Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Statükoyu Sürdürmek

Statükoyu Sürdürmek

Türkiye’de yaşayan insanların çoğunluğu yaşadıkları hayat şartlarından memnun da olsalar, şikâyet ediyor da olsalar, sistemin veya yaşadıkları durumlarının değiştirilmesi konusunda isteksizdirler.

Buna çoğunlukla ve genel anlamıyla, statükoyu korumak deniliyor.

Mevcut durumu korumak isteyenler, genellikle 2 ana gruba ayrılır.

Birinci grup sistemi kuranların tarafında yer alanlardır ki, korumacılıkta en önde onları görürsünüz.

Sistemi veya var olan durumu değiştirmek isteyenlerin en şiddetli muhalifleri ise, sessiz çoğunluk denilen ve bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın düşüncesindeki rahatlarını bozmak istemeyenlerdir.

Bu düşüncede olanları toplu ibadetlerden ve dualardan sonra rahatlamış bir şekilde evlerinde veya işyerlerinde otururken ya da kendisini gibi düşünenlerle sıcak ve büyüleyici bir sohbete dalmış halde bulursunuz.

Bu kişileri lider, başkan veya Efendi Hazretleri adını verdikleri kişilerin, olmuş veya olacak olaylara dâhil olmak konusunda, Cenabı Allah’tan(cc) işaret alması gerektiğini, aksi durumda dizini kırıp oturmanın, fitneye düşmemek için daha hayırlı olduğunu düşünürler.

Çünkü birlikte olduklarından hiç birisi, bu fasit iddiaya açıkça karşı çıkmaya cesaret edememiştir.

Siyasi parti yapılanmalarında da aynı durumun geçerli olduğunu görmek mümkündür.

Siyasi lider on yıldan fazladır hala yerini koruyorsa, onun olağanüstü siyasi otoritesinin altına muhalifleri tarafından görülemeyen dini, hatta ilahi bir bağlantı konuluvermiştir.

Taraftarlarında partisi için olduğu kadar, ülkesi için de iç ve dış tehditleri yalnızca Allah’ın(cc) lütfu ve görünmez yardımları sayesinde başarıyla yönettiği düşüncesi oluşmuştur.

Bu düşünceye kapılmış azat kabul etmez destekçilerin, liderlerine yükledikleri bu ilahi yönetim misyonunun temelinin inanç olduğunu söyleseler de, bu düşünce aynı zamanda en büyük açmazlarını da içinde barındırmaktadır.

Parti liderlerine mensupları tarafından yüklenen yücelik iddiasını vuracak olan ve yerle bir edecek olan açmaz, liderin yerini kimin alabileceği konusundaki bilinmezliktir.

Daha doğrusu şimdiden onun yeri için birilerinin bulunmamış veya işaret edilmemiş olmamasıdır.

Parti liderinin ilerlemiş yaşı dikkate alındığında, kendisinden sonra gelecek olanı seçme görevinin lidere ait olduğunu kabul etseler de, bu önemli misyonu gerçekleştirme ihtimalinin ölümden önce sıfıra yakın görülür.

Çünkü başka birisinin seçilmesi, statükonun devamını ve istikrarlı bir geçişi amaçlamaktan uzak sonuçlar doğurabilmektedir.

Çünkü siyasette etkili bireylere değil, parti ideolojisine sadık, katı sloganlarla destekleyici olanlara büyük öncelikler verilmekte olduğundan, yapı içinde gevşeyen cıvataların sıkılaştırılması ile yapının geleceğini sağlama almak da kolay değildir.

Siyasi varlığının bekasını sağlamak için hesap yapanların bir diğer açmazı ise, yönetimin tüm katmanlarında egemen olanların, kurallara tereddütsüz bağlı kalanlara ışık yakmış olabilecekleri düşüncesidir.

Açıktan kabul edilmese de, az sayılmayacak bir ölçüde reform yanlısı üst düzey insan varlığı söz konusudur ve bunlar yasaklarla karşı karşıya kalmış olsalar bile, şu an bulundukları mevkilere geldikleri için, bunların partiye ve meclise girmeleri nasıl engellenecektir.

Partinin ve liderin kutsal mirasını sürdürmesini sağlayacak bir uzlaşma oluşturulsa bile, bir süre sonra sapmaların olacağı düşüncesi, muhafazakârlar dışındakilerle uzlaşma girişiminde bulunulamayacağına inandırılmışlardır.

Partideki ihtiyarlar heyetinden birinin aday olması yerine, aile içinden birinin aday olması düşüncesini dile getirenler, birisinin seçilmiş halef olarak görülmesinin önündeki en büyük engelin tecrübesizlik değil, yüksek enflasyon, para değerinin zayıflaması gibi nedenlerle adaylık için vasıflı olmadıklarını iddia etmektedirler.

İş dünyasından siyasete ve dini çevrelere kadar, geniş bir ilişki ağı olan eskilerden birinin liderliği, en güvenli ve en iyi seçeneği temsil ediyor diyenler haklı gibi görünse de, yeni lider kendi ağını oluşturuncaya kadar geçecek sürede çok sayıda bilinmeyen devreye girecektir.

Statüko ve rejimin güçlüleri değiştirmeyeceği ihtimaline her zaman yer vermekte fayda var.

FARKINDA MIYIZ?

Toplumun seçimlerden sonraki nabız atışına bakılınca, insanların önemli bir kısmının rejimin ideolojisinden ve müdahalesinden kopuk, normal bir yaşam sürmeyi arzuladıklarını ifade ettikleri görülüyor.

Gelecek için daha iyi bir yaşam isteklerini ifade eden insanların sayısı belirleyici olacaktır.

Bu bakımdan statükoyu sürdürmek hiç kolay olmayacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi