Seçimde son dönemeç
Seçime şunun şurasında yaklaşık 3 gün kaldı.
Siyasi partiler tabiri caiz ise eteklerindeki taşları döktüler.
Siyasetçilerin çok iyi bildiği bir askeri kural vardır.
Stratejide yapılan hata taktik başarılar ile düzeltilemez diye.
Gerçi bir başka asker olan George S. Patton bu meselede "iyi taktikler en kötü stratejiyi bile kurtarabilir. Kötü taktikler ise en iyi stratejiyi bile mahvedebilir" demiş işse de dünyadaki uygulamalarda en başta söylenen söz bir kural olarak kabul edilir.
Tarih boyunca stratejide yapılan büyük hataların sahada uygulanan taktiklerle taktikle düzeltildiğini gören olmamıştır.
Çünkü stratejide hata yapanlar, hatasını taktik veya operasyonlarla düzelteyim derken kendi koyduğu stratejiye ters düşebilir.
Tıpkı şimdi önümüzdeki seçimler gibi.
Siyasi iktidar bu seçimlerle uygulamaya girecek olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini hayata geçirebilmek için var olan yüzde onluk barajı kaldırmadığı gibi üstüne üstlük kendi eliyle yüzde 51 gibi bir barajı gündeme getirdi.
Baraj en başta TBMM dışındaki partiler için konulmuş görünüyorsa da silah tam anlamı ile ters tepti ve iktidarın ayağına pranga oldu.
İktidar bu prangadan kurtulmak için de mecliste olan ve olmayan 3 siyasi parti ile ittifak görüşmeleri yaptı.
Yapılan ittifak görüşmelerinin iktidarın istediği gibi gitmediğinde ortaya çıkan stratejik hata sonradan seçim meydanlarında ve basın yayın organlarında yapılan saldırılarla düzeltilemediği ve yukarıda en başta yazdığımız sözün doğrulandığını bir kez daha görülmüş oldu böylelikle.
Bu Pazar yapılacak seçimleri şu parti kazanır veya şu parti kaybeder derdinde değiliz.
Bu yazı da bunun için yazılmış değil.
Ancak şu bir gerçek ki bu seçimler maalesef iktidar partisinin gayretleriyle normal bir seçim olmaktan çıktı ve milleti kamplara bölen bir fitne aracı haline dönüştürüldü.
Bunun sonucunda başlatılan afiş, bayrak kavgası siyasiler ile basın mensuplarının el birliği ile kan dökülmesine kadar götürüldü.
Şimdi seçime 3 gün kala yaşanan propaganda sürecine bakıldığında insanların nasıl ayrıştırılarak birbirlerine düşman haline getirildiği görülüyor.
Başta stratejik hatadan bahsettik ya oradan devam edelim.
İMF’ye olan borcun ödendiğinden bahsederken diğer taraftan dünyanın Siyonist faiz lobilerine yüz milyarlarca dolar borç yapmış bir ülkenin faiz sarmalında olduğu bir süreçte erken seçime gitmesi stratejik bir hataydı.
Yine dünyanın en büyük emperyalist ittifakı olan NATO’nun Türkiye’yi ihtiyaç duyduğu her dönemde ve her alanda yalnız bırakmış olmasına rağmen sıkıştığı dönemde EY ABD… Ey ÜST AKIL… diyen iktidar partisinin açıkladığı seçim beyannamesindeki ABD’ye bağlılık ve stratejik ortaklığı deklare etmesi de aynı ölçüde stratejik bir hatadır.
Türkiye'nin demografik yapısından yola çıkarak toprak bütünlüğünü hedef alan ve bölmek için her türlü düşmanlığı yapan AB’yi vazgeçilmez hedef olarak göstermek de hakeza stratejik hatadır.
Bütün bunlardan sonra seçime üç beş gün kala ABD ile anlaştık Münbiç’te asker devriye geziyor diyerek stratejideki hatayı taktiksel manevralarla düzeltmek mümkün değildir.
Çünkü Milletimiz biliyor ki Türkiye Fırat Nehri’nin batısındaki iki kasabada oyalanırken stratejik dost(!) ABD Fırat Nehri’nin doğusundaki alanda yüzbinlerce terörist beslemekte ve eğitmektedir.
16 yıldır girdiği her seçimde bir şekilde kendine düşman bir kavram oluşturan ve bu kavram etrafında seçim propagandasını şekillendiren iktidar partisinin bu defa seçim süresince istediği gibi propagandasını oluşturamadığı da göz önüne alınırsa şu son birkaç günde yapacağı taktiksel hamlelerin fayda sağlayıp sağlayamayacağını görecektir.
İnternet ortamındaki adları trol olan kişi ve gurupların propaganda sürecinde yalan ve iftiralarla yaptıkları saldırıları artık millet gördü.
Şimdi artık propaganda dönemi de bitmek üzere.
Oyların sandık başında sayıldığı değil, kıyamet gününde hak terazisinde tartıldığı güne inananlar için seçim zafer de hezimette olmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.