Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Postmodern Dindar

Postmodern Dindar

Post modern hayat tarzı ile dindarlık uyuşabilir mi derseniz hemen herkesin cevabının hayır olacağı gibi bir sonuç elde edersiniz.

Post modernlik nedir, dindarlık nedir derseniz yine birbirine aykırı iki hayat tarzıdır türünde cevaplar alabilirsiniz.

Ama gelin görün ki bizim memleketimizde son 20 yılda dindarların çok rahat bir şekilde post modernizmi içselleştirdikleri gibi, modern olarak bilinen kesimin de dindarlığa aşina olduğunu görmüş durumdayız.

Elbette burada sorulması gereken bir iki soru geliyor insanın aklına.

İlk soru post modernlikten anladığınız nedir?

İkinci soru ise birincisinden daha dehşet. 

Yaşadığınız dindarlık, hangi dinin dindarlığı oluyor?

Doğru cevap verebilenler en başta kendileri ile yüzleşebilenler olacaktır.

Eğer modernizmi toplumları ekonomik ve siyasi olarak huzur ve refaha ulaştıracağı varsayılan büyük adımlar ve dini reddederek aydınlanma için rasyonel akla yönelme olarak kabul ediyorsanız cevabınız yanlış oluyor.

Ya da post modernizmi modernizmin insanlara ve toplumlara vadettiği başarıları yakalayacak yeni bir ideal olarak tarif ediyorsanız cevabınız yine yanlış olmaktadır.

Aynı yanlışlar dindarlık için de geçerlidir.

Hangi dindarlık diye sorulduğunda, biz de Müslümanız yahu sözü ile başlayan çoğu dindarlık tarifleri yanlış cevaptır.

Çünkü zamanımızda çoğu dindar olarak tarif edilen kişiler ve yapılar dinden öylesine uzaklaşmış bir duruma düşüyorlar ki nerede olduklarından bile haberleri olmayabiliyor.

Mesela son günlerin en popüler konusu olan tesettür farziyyeti bu konuda tam anlamı ile bir turnusol kâğıdı olmaktadır.

Tesettür tek başına kişinin dindar olmasını göstermese de Cenabı Allah’tan(cc) hakkıyla korkmanın bir göstergesi olmaktadır.

Veya yine son günlerin başat konularından biri olan faizli bankaların promosyonları da post modern dindarlığın bir yansıması olabilmektedir.

Bu post modern muhafazakâr dindarların temsilcileri olarak maalesef Diyanetin tam anlamı ile haramdır diyemediği post modern fetvasına rağmen diyanet personelinin promosyonlarını artırmak için kapı kapı dolaşan sendika ağalarının varlığı yeterli ispat olmaktadır.

Modernizm denilen hayat tarzı son 50 yıldır dindarları neredeyse geri dönüşü olmayacak bir şekilde ayartmış ve İslam Dininin Ehli Sünnet çerçevesi içinde yer aldıklarını söyleyen Müslümanları bile ana akım olan toplumdan farklı yerde konumlanmayı başarmıştır.

Yeni dönem olarak görülen post modernizm ise modernizmin arka plana ittiği geleneksel düşünce ve inanç kabullerini tamamen yok ederek düşünce ve inanç yönünden insanları çoğulculuğun temel değer olarak kabul edildiği bir toplum yapısına sürüklemektedir.

Güya insanların kendilerini daha iyi ifade edecekleri bir ortam olarak tasavvur edilen post modernist toplum yapısına bakıldığında hedef olarak ortaya konulan çoğulculuk bir yana oluşturulan post modern siyaset tarzı bile insanları ideolojik olarak ayrıştırmakta ve katı ideolojik söylemlere yönelmeye itmektedir.

Yeni toplum düzeni olarak ifade edilen post modern yapının bir gerekliliği olarak görülen çoğulcu söylem yerine ikame edilen ideolojik kutuplaşmanın ve katı ideolojik dilin toplumdaki post modern dindarlar arasında etkisini arttırarak daha fazla karşımıza çıkmaya başladığını görmeme mümkün değildir.

Çünkü post modern toplumda uygulamaya konulan siyaset ilkeler ve ideolojik kalıplardan ziyade semboller üzerinden şekillendirilerek uygulanmakta ve sembolleşmiş tavırlar ise siyasal hayatta post modern dindarların daha fazla gruplaşmalarına imkân tanıyan davranışlar olarak topluma yansımaktadır.

FARKINDA MIYIZ?

Post modern dindar kitlenin oyuna talip olan siyasiler topluma dönük sözlerini belirlerken kamuoyu olarak gördükleri hedef kitlenin nabzını ölçebilmek ve oy potansiyelini artırmak için ideolojik bir kamplaşmanın parçası haline dönüşebilmektedirler.

Aynı siyasilerin bir süre sonra ise kutuplaştırıcı sözlerden kaçınarak oy potansiyelini artırma düşüncesi ile çoğulcu toplum yapısı adı altında daha kuşatıcı bir dil tutturarak farklı bir siyasal bir kimliğe doğru gitmeye çalışmaları asla şaşırtıcı olmamalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi