Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Toplumlara Format Atmak

Toplumlara Format Atmak

Format atmak deyimi her ne kadar bilgi işlem sektöründe kullanılan bir mefhum olsa da esasında insanların ve milletlerin hayatında farklı adlarla kullanılması daha eskilere dayanır.

Mesela insanlar zaman zaman kendi hayatlarına format atmak düşüncesine kapılabilirler.

İnsanların hayat kavgalarında bulunduğu noktayı değiştirmek veya mekânsal olarak yeniden tanımlamak amacıyla kısa dönemde ve hızlı bir hamleyle kendi iradesi ile değiştirilmesine hayata format atmak denildiğini biliyoruz.

İnsanların kendi istekleri ile hayatlarında değişiklik yapmak istedikleri gibi toplumlarında zaman zaman kendi durumlarını değiştirmek istedikleri bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bizim bu yazıda konu edineceğimiz format atma mefhumu kişilerin veya toplumların kendi istekleri dışında ve tamamen dış etkilerle karşılaştıkları durumdan kaynaklanan inanç, düşünce ve hayat tarzına dönük değişiklikler sonucunda o toplumda yaşanan değişikliklerdir.

Bu değişiklikler genelde algı denilen mefhumların değişmesi ile meydana gelir.

Algı ise çok çeşitli şekillerde tarif edilmektedir.

Algıyı, duyu organlarının fiziksel uyarılmasıyla beynimize ulaşan sinyallerdir veya insanın kendi duyu organları ve zihinsel süreci arasında yaşanan bir döngüdür diye tarif edersek algı yönetimini insanların, devlet ve toplulukların algılarını belli bir yöne kanalize etmek veya eldeki bilgi ve duygular vasıtasıyla kitlelerin duyularını ya değiştirmek ya da var olan durumu olduğundan farklı göstermek olarak anlayabiliriz..

Toplumsal hayatın insanların birbirini etkilemesi sonucu oluştuğu fertlerin değiştiğinde grupların, grupların değiştiğinde ise toplumların değişerek ortak hareket eden bir kitle haline geldiği bir gerçektir.

Olaylar göstermiştir ki kitleler, etkilendiğinde de fert veya tek bir varlık gibi davranırlar. Fert ve toplumlarda mevcut olan bilgiyi farklı manipülasyonlarla yöneterek o toplumda var olan gerçekleri algıları yöneterek farklı gerçekler olarak göstermek suretiyle düşünce ve kavramlarla oynayarak algı yönetimi yapılmaktadır.

Geçmişte askeri operasyonlar ve psikolojik harpler için kullanılan propaganda yöntemi 2. Dünya savaşından sonra yurt içinde halkla ilişkiler ve ülkeler arasında ise siyasetin en önemli alanı haline geldi.

İnsanların algılarını değiştirmek veya istenen alana kanalize etmek için yapılan çalışmalar artık propaganda yerine halkla ilişkiler, hatta daha da ileri giderek itibar yönetimi adını almış oldu.

İster fert olsun isterse de toplumlar olsun kendilerine karşı uygulamaya konulan algı yönetimi sonucunda karşılaştıkları yeni durumlar için olayların analizini ve/veya sentezini başkalarını gördüğü açıdan farklı bir geniş açıdan yapmadıkça ortaya konulan olayın bütününü göremezler.

Yaşanan olayların derini dikkate almadan gördüğü ile bir kanaat oluşturarak insanlara karşı “benim de kendime yeter aklım var, ben de olayları gerektiği gibi derinliğine düşünebilirim” diyerek gerçekler hakkında akıl yürütüp aldatılma ihtimalini azaltmaya çalışanları ret edenler genelde bu düşünceleri ile algı yöneticilerinin tuzaklarına düşmüş olurlar.

Toplumlarda bu duruma beyin israfı denilmesine rağmen aynı zamanda maalesef bizim toplumumuzda içinden bir türlü kurtulamadığımız fasit bir durumu da ifade etmektedir.

Algı yönetiminin son yıllarda kullandığı tv programlarının yanında adına dijitalleşme denilen hayatın sosyal tarafının ekonomik programlarla yönlendirilmesine de dikkat çekmek istiyoruz.

Ekonomide kendine yeterli olacak ürünleri üretemediği için dost denilen ülkelerden alınan borçlarla ekonominin iyi bir şekilde yönetileceğine inandırmaya çalışanlar böyle bir algı yönetimi uyuluyorlar demektir.

Ya da monarşiler, krallıklar ve imparatorluklar ortaçağ kurumudur ve geçmişte kaldı diyerek cumhuriyetin faziletlerinden bahsettikten sonra geçtiğimiz gün ölen kraliçe ve kraliyete övgüler düzerek, Osmanlı İslam devletine lanetler okuyup ingiliz monarşisine tek bir laf etmekten çekinenler de tam anlamı ile o ülke vatandaşlarına algı yönetimi uygulamış olurlar.

FARKINDA MIYIZ?

Varlıklarını ve hayatiyetlerini emperyalist batılı devletlere borçlu oldukları için bütün kin ve nefretlerini İslam’a ve Müslüman yöneltenler, uyguladıkları eğitim sistemiyle Osmanlı dönemindeki padişahlığı diktatörlük, İngiltere krallığını ise demokrasi diye yutturdular bize.

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi