Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

ORGANLARA YÜKLENMEK

ORGANLARA YÜKLENMEK

İnsanoğlunun bu hayattaki amacı mutluluk ve refah içinde bir hayat sürmekse para, mal, mülk, evlat ve ana baba konusunda sahip olduklarının yanında bir de vücut olarak sahip olduklarına veya olamadıkları gündeme gelecektir.

Sahip oldukları ile mutlu olurken diğer taraftan insanlar sahip olamadıkları için de rahatsızlık duyacaktır.

Görünenler arasında böyle olduğu gibi göremediğimiz ancak sahip olduğumuz varlıklarımız içinde bu böyledir.

Sahip olduğumuz halde görünmeyenler nedir derseniz beyin ve bağırsaklar diye cevap alabilirsiniz.

İnsan vücudunda olduğu ve sahip olmakla övündüğümüz beynin varlığı ile mutlu olurken yine varlığı ile mutlu olmamız gereken bağırsaklar ile aramız çok iyi olmaz.

Gerçi son zamanlarda insan bağırsağı ile ortaya çıkan tıbbi bilgiler sonrasında bağırsaklarla ilgili rahatsızlık veren imaj değişmeye başladı.

Beyin ile övünenlerin artık bağırsakları ile de övünmeye başlamalarına az bir zaman kaldı.

Ortaya çıkan bilgiler sonucunda zekâ ve ruhumuzla ilgilendirdiğimiz beynimiz kadar daha sağlıklı ve daha uzun yaşamak ile ilgilendirdiğimiz bağırsaklarımıza da farklı bakış açıları ortaya çıkmış bulunmaktadır.

Çünkü 21. Yüzyıl bilimsel araştırmaları sonucunda sadece insan beyninin değil bir o kadar da insan bağırsağının çok karmaşık ve o kadar da büyüleyici olduğu gözler önüne serilmiştir.

İşin bir de alay ve hakaret ile mizah yönü de var elbette.

Kızdığımız, alay ettiğimiz hatta hakaret ettiğimiz insanlara söylediğimiz sözlerde beyin ilk sıralarda yer alır.

Akıl ile beyin birbiri ile ilişkilendirildiği hatta karıştırıldığı için akılsız ve beyinsiz sözleri dökülüverir ağızlardan.

Ya da son zamanlarda film ve dizilere de yansıdığı şekliyle kızgınlık halinde ve hakaret amacıyla insanlara ciğersiz, dalaksız denildiği gibi bağırsaksız gibi de sözler söylenir.

Beyin ve bağırsak konusunda tıp ve mizah konusunu burada bırakarak asıl konuya dönecek olursak insan vücudunda olduğu gibi toplum hayatında da çok kimseler farkına varmasa da beyin ve bağırsağın işlevlerini gören organların varlığı bir gerçektir ve belki de insan vücudundaki organlardan daha önemlidir.

İnsan hayatında daha doğrusu insan vücudundaki belirsizlikler ve sürprizler hatta kriz dönemleri olduğu gibi toplumların hayatlarında da sürprizlerin ve krizlerin yaşandığı dönemler mevcuttur.

 

İnsan hayatındaki beyin ve bağırsak gibi organların yerini toplumlarda bu sürpriz veya kriz dönemlerinde devreye giren örgütlerde tıpkı vücuttaki organlar gibidir.

Ani gelişen olaylara karşı insan aklının temsil edildiği organ olan beynin çalışması gibi vazife gören bu toplumsal organlar yönetim, strateji ve politika teknikleri üretebildikleri ölçüde toplumlarına faydalı olur ve yön verirler.

İnsan hayatında olduğu gibi toplumların hayatlarında da tehlikelerden korunmak kadar bu tehlikeleri fırsatlara dönüştürebilme kabiliyetleri bu beyin ve bağırsak işlevi gören organların sağlıklı olarak hayatiyetlerini sürdürmelerine bağlıdır.

Günümüz dünyasında yaşanan teknolojik, ekonomik, siyasal ve sosyokültürel alanlardaki değişimler ve gelişmeler karşısında önlem almakta geciken beyin ve bağırsak vazifesi gören kişi ve organların krizi çözmek yerine kendisi bizzat krizin nedeni oluverir.

Bunun en basit örneği yol yapımında kullanılan en temel araçlardan olan dozerlerin ve greyderlerin parçalarının bozulması sebebiyle yol açmak yerine yolu tıkayan araçlar oluvermeleridir.

Bu arada gözden kaçırılmaması gereken bir husus daha var.

Toplumsal görevlerini yapan kişi veya kurumların kapasitelerini geliştirememeleri, atıl kapasite sorunu oluşturmaları veya kapasitelerinin yetersiz hale gelmesi ile da bizzat kendilerinin krizin kaynağı olmalarıdır.

Bu nedenle günümüzde bilgi toplumu, bilgi ekonomisi, bilgi teknolojileri, eğitim reformu, yaşam boyu öğrenme, öğrenme toplumu, e- öğrenme gibi eğitim alanındaki dönüşümlere ilişkin küresel söylemlerin arka planında yaklaşık yirmi beş yıldır sürdürülen neoliberalizm politikaları ve küresel ticaret ve sermaye hareketlerinin bulunduğunu gözden kaçırmadan hangi organa hangi işlevi yüklediğimize ve hangi organa neden yüklendiğimize dikkat etmek zorundayız.

 

FARKINDA MISINIZ?

İnsan vücudunun olduğu gibi toplumların ihtiyaçlarının karşılanmasında ortaya konan rolü köklü bir biçimde değiştiren kişi ve merkezlerin yeniden tanımlanması yapılmadığı sürece o ülkedeki her düzeydeki eğitimin amacı ve içeriği, dış destekli liberalleşme politikalarının sahipleri olan saldırgan emperyalist neoliberalist küresel aktörlerin işine yarayacaktır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi