Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Postmodern siyaset toplumu

Postmodern siyaset toplumu

Post modern siyaset toplumunu en basit şekliyle medya çeşitlerinin geliştirilip yaygınlaştırılması ile toplumdaki farklı inanç ve kültürel grupların yakınlaştırılması sonucunda hak ve hakikat anlayışının değişmesi ile elde edilen hayat tarzı olarak tanımlayabiliriz.

Post modern siyaseti ise farklı toplumları tek bir ekonomik ve siyasi sistem içinde toplayarak globalizasyon denilen dünya hâkimiyetini kurma amacına yönelik politikalar olarak tarif edebiliriz.

Bu tanımlamayı garip karşılayanlar ve farklı toplumlar arasındaki kültürel yakınlaşmanın önünü açmanın daha müreffeh bir dünya için şart olduğuna inananlar olabilir.

Son 20 yılda bilgiye ulaşmanın veya doğru ya da yanlış üretilen bilgiyi yayma imkânlarının artmış olmasıyla toplumun farklı düşünceye sahip ve alışılmış pratiklerine aykırı düşüncelerle post modernlik adına karşılaşan insanlar toplumda normal karşılanmaya başlanan fikirler konusunda siyasetçiler tarafından daha kolay manipüle edilir hale gelmiştir.

Ancak hemen hatırlatmak gerekir ki bu ülkedeki insanların yirmi yıl önceki hak ve hakikat anlayışının önceden tahmin edilemez ölçüde değişmesi, daha müreffeh bir ülke olmamıza sebep olmadığı gibi daha seküler ve daha egoist ve daha fakirleşmiş bir toplumsal hayat tarzının oluşmasına neden olmaktan başka bir sonuç getirmemiştir.

Bütün iddialı söz ve vaatlere rağmen ulaştığımız veya ulaştırılmak istendiğimiz post modern toplum yapısı için gerekli olduğu söylenen vasıtalardan en önemlisi olarak gösterilen siyasetçilerin siyasal söylemlerini seçerken eski pozisyonlarından daha esnek bir perspektife sahip olmaları gerektiği sözü boş bir hayal olmaktan öte gidememiştir.

Siyasi hayatın son 20 yılı incelendiğinde post modern siyasetçilerin eski katı ve suçlayıcı siyasal söylemlerini terk ederek yerini daha makul ve kuşatıcı söylemlerin alması iddiaları yerine daha ideolojik, daha ayrıştırıcı, daha ötekileştirici ve daha kutuplaştırıcı ideolojik söylemlerin öne çıkarıldığını gördük.

Çünkü söylendiği gibi post modern siyasetçiler dik duramayan, sürekli evirilen ve hemen her konuşmasında bir önceki konuşmadaki sözleri unuttuğunu gösteren, yeni medya araçlarının desteğiyle karşısındakini değersizleştiren, doğru bilgi yerine manipüle edilebilir bilginin muteber olduğunu toplumda ikame etmeye çalışan siyasetçiler iş başına getirilmiştir.

Post modern siyaset toplumunda bir gün önce muteber olan kişilerin bir gün sonra itibarsızlaştırılabildiği gibi bir gün önceki bilginin bir gün sonra hak ve hakikat olmadığı daha doğrusu toplum önüne konulan bilgilerin doğruluğunun herkese göre değişebildiği yani doğru ve yanlışın hak ve hakikat ölçüsünün sürekli yer değiştirdiğini görürüz.

Bunun nedeninin postmodernizmin, modernizmin değer ve ilkelerinin artık geçer akçe olmadığını ortaya koyduğunu dolayısıyla da modernizm felsefesine ve modernizme bir eleştiri olduğu iddia edilse de sonuçta postmodernizmin de toplumların önüne onların refah ve mutluluğunu sağlayacak bir değerler silsilesi ortaya koyamaması nedeniyle modernizmden farklı olmadığı görülür.

Saldırgan emperyalist batının az gelişmiş coğrafyalarda görmek istediği post modernlik, modern ideolojilerin ve modern fikirlerin geleneksel düşünceden daha değerli bir yaşam tarzı, dini inanç ve düşüncelerin ise destanlardan, hayali menkıbeler ve tarihi gerçekliği tartışılan mitlerden bir farkının olmadığı bir toplum halidir.

Emperyalist batının çok uluslu şirketlerinin görmek istediği ise, toplumda var olan hakikat anlayışının yok edilerek, varlık kaynakları olan aile yapısının parçalanarak, toplumun çok parçalı bir yapıya büründüğünü gören kişilerin bile postmodernizmin hakikat iddiasını reddetmek yerine, karmaşıklığı yeni gerçeklik ve modern değer kümesi olarak gören insanlar topluluğudur.

Çünkü inancını mutlak doğru olarak gören insanların birliğini ortadan kaldırarak söylem çoğulculuğu adı verilen pragmatist düşünceye maruz kalan insanların tek bir doğru olmadığına inandırılması, tabir caiz ise herkesin aynı anda haklı ya da herkesin aynı anda haksız olabildiği bir duruma düşürülmesi ile hak ve hakikat mefhumu yok edilmiştir.

FARKINDA MIYIZ?

Post modernist insan kendi dünyasını bağımsız bölümlere ayırdıkça, iç dünyasındaki yerleşik düzeni parçaladıkça ve toplumda yaşayan insanların statülerini veya modern toplumlarda kişilerin kendilerini ait hissettikleri birliktelikleri gördükçe, daha önce görülmemiş şekilde kırılmalar yaşayabilmekte ve dini ve ideolojik kimlikler arasında daha kolay geçişler yaşayabilmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi