24 Haziran'da yeni bir seçime gidiyoruz. Yeni sistemde Cumhurbaşkanını ve milletvekillerini seçeceğiz. Vurdulu kırdılı hatta ölümlü bir seçim süreci yaşıyoruz... Seçimden çok savaşa (!) gidiyormuşuz gibi bir hal var memlekette...

**

Siyasetçiler oy peşinde koşarken, seçim propagandalarını anlatırken, asgari ücretliler için garibanlar için soğan, patates, domates lüks (!) oldu. Dün markette gördüm gözlerime inanamadım. Kuru soğanın kilosu 6 TL olmuş...Domates ve patates de 5 TL'den satılıyor...Pazarda da durum farklı değil...

**

Yanlış tarım politikalarının bedelini yine gariban insanlarımız ödüyor. Çiftçi küstürüldü. Köylü tarlasını terkediyor veya küresel şirketlere kiraya veriyor. Çiftçi ne yapsın başka çaresi mi var?..

**

Gübreye 1 yılda yüzde 150 zam geldi. Mazot yüzde 30 oranında zamlandı. Çiftçi 7-8 yıldır buğdayı ve arpayı aynı fiyata satıyor. Girdilere rekor zam gelirken, ürün fiyatlarında bir değişiklik yok...Hükümet kaşıkla destek veriyor, kepçeyle geri alıyor...

**

Buğday taban fiyatında yüzde 12 artış oldu. Geçen yıl tonu 1000 TL'den satılan gübre şimdi 2500 TL...Mazot desen çiftçinin belini büküyor. MEDAŞ, elektrik parasını peşin istiyor. Paran yoksa elektrik filan yok...

**

Önce kullanacağın elektrik kadar ödeme yapıyorsun, ardından elektriği kullanabiliyorsun. Paran yoksa bankadan kredi çekiyorsun. Çiftçi bir de buradan faize bulaşıyor. Mahsülü bir de dolu, sel filan vurursa o zaman işler daha da kötü...

**

Geçen yıl nohutun tonu 10 bin TL'yi bulmuştu. Samanı, eti, buğdayı, baklagili, mısırı, arpayı, çayı, ithal eden bir ülke haline geldik...Halbuki bir zamanlar tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden biriydik...

**

Tarımda artık söz sahibi bir ülke değiliz. Köylülerin damlama sulama sistemleri bile artık İsrail'den geliyor. Bir taraftan İsrail'e esip gürlüyoruz, diğer taraftan tohum alıyoruz, damlama sulama boruları alıyoruz...

**

Bir boruyu bile üretemezken, samanı bile ithal eden bir ülke haline gelmişken her seçim öncesi yerli uçağımız göklerde diye bize hava atıyorlar. Bizim yerli uçağımız var o da Türk Yıldızları Parkı'ndaki uçağımız...

**

Yanlış tarım politikalarının bedelini hepimiz ödüyoruz. Çiftçi kazanamadığı için tarlasını terkediyor. Şehire taşınıyor. Asgari ücretli bir işe giriyor en azından. Koca bir yaz çalışıp da elde avuçta bir şey kalmayınca ne yapsın? Çareyi göçmekte buluyor...

**

Soğanın ve patatesin bile 6 TL olduğu, etin kilosunun 45 TL'yi bulduğu bir ülkede tarım politikalarını gözden geçirmenin zamanı geldi de geçiyor. Tarımdan anlamayan insanları bir yere getirirseniz olacağı budur...

**

Halk Ozanı rahmetli Aşık Mahsuni Şerif'in

"Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana

Bilmem ağlasam mı ağlamasam mı?" türküsü ülke garibanların ve ülke tarımının durumunu çok iyi özetliyor...

**

Aşık Mahsuni'nin dediği gibi bu ülkenin insanlarını kuru soğana bile muhtaç ettiler. Bir tarım ülkesinde şu an dünyanın en pahalı soğanını, patatesini ve etini yiyoruz. Hayvanlarımız için bile saman ithal ediyoruz...

**

Bu kafayla giderlerse yakında soğanı ve patatesi tane ile satın alacağız. Garibanlar daha da garibanlaşacak. Aracılar ve ithalatçılar kazanacak. Ne diyelim; tarım gibi stratejik bir sektörü bu hale düşürenler utansın...

**

Siyasetin bilge insanı Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollağlu'nun sözleriyle bitirmek istiyorum:"Son fabrika satıldığında, son üretici toprağını terk ettiğinde, beyaz AK Partili adam beton ve asfaltın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak"