Sadık Küçükhemek

Sadık Küçükhemek

Sabilere karşı cinsel istismar

Sabilere karşı cinsel istismar

Sabilere yani çocuklara karşı cinsel istismar günden güne artmaktadır. Önlem alınmazsa milletimizin omurgası kırılabilir! Bu noktaya ramak kaldı.

Uzmanlar, çocuk istismarı ve ihmalini şu şekilde tarif etmektedir: “Ana baba ya da bakıcı gibi bir erişkin tarafından çocuğa yöneltilen, toplumsal kurallar ve profesyonel kişilerce uygunsuz ya da hasar verici olarak nitelendirilen, çocuğun gelişimini engelleyen ya da kısıtlayan eylem ve eylemsizliklerin tümüdür.”

Bu tariften anlaşılıyor ki; çocuk istismarı ve ihmali aile içinde ve akrabalar arasında başlamakta ve çevre ile yaygınlaşmaktadır. Bu sebeple  çocuk bakıcıları sıkı bir şekilde denetlenmeli, sabilerin gelişimini engelleyen davranışları asgari seviyeye düşürülmesi için gereken önlemler alınmalı.

Uzmanlar, çocuk istismarı ve ihmalinin sabilerde açtığı yaraları da şu şekilde açıklamaktadır:  “Uzun süreli duygusal ve davranışsal etkilere, korku, depresyon, kızgınlık, düşmanlık ve uygunsuz cinsel davranışlara yol açar.”

Bu açıklamadan anlaşıldığı gibi, çocuk, milleti ayakta tutan omurganın bir halkası olmaktan çıkabilecek noktaya geliyor ve bu omurgayı yıpratıcı bir duruma düşüyor.

Sabi sağlıklı büyümediği takdirde hem kendisi için ve hem de içinde bulunduğu milleti için zararlı biri haline geliyor. Yani sabi, özgüvenini kaybediyor, düşman oluyor, çarpık cinsel davranışlara yöneliyor. Böylece bir yuva kurmadan da mahrum kalıyor.

Bu bağlamda bu duruma düşen çocukların yaraları devletçe süratli bir şekilde sarılmalı ve topluma kazandırılması için ne gerekiyorsa acilen yapılmalı. Çünkü çocuklarımızı sağlıklı yetiştiremezsek devleti ayakta tutamayız.

Şeyh Edebali Hazretleri, damadı Osman Gazi’ye şöyle diyor: “Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma! İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Ey oğul, işin ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı. Allah yardımcın olsun.”

İnsanı yaşatmaktan maksat, nesli sağlıklı bir şekilde yetiştirmektir. Bu sebeple İslam dini şu beş hususu korumayı esas almıştır. Bütün hükümleri bu beş şeyi korumak için ortaya konmuştur. Can ve mal emniyeti, akıl, nesil emniyeti ve din emniyeti.

İşte Türkiye’de mer’i kanunlar buna yönelik olmadığı için çocuk istismarı ve ihmali artmakta ve kadınlara karşı şiddet çoğalmakta, kadın ve kızların ırzına zorla tecavüz etme hız kazanmaktadır.

Bu sebeple biz diyoruz ki gelin işe buradan başlayalım. Yani can ve mal emniyeti, akıl, nesil emniyeti ve din emniyetini sağlamak için kanunlarımızı yeniden tanzim edelim.

Osmanlı Devleti, bir kadın veya kıza zorla tecavüz edenin cinsel organının kesilmesi cezası verirdi.  Ancak bu suçu işleyen kişinin bu konudaki sabıkası kabarıksa kadı (hâkim)  takdir hakkını kullanarak idam cezası da verebiliyordu. (Akit gazetesi,19 Kasım 2016)

Hükümetin,  sabilere cinsel istismarda bulunanlara ağırlaştırılmış ceza verilmesi ve cinsel organ üzerinde bir operasyonun yapılması yönünde çalışma yaptığını biliyoruz.

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi, AB’ne girmek için zina suçuna verilecek cezayı kaldırdık. İşte bu hallere düştük.

 Burada şu gerçeği de söylemek gerekir. Biz bu gerçeği bu köşemizde zaman zaman açıkladık:  Mer’i kanunda ikinci evlilik, ruhsatsız genelev işletmek ve zorla tecavüz zina sayılmaktaydı. Bu durumda değneğin iki ucu da kirlidir. Yani uyum yasalarının çıkmasından önceki durum ve sonraki durum toplumumuzun omurgasını yok edebilecek kanunlardır.

Bu sebeple zina tekrar tarif edilmeli ve ceza ona göre verilmeli. Bu arada eğitim ihmal edilmemeli. Ayrıca sağlıklı bireylerin yetişmesi için yukarıda adını saydığım beş hususun korunması için kanunlar va’z edilmeli ve eğitim sistemimiz buna göre yeniden düzenlenmeli.

İşte işe buradan başlamadan sabi çocuk istismarı ve ihmalini; zorla kadınların ve kızların ırzına tecavüz edilmesini önleyemeyiz. Hoşça kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sadık Küçükhemek Arşivi
SON YAZILAR