Tekno muhafazakâr Müslüman semtler
Bu yazının maksadı genelde Türkiye’de özelde İse Konya da Muhafazakâr çağdaş Tekno Müslümanların şehir hayatına damgasını vurmak istedikleri düşünceyi ve bu düşüncenin hayatlarına ve şehre damgasını vurmak üzere tasarlayıp inşa ettikleri mekânlar üzerine düşüncelerimizi açıklamaktır.
Sözün başında yanlış anlaşılmaları önleme açısından “Tekno Muhafazakâr Müslüman” ve “Tekno Muhafazakâr Mekân” ifadelerden neyi kastettiğimizi açıklamak doğru olacaktır.
“Tekno Muhafazakâr Müslüman” ifadesinden kastımız, Görünüşte ve sözde teknolojiyi Müslümanların keşfetmesi gerekmekle beraber keşfedilenlerden Müslümanların yararına faydalanma adına Müslümanların teknoloji ile aralarının iyi olması gerektiğini iddia edip bu konuda sadece gösterişe dönük kullanmayı tercih eden Müslümanları kastediyoruz.
“Tekno Muhafazakâr Mekân” ifadesinden kastımız ise, yukarıda tarif ettiğimiz Müslüman tipinin geçmişte egemen bir ideolojinin mensuplarında görerek gıpta ettiği ve kısaca işlevden daha çok gösteriş ve zenginliği ifade eden güvenlikli akıllı evde ikamet, birden fazla akıllı telefon taşımak, şehrin belli bir kesiminde loca şeklinde oluşturulan yemekli toplantı ve sohbet mekânları ile üst segment ya da SUV araçların topyekûnunu kastediyoruz.
Bu tanıma “getto” demek çok yakışık almadığı için bu ifadeyi kullandığımızı da özellikle belirtmek isteriz.
**
Çünkü hâkim kurulu düzenin fikirlerine, söz ve pratiklerine hatta yabancı kaynaklarına ağzına ne gelirse söyledikten sonra iktidar imkânları ile elde ettiği zenginlik ve refah sonucunda konforu seven, rahatına düşkün, söylenenlere sorgulamadan itaat edip boyun eğen hatta geçmişte karşı çıktığı la dini hayata bile intibak edip uyum sağlamış kişiler için getto ifadesinin ağır kaçacağına inanıyoruz.
Bu anlamda “tekno muhafazakârlık” tanımlamasının “klasik muhafazakârlık” tanımıyla mahiyet açısından hiçbir benzerliğinin olmadığını ve mukayese edilemeyecek ölçüde savrulma sonucu oluştuğunu da belirtmek mecburiyetindeyiz.
Çünkü bu günkü tekno muhafazakâr Müslümanlar geçmişte kendileri de dâhil olmak üzere bütün Müslüman nesillerin amentüsü sayılabilecek olan kabullerden ne varsa vazgeçerek bir taraftan Ankebut Suresinin ilgili ayetlerini olurken bir taraftan da korunaklı mahalleler ve siteler inşa etmeye çalışmaktadırlar.
Eski tabirle alafranga hayatın hâkim olduğu ve geçmişte içerisine girme imkânı bulamadığı ezansız semtlerine öykünerek üst tabaka hayatı yaşamaya dönük sınırsız isteklerin ve ilk gençlik rüyalarının gerçekleştirileceğine inandıkları akıllı ve korunaklı barınaklarında İslam edep ve ahlakını temsil eden dede ve nene otoritesinden mahrum biçimde büyüyen çocukların biçareliğinin sonucunun deizm ve ateizm olmasına kimse hayıflanmamalıdır.
Klasik muhafazakârlık, dini teolojik ve metafizik bir mesele olarak değil, insanın dünya ve ahiret hayatını kuşatan toplumsal ve siyasal düzen için hükümlerin bütününü içeren toplumsal bir kurum olarak görürken milleti de İslâm Dinini mütemmim bir cüzü olarak kabul ederdi.
Bu günün tekno muhafazakâr Müslümanlığı ise tam anlamı ile ikiyüzlü bir muhafazakârlık olmuştur.
Tekno muhafazakâr Müslümanlar maalesef klasik muhafazakârlıkla tam ters bir yapı ile İslâm Dinini, Milletin irfan ve kültürünü ve toplumsal ahlaki değer olarak ne varsa hepsini nakde dönüştürülecek bir meta olarak görmüş ve darmadağın etmediği bir yapı bırakmamıştır.
Tekno muhafazakâr Müslümanlığın bu anlamdaki cüretkârlığını boyutlarını göstermesi açısından en iyi açıklayacak olgu kentsel dönüşümdür.
Şehirlerin marka değerlerini artırmak gibi bir söylemle yola çıkanların başta “Aziz İstanbul” olmak üzere İslami ögelere taşıyan Ankara, Konya, Kayseri gibi şehirlerin marka değerlerini toki müteahhit işbirliği ile yaptıkları apartmanlarla nasıl sıfırladıklarını kendi ihanet sözleri ortaya koymuştur.
Bu ihaneti tekno muhafazakâr Müslümanların ifade ettikleri kentsel dönüşüm söylemlerinin gerekleri arasında olmayan ve klasik muhafazakârlıkta sıkça kullanılan İslami komşuluk ve mahalle kültürünü yok edilmesinde bulmak mümkündür.
Hemen hemen tamamına yakını tescilli olduğu için mecburen korumak zorunda kaldıkları tarihi cami, çarşı ve medreseleri saymazsak yapılan işlem sonucunda Ankara’nın Çankaya’sı, İstanbul’un Şişli, Kadıköy, Moda gibi ezansız semtleri ile yarışacak ucube bir kent ortaya çıkmış olacaktır.
Tekno muhafazakâr din yorumu ile değerler dizisi değişimi yaşayan muhafazakârlar eliyle Türkiye’de İstanbul’dan sonra muhafazakârlık açısından ilk sırada geldiği söylenen Konya, abdestli kapitalistler için adeta yağmalanan açık pazar haline dönüştürülmüştür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.