Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Suskun Müslümanların Bayramı

Suskun Müslümanların Bayramı

Hüzün dolu bir yıl yılda, hüzün dolu bir Ramazan Ayı yaşadık.

Dünyanın bütün coğrafyalarında Müslümanların yaşadıkları acının boyutları her geçen gün büyüyor!

Filistin’de, Kudüs’te, Gazze’deki çığlıklar Türkistan’da Müslüman Uygurların feryatlarına, Sudan’daki Müslümanların sıkıntıları Yemen’deki Müslümanların sıkıntılarına karışıyor.

Ortadoğu başta olmak üzere Afrika ile Asya’da hayatlarının her alanında karşılaştıkları zorluklar günden güne daha da artıyor.

Ramazan ayında “Gelin, Filistin’deki kardeşlerimizin yalnız olmadığını, bizim her daim onların yanında olduğumuzu hep beraber onlara duyuralım.” diyenlerin polis gücü ile zorla dağıtılması tekrar hortlamış görünüyor.

Birileri ikide bir çıkıp “İslam âleminin işgalden kurtulması ve yeniden fetihler sahibi olmamız için özümüze dönmemiz lazım” diyorsa o kişiye dikkat edin.

Hz. Rasulullah(sav) döneminde ve Müslümanlara yapılan saldırılar karşısında Sahabe nesli(ra) nasıl davrandığını okuduğun halde neden suskun kalıyorsun diye sorun.

Ya da; Düşman işgaline karşı Anadolu insanının nasıl bir gayret gösterdiğini sana anlattıkları halde, sen neden hala oturduğun yerde ahkâm kesiyorsun diye de sorun.

Aslında onların istedikleri Sahabe neslinin(ra)veya dedelerinin kurtuluş savaşında gösterdikleri gibi bir gayret göstermek değildir.

Çünkü rahatları kaçmasın ve konforları bozulmasın istiyorlar.

Söyledikleri ile yaptıkları bir olmadığı için de, sözleri Müslümanlara daha çok rehavete itmekten başkaca bir işe yaramıyor.

İstedikleri şekilde hepimiz sussak, gözlerimizi kapatsak, türlü türlü bahanelerin arkasına sığınsak bile, katillere yardımcı oldukları gerçeği değişmeyecek.

Rabbimiz(cc) ve melekleri niyetimizin ne olduğunu biliyor.

Dünyevi ikbal ve endişelerini “devlet elden gidecek” çığırtkanlıkları ile kapatmaya çalışanlarla hesaplaşmamız ahirete kaldı.

İftira ve yalanların hesabını en büyük mahkemeye bırakıyoruz.

Katillerle yol yürüyen ve destekleyenleri reddediyoruz” diyerek seslerini yükselten Müslümanlar son davranışları ile hem kendilerinin kemde zalimlerle yol yürüyenlerin ahiretlerine şerh düştüler.

Rahmetli Sezai Karakoç’un dediği noktadayız:

Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak.
Hâlbuki biz sussak, tarih susmayacak.
Tarih sussa, hakikat susmayacak.
Onlar sanıyorlar ki, bizden kurtulsalar, mesele kalmayacak.
Hâlbuki bizden kurtulsalar, vicdan azabından kurtulamayacaklar,
Vicdan azabından kurtulsalar, tarihin azabından kurtulamayacaklar.
Tarihin azabından kurtulsalar, Allah'ın(cc) gazabından kurtulamayacaklar.”

Aslında hepimiz biliyoruz ki; Allah’ın(cc) adaleti eninde sonunda gerçekleşecek ve bu nedenle onları Allah’ın(cc) mutlak adaletine havale ediyoruz.

Tüm dünyanın gözleri önünde savunmasız insanları öldürmeye devam siyonist katillerin yapılanmalarına karşı batı ülkelerinin vatandaşları kadar bile mukavemet gösteremeyen Müslümanların en azından siyonistlerle yapılan ticarete son verilsin deme hakları bile ellerinden alınmak isteniyor.

Müslümanların, Müslümanlık tan olduğu kadar insanlıklarından doğan bu karşı duruş haklarını sürdürebilmek için yaptıkları her faaliyete katılmak en azından dünya insanlığının üzerindeki utancın bu kısmını reddetmek anlamına gelir.

FARKINDA MIYIZ?

Saff Suresinin 4. Ayeti ile "Mümin mümine karşı, parçaları birbirini bağlayıp tahkim eden bina gibidir, buyurdu ve (bu bağlılığı göstermek için Resul-i Ekrem) parmaklarını birbirinin arasına geçirip kenetledi." Mealindeki Buhari ve Müslim hadisi ortadadır.

Bu ayeti kerime ve hadisi şerife rağmen Müslümanların farklı görüş ve düşüncelere sahip olan fakat zulme karşı tek bir vücut gibi bir araya gelmelerini engelleyen her kişi, görüş ve STK topluluğu Müslümanlar nazarında merdut kabul edilmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi