Olanda hayır vardır
Acısıyla tatlısıyla bir referandumu daha geride bıraktık. Mü'min bir bakış açısından olanda hayır vardır deyip yolumuza devam edeceğiz. Allah c.c. 16 Nisan Referandumu sonuçlarını ülkemiz ve İslam Alemi için hayırlara vesile eylesin.
Bu referandumdan en akılda kalan, yıllarca konuşulacak olan herhalde YSK'nin verdiği karar olacaktır. Bu kararın doğru olup olmadığını da onların vicdanına bırakıyoruz. Bazı-an hukuk yeterli olmayabiliyor.
Referandum süresince ve referandum sonrasında ortaya koyduğu kucaklayıcı tavır ile bu referandumu kazananın Saadet Partisi olduğunu göstermiştir. Referandum boyunca gerginleşen ortamı akılı selim davranarak daha da büyümesini ölmemiş ve 48 yıllık siyasi tecrübesini bir kez daha konuşturmuştur.
''Hayır'' kararı almaları ve bu kararın arkasında dimdik durmaları, ''Evet'' taraftarlarına gösterdiği hoşgörü, yol gösterici tavır ile onların ortamı daha fazla germesini müsaade etmemiş ve böylece tüm seçmenlerin takdirini toplamıştır
Saadet Partisi'nin en büyük kazanımı yıllardır kendilerine husumet besleyen, yanlış tanıyan, önyargılı davranan 'bir kesim' tarafından yeniden ve doğru bir şekilde tanınması olmuştur. Malum kesim yıllar yılı etmedik, hakaret bırakmamasına karşın Saadet Partisi'nin hiç de sandıkları gibi olmadığını görmüş oldular. Bu azımsanacak bir başarı değildir. Dünyanın reklamı yapılsa dahi kırılamayacak önyargılar bu referandum dolayısıyla kendiliğinden kırılmış oldu. Yine Saadet Partililerin de en az kendileri kadar bu vatanı ve bu milleti sevdiğini, düşündüğünü anlamış oldular. Lakin bu olumlu adım sadece Saadet Partisi'nin değil bütün kesimlerin lehini olmuştur. Bu bakımdan referandumdan en kazançlı çıkan parti oldu. Diğer taraftan referandumdan çıkan netice yine Saadet Partisi'nin lehine olacaktır ileride... bekleyin görün... ne demek istediğimiz zamanla anlaşılacaktır.
Referandumun en çok kaybedeni ise Devlet Bahçeli olmuştur. Tabanına söz geçiremeyen bir lider ne kadar meşrudur? Sanırım bu süreçte Sayın Bahçeli'yi zor günler bekliyor.
Ülkücü camia Devlet Bahçeli'ye rağmen 'evet' demedi. Burada Meral Akşener, Ümit Özdağ ve Sinan Oğan faktörünü unutmamak lazım. Her ne kadar MHP'den kovulmuş olsalar da bu neticeden sonra MHP'de sular durulacağa benzemiyor.
Referandumun bilinmezi HDP oldu. ''Evet'' mi, ''Hayır'' mı dediği bir türlü anlaşıl(a)madı. Ak Parti'nin oyları büyükşehirlerde düşerken ne hikmetse HDP'nin en güçlü olduğu illerde oyunu artırdı. Sanki gizli bir ittifak yapmış gibi...
CHP'de ise beğenin beğenmeyin Kemal Kılıçdaroğlu bu sefer daha dengeli davrandı. Ak Partililerin her sataşmasına cevap vermeyerek iyi bir strateji izledi. Ak Partililer umduğunu bulamayınca hırçınlaşan, gerginleştiren taraf olarak buldular kendilerini.
Bu vesile ile gelelim Ak Parti'ye. Maalesef yine kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı, kırıcı, dışlayıcı bir seçim stratejisi izlediler. Hadiseyi referandumdan çıkartıp bir ölüm kalım savaşına dönüştürmeyi başardılar yine.
Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm kamu kurumları referandum için adeta seferber oldu.
''Hayır'' taraftarlarına yönelik 'hain' gibi acayip ifadeler kullanıldı!
Ortam gerildikçe gerildi..!
Üç-beş oy için toplumun bu kadar gerilmesine gerek var mıydı peki?
Hayır taraftarlarına karşı, ''Buna karşı çıkacağım derken, dünyanızı da, ahiretinizi de tehlikeye atmayın" söylemi Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın misyonuna uygun düştü mü sizce?
Bu kabil söylemler toplumu germekten, ötekileştirmekten başka bir işe yarar mı?..
Referandumu kazanıp ya da kazanmamak başkadır. Ancak tüm toplumun gönlünü kazanmak daha başkadır. Hangi görüşten olursa olsun hedef herkesi kazanmak olmalı idi.
Öyle veya böyle bir seçim daha geride kaldı. Umarız tüm olumsuzluklar da geride kalır, barışçıl bir Türkiye meydana gelir.
Selam ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.