Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Örtülü  çıplaklar

Örtülü  çıplaklar

Modern çağda(!) hemen hemen her değerimizde bir bozulma ve yozlaşma görülmektedir. Bu husus önü alınamaz bir vaziyete gelmiştir. Mâlesef popülist kültür vâr olan kültürel değerlerimizde müthiş bir yozlaşma meydana getirmiştir. İnsanımızda da zâten sağlam olmayan inanç değerleri yaşanan hayat tarzı karşısında eriyip gitmektedir. Bu durum farkında olunması gereken çok mühim bir konudur. Kimse değerlerinden, inancından, namazından, tesettüründen utanmamalı bir aşağılık kompleksine kapılmamalıdır. Bizim değerlerimiz çağları aşan niteliktedir.  

Yukarda bahsettiğimiz tablodan en çok inançlı kesim etkilenmiştir. Pek çok değerimiz çağa ayak uydurma adına sıfırlanmıştır. Çizilen tablodan başı örtülü -(güya)-  kesimde elbette ki nasibini almıştır. Bugün çarşıda, pazarda, tezgâhta, masa ve kasa başında, başörtülü bayanların ‘örtülü çıplak’ diye tanımlanabilecek başörtü yozlaşması şöylece özetlenebilir:

Asıl tesettürü temin eden âyette belirtilen (Ahzab, 59) dış giysi cinsinden bir şey olmaksızın sâdece başörtü, altına etek veya pantolon, üstüne bluz, tunik yâhut elbise cinsinden bir şeyler giyerek sokaklarda çarşılarda dolaşma veya işyerlerinde ya da okullarda bu kıyâfetle yabancı erkeklere (iş arkadaşlarına, sınıf arkadaşlarına, müşterilere…) gözükmek. Yasak savma cinsinden bile kabul edilmeyecek tarzda, çok ince veya çok kısa yâhut çok dar kap gibi pardösümsü dış giysiler. Bunlar ne yazık ki bugünün hazin tesettür giyim tarzları…

Şimdi de başörtünün altından sırıtan çirkinliklere bir bakalım:  

Yüzde makyaj, dudaklarda ruj, yanaklarda allık, gözlerde boya ve hatta başörtüsünün rengine uygun özel lens, kaşlarda inceltme ve vücutta ağır parfüm kokusu gibi acayiplikler…

Başörtülü sekreter ve başörtülü tezgâhtar bayanların büyük çoğunluğu başta olmak üzere ev hanımı veya ev kızı olmadıkları imajını hallerine yansıtmaya çalışan genç bayanların önemli bir kısmı çarşıda, okulda, işyerinde başörtülü mankenlere benzeme gayretindeler. Üstü kapalı altı havalı, uygunsuz türbanlar, altta dar kot pantolon üstte başörtüsü, bacakları açık ama başı kapalı tipler… Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu dedirtecek şekilde… Bunlar hiç İslâm’ın rûhuna uygun mu?

Bu hazin halleri ikişer kelimelik kısa tanımlarla özetlersek:

‘Başörtülü açıklık’; ‘örtülü çıplaklık’; ‘tesettürsüz örtü’

Şunlarda üçer kelimelikler:

‘Cilalı baş devri’; ‘cennetle cehennem koalisyonu’; ‘sulandırılmış İslâm’ın görüntüsü’; ‘zakkum aşılanmış çiçek’; ‘zehir karıştırılmış bal.’ Desek abartı değil güzel bir yakıştırma olacak kanaatimizce…

Konserlerde alkış ve ıslıkla da yetinmeyip tempo tutup sanatçının ezgisine/şarkısına koro elemanı gibi katılan hatta dans eden başörtülü kızlar kimse tarafından yadırganmıyor artık. Tâtillerde özgürce gezmekle tatmin olmayan başörtülü bayanların bir kısmı, deniz kenarlarında, park ve pastanelerde özgür takılıyorlar, herkesin içinde şuh kahkahalar atabiliyor, sokak ortasında erkek arkadaşlarıyla öpüşebiliyor, çok rahat tavır ve gayet şuh cinsellik kokan davranışlar sergilemekten utanmıyor, bâzen el ele, kol kola bir yabancı erkekle gezmekten hiç çekinmiyorlar, kaçınmıyorlar. Bugün başı kapalı, başı açık her zeminde ulu-orta hemen her bayanın elindeki sigara da ayrı bir acı bizim için. 

Peygamberimiz (s.a.s)’in; ‘Giyinik olduğu halde çıplak gibi görünen kadınları, Cehennem ehlindendir.’ (Müslim, Cennet 53) saymasının sebebi üzerinde düşünülüyor mu dersiniz? Hz. Peygamber, bunların Cennete giremeyeceği gibi, Cennetin kokusunu dahi alamayacağını belirtiyor.

Efendim devam edeceğiz şimdilik sizleri En Güzel’e emânet ediyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi