Siyaset ve Ekonomi Üzerine
Devlet hizmetinde veya özel sektörde çalışan bir avuç Müslüman, azınlıkta kalmalarına ve türlü ithamlarla karşılaşmalarına rağmen, devletperestlerin ortaya attığı ve milletin 20 senedir hasretle beklediği 2023 yalanı zulmüne karşı var olma mücadelesi verdi ve bu gidişle daha da verecekler.
Tıpkı 50 yıldan daha fazla süredir yine devletperest Müslümanların ekonomik kalkınma ve gelişme yalanlarına karşı verdiği mücadelede yalnız başlarına kalmalarına rağmen, davalarından vazgeçmedikleri gibi.
Yanlış hatırlamıyorsam bazı liselerde başlayan eğitim hayatında ekonomi ve muhasebe eğitimi gören her öğrenci, eninde sonunda içinde bulunduğumuz sistemin ne olduğunu öğrenir.
Kimilerine göre, uygulamadaki sistemlerin en iyisi olarak kabul edilen kapitalist ekonomik sistem, gelişmenin ve büyümenin yegâne yoludur.
Kimilerine göre ise, dünyadaki azgelişmişliğin, yoksulluk ve geri kalmışlığın temel sebebidir.
Kapitalist ekonominin uygulandığı ülkelerin rejimlerinin adının demokrasi, monarşi, aristokrasi, timokrasi, oligarşi, teokrasi ve tiranlık olması dinlerinin Hristiyanlık, Musevilik veya İslam olması hatta önlerinde cumhuriyet ekinin olması da çok önemli değildir.
Bunun içindir ki adı ve yönetim şekli ne olursa olsun, ekonomik sitemi kapitalizm olan devletlerdeki ticari hayatta kural hep aynıdır. Daha fazla kar elde etmek.
Kapitalizmde daha çok üreten değil, ürettiğinden daha fazlasını satan kazanır.
Bunun için de kapitalist ekonomilerde malı kimin ürettiğinden daha önemli olan, kimin daha fazla kar elde ettiğidir.
Bunun içinde amaç ve araçlarını genel olarak tanımlayan şöyle bir sözcük grubu oluşturmuşlardır:
“Ekonomide ihtiyacı olan birine ihtiyaç duyduğu ürünü satmak, satış olarak adlandırılır” ve bu işi aklı ve parası olan herkes yapabilir.
Yine “ekonomide ihtiyacı olmayan insanlara ihtiyaçları olmayan ürünleri satmak ise ticaret olarak adlandırılır” ve bunu da yine aklı ve parası olan herkesin uygun bir yere mağaza açarak bunu yapabildiğini görürsünüz.
Ancak “Kapitalist ekonomide ise esas olan şey, satıcıların elinde olmayan ürünü, ihtiyacı olmayan birilerine satabilmektir” ve bunun için gerekli olan şey ise, para yani sermaye birikimi değil başkalarının sermayesini kullanabilecek olan akıl ve ticari birikim olarak tarif edilir.
Hâlbuki siyasi ve ekonomik sistemi ne olursa olsun, halkı Müslüman olan ülkelerde yaşayan Müslüman kitlenin, ticaret ile ilgili olarak dinlerinden kaynaklanan temel olarak bildikleri bazı kurallar vardır.
Mesela ''rızkın 10 da 9 u ticarettedir'' hadisi bunlardan biridir ve ticaret yapan yapmayan, hatta boş boş oturanlar bile bu hadisi şerifi bilirler.
Son zamanlarda dünyada olduğu gibi ülkemizde de türeyen hadis düşmanları bu ve benzer hadislerin sahihliğini tartışmaya açmaya çalışsalar da, ticari anlamda müspet gerçekliği ifade eder.
Ama nedense ve dahası işin garibi, ağızlarını doldura doldura ''rızkın 10 da 9 u ticarettedir'' diyen Müslümanların ekserisi 9'u boş verip 1 ile meşgul olmayı seviyorlar.
Maalesef ticarette olan bu durum, neredeyse siyasette de birebir aynıyla yaşanıyor asırlardır.
Siyasetle uğraşmayı kendilerinin dışındakilere bırakanlar, yıllardır siyasetle uğraşan Müslümanlara ağızlarını doldura doldura hakaretler etmekten çekinmiyorlar.
Yıllardır “Siyasetle uğraşmayan Müslümanı, Müslüman olmayan siyasetçiler yönetir.” Sözünü dillerine pelesenk etmiş olmalarına rağmen.
Hatta “en hayırlı olanın kazanması duasıyla” diyerek en kötüyü seçmekte beis görmemelerinin sebebi bu aymazlıklarından gelmektedir.
Bir de buna başı sonu belli olmayan, hatta ne olduğu ve nasıl uygulanacağı konusunu bilmedikleri “ehveni şer” maskesi de giydirildi mi, bütün sorumluluktan kurtulduklarını zannederek rahata ermiş bir şekilde köşelerinde pineklemektedirler.
Bu acımasız vahşi kapitalizm düzeninin uygulayıcıları ve savunucuları ile aman ha başkaları gelir korkusuyla destekleyerek ayakta tutmaya çalışanların dünyalarını yok ettikleri gibi ahiretlerini de yok etmiş olmalarından korkulur.
FARKINDA MIYIZ?
Kurulu düzen eleştirildiğinde yaşına başına bakmadan "siz dünyayı anlayamazsın" diyen bir tayfa oluştu farkındaysanız.
Belki pek çoğumuz da yıllarca onlar gibi düşündük.
Ama yıllar geçtikçe daha doğrusu yanlış uygulamalar din gibi görülmeye başlanınca anlaşılıyor ki, Kapitalizm din kisvesi giydirilmiş entelektüel(!) yorumlarla savunulunca kapitalizm olmaktan çıkmıyor ve zulüm katlanarak artmaya devam ediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.