanundur” gibi sözlerle hayatlarını tanzim etmekte bir beis görmüyorlar.
Liberalizmi temel olarak düşman görmekle birlikte dini ve bireysel düşünce özgürlüğü ve serbest ticaret hakkı olarak gören Müslümanlar liberalizmin ve sonrasında dayatılan Neoliberalizmin sadece serbest düşünce ve serbest ticaret olmadığını çok sonraları fark edebildiler.
Liberalizm, temel olarak bireysel düşünce özgürlüğü derken din dışı bir yaşamı, serbest ticaret derken üretimden daha fazla küresel şirketlerden ithalat konularına odaklandığını, özelleştirme derken ise toplumların ve kişilerin mülksüzlüğünü ifade ettiğini geç anladılar.
Toplumsal fakirlikten kurtuluşun Liberalizm ve neoliberalizmde olduğunu zannedenlerin liberal muhafazakârlığın sadece zenginlerin parasının korunması olduğunu anlamaları da ayrı bir aldanma olmuştur.
Bundan dolayı liberal muhafazakâr görüşü savunanlar görünüşte inanç özgürlüğü, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, sivil haklar ve sivil özgürlükler, demokrasi, ekonomik ve siyasi özgürlük, hukukun üstünlüğü, özel mülkiyet ve piyasa ekonomisi gibi fikirleri geniş bir görüş açısı ile benimsediklerini söylemekle birlikte aslında sadece seküler ve dinsiz bir ahlaki yapıyı desteklemektedirler.
Çünkü seküler bir hayatı dayatan kapitalizm, liberalizm, neoliberalizm ve diğer tüm izm ler ekonomik olmaktan daha fazla politik bir felsefeye sahiptir.
Halk arasında "Bal tutan parmağını yalar" darbı meseliyle ifade edilen ve mazur görülen rüşvet, maddi olmaktan çok manevî bir hastalıktır. Zira bal tutarken parmaklarını yalamaya alışan insanların belirli bir süre sonra balın tamamını yemeleri gerçekleşmektedir.
“Tuz ekmek hakkını” gözeten ana babaların çocuklarının bu halini sadece toplumsal ahlak kaybı ile açıklamak mümkündür.
Çünkü toplumsal ahlak, son yıllarda aşağılanan hor görülen hatta ret edilen toplumsal baskı ya da diğer deyişle mahalle baskısı olarak pek çok kötülüğün önlenmesinde en önemli sebeptir.
Mizah dergilerinde ve internette küfürlü sözlerin ve yazıların yanında aslında hakaret anlamı olmayan Kelimelerin bile hakaret amaçlı kullanımı toplumsal ahlakın yok olduğunun diğer bir göstergesidir.
FARKINDA MIYIZ?
Çocuklarımızı içinden çıkamayacakları kötü ve kirli bir dünyada ahiretlerini hiç düşünmeden, sadece daha fazla gelir için ve ne için ilim tahsil ettiğini de bilmeden yıllarca gidip gelecekleri okullardan mezun ederek, milletine ve memleketine faydalı insan olmalarını beklemek büyük aldanışımız ve en büyük hayal kırıklığımız olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.