Selçuklu Konya’nın İlk Müslüman Mabedi
Tanzimat dönemi şairlerimizden Muallim Naci, “Hâfıza-i beşer nisyan ile malüldür.” diye boşuna söylememiş. Yâni insan hafızasının eksikliği bir yerde unutkanlığı oluyor. Hatırlama melekesine “hâfıza” diyoruz. Hâfıza kaybı ise, geçmişte olup bitenleri hatırlayamama şeklinde beliren bir hastalık. Korona virüs, geçici hafıza kaybı ile insanda unutkanlığa yol açması açısından düşündürücüdür.
Yeryüzünde iyi ve kötü her zaman olmuştur. İnsanlık tarihi incelendiğinde iyiler ile kötüler devamlı mücadele içinde olmuşlardır. İyiler ve iyilikler tarih boyunca hiç unutulmamış, kötüler ve kötülükler ise; hafızalarda kalmalarına rağmen unutulmaya mahkûm olmuşlardır. Mevlâna Şehri Konya’ya geçmişte “kötülük” yapanlar olmuştur. Bunlar Selçuklulardan kalma tarihî eserleri yakıp yıkma, ortadan kaldırma noktasında gözünün yaşına hiç bakmamışlardır.
Dinamitle ortadan kaldırılan tarihî eserlerimizden biri de Aâeddin Tepesi’ndeki Konya Saat Kulesi’dir. Konya Tarihi’ni yazan tarihçi-yazar İbrahim Hakkı Konyalı, Selçuklu Konya’nın ilk Müslüman mabedinin nasıl yıkıldığını bize şu ifadelerle dile getiriyor:
“Kapadokya’nın, Büyük Firikya’nın, Roma’nın ve nihâyet Bizans’ın meşhur şehirlerinden olan “İkonyom” adı biraz Türk serikasına uydurularak “Konya” şeklinde bize kadar gelmiştir. Anadolu Selçukluları, Konya’yı aldıktan ve başşehir yaptıktan sonra bir kalenin sardığı yığma Alâeddin Tepesi’nin en yüksek ve en hâkim noktasında Şarki Roma devrinin mahruti kümbetli bir kiliseyi “Mescid-i Selçuk” adıyla mescide çevrilmişti. Selçuklu Konya’nın ilk Müslüman mâbedi buydu. Selçuklular Konya’yı aldıkları zaman Konya’nın çevresinde tek bir Müslüman ve Türk yoktu. Konyalılar’ın bir çoğu Mûsevi ve hristiyandı. Yerli dinlere meselâ yer tanrıçası Sibel’e inananlar da vardı.
Selçuk Hükümdârı, Selçuk büyükleri ve Müslümanlar namazlarını bu Mescid-i Selçuk’da kılarlardı. Şarki Roma devrinin mahruti kilise mimarisinin şâheser bir yadigârı olup, adı sonra Alâeddin Câmii şeklinde şöhret bulan mâbedin ilk kısmı sarayın haremine Sultan Birinci Kılıçarslan’ın oğlu Sultan Birinci Mes’ud tarafından 550 H. 1155 M. yıllarında yapıldıktan sonra namazlar burada kılınmaya başlanmıştır. Sonra kubbeli ve çinili câmi daha sonraki Selçuk hükümdarları tarafından yanlarına kanatlar ve medrese eklenmek suretiyle genişletilmiş ve bugüne kadar Müslümanların mâbedi olarak kalmıştır. İlk Mescid-i Selçuk’un mütevelliliğini ve imamlığını yapanlar arasında büyük İslâm âlimi ve Muhiddin-i Arabî Hazretlerinin oğulluğu Sadreddin-i Konevî Hazretleri de vardır.
On ikinci Kolordu Kumandanı Miralay sonra paşa Fahrettin Altay, Konya’da sayısız tarihi ve mimarî âbidelerin kâtili olmuştur. Birçok câmi, mescid, medrese, türbe, hankah, mektep, çeşme ve kabristan yıktırmış yok ettirmiştir. Fahreddin Altay elinde bastonuyla Alâeddin Tepesi’ne çıkarak gözüne kestirdiği herhangi bir mimârî âbideyi göstererek: “Yıkın bunu!” derdi. Kimse de itiraz edemezdi.
Fahrettin Altay’ın yıktırdığı Bizans yâdigârı mâbed bize kadar sağlam olarak ve asil hüviyetinden hiçbir şey kaybetmeyerek gelebilen eşsiz bir tarih şâheseriydi. Mimari ve tarihi kıymeti çok yüksekti. Bu küçük kilise Konya’yı Türkleştiren, Müslüman yapan Selçuklu Türklerinin ilk namazlarını kıldıkları yerdi. Bu bina Konya’nın ilk Müslüman mabetlerinden olma bahtiyarlığına erişmişti.” (Sebil Dergisi, İnkılâb Mezalimi - Türk Milletinden Geleceğin Tarihçisine Raporlar, sayı; 33, 34, 35 – 1976/İstanbul.)
Konyalı, Aristo’nun hocası olan Eflatun’un Konya ile hiçbir lâkasının olmadığını ve Konya’ya hiç gelmediğini, 82 yaşında Atina’da öldüğünü belirterek Eflatun’la ilgili “Allah’ın birliğine, maddenin fâniliğine, ruhun varlığına inanırdı” diyor. Bu ilk Selçuk eserinin 1872’de üst tarafına ahşap bir parça eklenerek arasına, Sultan Abdülhamid tarafından çok büyük bir çalar saatin oturtulduğunu belirten Konyalı, Fahrettin Paşa’ya itiraz etmesine rağmen Saat Kulesi’nin nasıl yıkıldığını şöyle anlatıyor:
“İşte Konya’nın bu eşsiz eseri Fahrettin Altay tarafından insafsızca yıktırılmıştır. Ben bu tarihî yadigârın dinamitle yıkıldığını gözlerimle gördüm. Paşa’dan ısrarla bundan vazgeçmesini istedim. Fakat dinletemedim. Kimsenin de tüyü kıpırdamadı. Bir Silleli usta yıkım işini idâre ediyordu. Bu arada yine burada bulunan ve Sultan Birinci Alâeddin tarafından Ermenistan’dan alınan Hristiyan Oğuz Türkleri için yaptırdığı kilise de yıktırılmıştır. Bu yıkma sırasında Silleli usta da enkaz altında kalarak can vermiştir. Çalar saatin sesi Meram’a, Yakaya, Alavardı’ya, Hocacihan’a kadar varırdı. Bütün Konyalılar ve bir buçuk saatlik mesafe içinde bulunan köyler ve mıntıkalar saatlerini bu çalar saatin sesine göre ayarlarlardı.” (Sebil Dergisi, İnkılâb Mezalimi - Türk Milletinden Geleceğin Tarihçisine Raporlar, sayı; 35, 1976-İstanbul.)
Dinamitle yerle bir edilen Konya Saat Kulesi’nin son temelleri de belediye tarafından kaldırılarak yerine 1954 yılında “Torrance Gazinosu” inşa edilmişti. KBB tarafından “Konya Şehir Konservatuarı” olarak projelendirilen bu bina günümüzde “Polis Merkezi” olarak kullanılıyor.
İKİNCİ UCUBE OLUR
“Konya Saat Kulesi” Creathon’24 Fikir Yarışması’nda birinci seçilerek para ödülü alan, neon ışıklı ve “hafıza saati” olarak yıkılan Subay Orduevi’nin oraya yapılması düşünülen dijital projeyi, “İkinci Ucube” olarak görüyor ve beğenmediğimi ifade ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.