Siyasetin Yeni Sahnesi
Bütün dünyada olduğu gibi bizim memleketimizde de ister genel olsun ister yerel olsun seçimler yaklaşırken farklı farklı siyaset sahnelerin kurulduğu bir gerçektir.
Gerçi şimdilerde siyaset sahnesi yerine siyaset masaları kuruluyor gibi görünse de gerçekte adı ne olursa olsun yönetenleri ve figüranları ile kurulan şey yine sahnedir.
Az gelişmiş ülkelerde kurulan siyaset sahnelerinde temel düşüncenin toplumsal değişim talebi olduğu ifade edilir.
İşin garip tarafı bizim memlekette kurulan siyaset sahnelerinin iktidar ve muhalefet tarafının değişim taleplerinin toplumsal değişime dayanıyor olmasının söylenmesidir.
Muhalefet tarafından kurulan sahnenin değişim talebi bir nebze anlaşılabilir olsa da, iktidar tarafının yeniden iktidar olmak için toplumsal değişime dayandığını söylemesinin izahının yapılmasını gerektiğinin kimse tarafından ifade edilmiyor olmasıdır.
Vatandaş kendine sunulan değişim talebini geri çevirmeyeceğine göre hem muhalefetin hem de iktidar tarafının değişim talebine karşı çıkması gerçeklikle bağdaşmayacağı için seçim sonucunda değişim talebini oluşturan sebepler ortadan kalkmış olmayacaktır.
Aslında bu açmazın temel sebebi küresel seküler liberal sistemdir.
Klasik veya neoliberal küresel sistem de insanlara tıpkı bizim memlekette olduğu gibi refah ve barış içinde kalkınma vaad etmişti.
Dünya siyaset sahnesinde türlü vaatlerle yer almış olan küresel neoliberal sistemin hâkim olduğu günden beridir insanlık savaş, yıkım, yoksulluk ve eşitsizliklerden başka bir şey görmedi.
Birde ekonomik sömürünün tek kutuplu hale gelmesi ile birlikte ortaya çıkan çevre felaketleri miras kaldı insanlığa.
Küresel finans krizi ve pandemi adı altında oynanan oyunun gereği olarak sermaye hareketlerinin önündeki engellerin de kaldırılmasıyla çok uluslu şirketlerin uluslararası ticareti kontrol etmesi sonucunda kârlarını hiç olmadığı kadar artırmaları yenidünya düzeni denilen sistem uygulamaya alındı.
Ulus devletlere karşı oluşan güvensizliğin sonucunda devlet aygıtının sorgulanmaya başlaması ile küresel finans şirket merkezleri devletlerin yerini almaya başlamış sermayelerini devletin vergilerinden kaçırarak büyüten küresel sermaye akışı ile oluşturdukları para nehirleri sayesinde az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerdeki tahribatlarını artırmışlardır.
Aslında bu aşamada geri çekildiği görülen ulus devletlerin küresel sermaye tarafında yer alması sonucunda toplumlarda oluşan yoksulluk ve ekonomik tahribatın yükü gittikçe büyüyen ulusal borç olarak fakir milletlerin sırtına yüklenmiştir.
Bugün adı ulusal devlet gibi görünen pek çok devlette iş başına getirilen muhafazakâr düşünceye sahip olan hükümetlerin iş başına getiriliş aşamalarına veya iktidara getiriliş şartlarına bakıldığında küresel egemen güçlere karşı olmaları iddiası sahte bir iddia olarak ortaya çıkmaktadır.
Adı ister ulusal devlet olsun ister federal devlet olsun gelişmekte olan hemen her ülkede liberal küresel sistemin finans kaynakları borsada yer alıyorsa veya ülkedeki sabit sermaye adı verilen yatırımların finansmanında kullanılıyorsa o ülkenin para birimi üzerindeki hâkimiyet kurulmuş, para arzı ve para politikasıyla devletin siyasi kontrolü ele geçirilmiş demektir.
Şimdilerde ekonomik ve sosyal yetkileri neredeyse tamamen budanan ulus devletlere vatandaşları nezdinde varlıklarını ispat edebilmeleri için haklı görünen güvenlik ve savunma alanlarında yeni görevler ihdas edilmesi kimseyi kandırmamalıdır.
Ulusal devletlerin liberalizm adı altında milli endüstri politikalarından vaz geçmiş olmaları en büyük hata olarak ortada durmakta iken bugün bütün liberalizmin alternatifi olarak neoliberalizmin gösteriliyor olması daha büyük yıkımların olacağının sebebi olarak kabul görmektedir.
Bütün bu olan bitene rağmen az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde liberal görüşlere sahip iktidar ve muhalefet gruplarının sen ben kavgaları, dünya egemenlerinin küresel hegemonyaları için sermayenin ve emtianın serbest hareket etmesi ile ulusal egemenliklerin ve milli değerlere dayalı iktidarların ortadan kaldırılacağı bir dünya için kurulan siyaset sahneleridir.
FARKINDA MIYIZ?
Neoliberal ekonomiler ile küreselleşmeden en az faydalanan ülkeler sisteme sonradan katılan ülkeler oluyor ve güya eski siyasetin çözemediği sorunları çözme iddiasında olanların iktidarları döneminde açlık, yoksulluk, işsizlik, eşitsizlik, iklim ve çevre sorunları daha yoğun ve daha büyük sorunlar olarak gelecek endişesi taşıyan insanlara çözülmedik miras olarak kalmaktadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.