Mübârek aylar, Recep, Şaban, Ramazan derken her birini bir bir yitirdik şimdide artık iyice sona doğru yaklaşıyoruz. Bilindiği gibi Ramazanın son on günü itikaf günlerindeyiz. Bin aydan daha hayırlı olan ve kutsal kitâbımız Kur’ânı Azûmuşşân’ın o gecede indirildiği, tan yeri ağarıncaya kadar meleklerin Rabb’lerinin izniyle her bir iş için semâlardan fevc fevc indikleri o muhteşem geceyi de bitirdik Cenâb-ı Hakk’ın izniyle. Allah Teâlâ bu değerine paha biçilmez gecelerden, günlerden tüm müminleri en kâmil şekilde istifâde ettirsin.

Efendim hakikaten Ramazanın güzel günlerini bitirirken hüzünleniyoruz, üzülüyoruz ancak Bayram yaklaştığı için de sevinç doluyoruz. Ancak Bayramdan önce ibâdetlerle ifâ edebileceğimiz bir günümüz daha var. O da ‘Arefe Günü’dür. Arefe günü duâlarımızın kabul edileceği önemli günlerden biridir. Abdulkâdir Geylâni Hazretlerinin et-Tergib Vet-Terhib kitabında bahsedildiği üzere Arefe günü, semâ ehli tarafından ödül günü, mükâfat, kurtuluş günü olarak adlandırılmıştır.

Sevgili Peygamberimiz aleyhisselam vedâ haccını edâ ettiği Arefe gününde yüce İslam Dîninin hükümlerinin tamam olduğunu: “Bugün sizin için dîninizi kemâle erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim.” (1) Âyetiyle bildirmiş oldu. Bu gün hakkında iki cihânın sultânı efendimiz aleyhissalâtu vesselam bizlere önemli, müjdeler vermiştir. Onlardan birkaçını sizlere bildirmek istiyorum efendim;

‘Arefe gününü gereği gibi ihya eden cennete girer.’ (2)

‘Arefe günü tutulan oruç, öncesi ve sonrası ile günahlara kefâret olur.’ (3)

‘Her gün iftar saatinde cehennemi hak etmiş milyonlarca kişi, ateşten azad edilirken; Ramazan ayının son günü, (arefe) o güne kadar azad edilmiş kişiler sayısınca kişi cehennemden kurtulur.’ (4)

‘Bayram gecesinin sevâbını sırf Allah’tan bekleyerek ibâdetle geçiren kişinin kalbi, bütün kalplerin öldüğü günde ölmez.’ (5)

Arefe gününün bitiminde Müslümanlar Ramazan Bayramına erişmenin sevincini yaşayacaklar inşaALLAH. Bayram yüce Mevlâmızın oruçlu kullarına verdiği değerin bir ifâdesidir. Müminlerin ise ilâhi emre teslim olup ay boyu tuttukları makbul oruçlarının ardından yeniden nimetlere erişildiği sevinç ve sürur günleridir. Ramazanı Şerifin ve Kadir gecesinin bereketiyle ulvi ve yüce derecelere erişen müminler Bayram günlerini hak etmenin mutluluğunu yaşarlar. Tabi bu günlerin mutluğu, Müslümanların inşaALLAH. Ramazanı Rabb’lerinin istediği şekilde geçirmenin neticesinde affedilmenin sürûrudur.

Sevgili Peygamberimiz buyururlar; “Ramazan Bayramı sabahı, Cenâb-ı Hak bütün meleklerini gönderir. Melekler yeryüzüne iner. Sokakların başını tutarlar ve: ‘Ey Muhammed ümmeti! Bol hediyeler ihsan eden ve büyük günahları bağışlayan Rabb’imizin huzûruna koşun’ diye nidâ ederler. Onların bu nidâlarını insanlar ve cinlerden başka bütün mahlûkat işitir. İnsanlar câmilerde toplanınca da Cenâb-ı Hak meleklerine şöyle seslenir: ‘Görevini yapan kişinin mükâfâtı nedir?’ Melekler şöyle nidâ ederler: ‘Ey Rabb’imiz! Ona verilecek karşılık, ücretini eksiksiz olarak almak olmalıdır.’ Cenâb-ı Hak meleklerine şöyle buyurur: ‘Ey meleklerim! Sizleri şâhit tutuyorum; ben onlardan râzı oldum ve onları bağışladım.” (6)

Affedilenlerden olmak niyâzıyla, hayırlı bayramlar efendim.

^{-----------------------}

¹⁾ Mâide, 3

²⁾ Et-Terğib ve’t-terhib, n:1615

³⁾ Ahmed b.Hanbel, el-Müsned; 6/128

⁴⁾ Et-Terğib ve’t Terhib, n:1469

⁵⁾ İbni Mâce, n:1782 (Muhammed b.Yezid, Sünennü İbn Mâce, 1-2, Beyrut, trs)

⁶⁾ Beyhâkî, Şuabü’l İman, n:3685 (Ahmed, b.Hüseyin, Şuanü’l İman, 1-10, Beyrut, 1990)