Öğretmenlik
Cenabı Allah Kur’an’ın Bakara Suresi 30. Ayetinde: “Bir zamanlar Rabbin meleklere : “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. (…..).” Yeryüzünde Allah adına iş yapacak, onun halifeliğini yapacak bir yaratık; yani insan. Bu halife (insan); zeki, akıllı, şuurlu ve çok bilgili olmalıydı ki; halifelik görevini tam yapabilsin. Öyle yaratıldı ve öyle oldu. Çünkü ilk insan atamız Hz. Âdem (asv) Allah tarafından bilgilendirildi, bütün isimler öğretildi ve yeryüzündeki insan neslinin yaşamını sürdürürken gerekli olacak olan hayat kurallarını ve şeriatlarını içeren sahifelerle (10 sayfa) yeryüzüne indirilmiştir.
***
Peygamberler gönderildikleri toplumların öğretmenleridir. Yeryüzünün ilk insanı, ilk peygamber Hz. Âdem de bir öğretmendir. Allah insanoğlunu zeki, akıllı, şuurlu yaratmış olup; iyiyi-kötüden, zararlıyı-faydalıdan, güzeli-çirkinden, haklıyı-haksızdan… Vb. ayırt edebilecek kabiliyette yaratmıştır. Ancak insan tek başına hiçbir yardım olmadan, ön bilgi olmadan kendi kendine çok büyük erdemli davranışlara ulaşamaz. Belli bir oranda bir şeylere ulaşsa bile yedi milyar insana göre farklı fikir ortaya çıkıp kargaşa olur. Onun için Allah kitap göndermiş, peygamber göndermiş ki o kitabı onlara okusun ve öğretsin. Bakara Suresi (151) de: “Nitekim içinizden size bir peygamber gönderdik. O size ayetlerimizi okuyor, sizi temizliyor, size kitabı ve hikmeti öğretiyor. Size bilmediğiniz şeyleri öğretiyor.”
***
İnsan bir şey yapacağı zaman mutlaka bir örneğini görmek ister. İnsanoğluna peygamberler her zaman, her hayırlı işte ilk örnek olmuşlardır, numune-i imtisaldirler. Ayrıca Cenabı Allah her konuda olduğu gibi hayatın yaşanabilmesi, nizam-intizam ve devlet sistemleri içinde düzgün yaşayabilmesi için tek odak noktası olmak üzere Hak Olarak kitabı indirmiştir. Bu kitaba uyanlar kurtuluşa ermiş, uymayanlar veya kitabın hükümlerini değiştirmeye çalışanlar helak olup gitmişlerdir. Öğretmenler bir yönüyle peygamberlerin varisleridirler. Çünkü benzer bir görevi yürütüyorlar. Yani hem öğretme ve hem de örnek şahsiyetler olarak öğrencilere örneklik etme bakımından bir benzerlik vardır. (Yoksa özellikle bugün birçok öğretmenin zaten dinle-diyanetle, imanla ve peygamberle yakından uzaktan bir alakası yoktur, biz onu biliyoruz.) Biz biliyoruz ve inanıyoruz ki ilmin kaynağı Allah’tır, ilim önemli olduğu gibi onu öğretende önemlidir. Hazreti Ömer: “Bana bir harf öğretenin, kırk yıl kölesi olurum.” Sözünü bunun önemine binaen söylemiştir.
***
Tabi yine hayat kitabımız Kur’an’ın Saf Suresi 2. Ve 3. Ayetlerinde: “Ey iman edenler! Yapmayacağınız (yapmadığınız) şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapamayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah indinde gazaba sebep oluyor.” Bu şiddetli uyarıyla öğretmenlerimiz de anlattıkları konuları ve daha fazlasını üzerlerinde taşımaları gerekir. Özellikle alt sınıflarda öğretmen çocuğun gözünde tamamen bir idoldür. Öğretmenin kötü davranışlar sergileme şansı hiç yoktur. Eğer tekrar başa dönersek; Allah halife olarak yarattığı insana halife olabilme özelliği olarak dört temel özellik vermiştir. Bunlar: okuma, yazma, konuşma ve dinleme(dinleyip öğrenme)dir. Okul –öğretmen-öğrenci düzeneğinde hepsi tam kâmil yerine gelmektedir. Öğretmen; okur ve okutur, yazmayı harflerin şekillerini gösterir
***
ve okunuşunu öğretir, tekrar onları yazdırır. Bunları kelamla(konuşarak) anlatır, anlatarak öğretir, dinleyen talebeler de öğrenirler. Yatılış sistemi yerine oturmuş olur. İçeriği de Allah tayin etmiş, göndermiş; mutlak olanı Allah yaratıp onu- gücü nispetinde-geliştirmeyi insana bırakmıştır. Hem mutlak olan hem de geliştirilen ilimler mutlaka okul-öğretmen öğrenci sistemi içinde olur, olmalıdır. Ama siz diyeceksiniz ki: Peki senin bu anlattığın düzenin dışında gayri dini, gayri nizami, gayri ahlaki, gayri İslami…vs öğretim sistemleri, öğretmenler ve öğrenciler var ve sayıları da fazla, bunlar nereden çıktı, deseniz bu bir sapmadır. Allah yeryüzüne hep doğru bilgi( kitaplar), doğru öğretmenler (peygamberler) göndermiştir. İnsanlar doğru olandan saptıkça küfre saplanmışlardır. Kimisi çok saplanıp azılı kâfir olurken kimisi de az saplanıp azılı kâfir olmamışlardır. Kimileri de iki arada-bir derede öyle bocalayıp duruyorlar, hem namaz kılıp hem de faiz yiyenler gibi. Ancak hak olan, doğru olan din, Kur’an ve onun mensupları dimdik ayaktadır ve kıyamete kadar da kalacaktır. Allah ülkemize hak olan ilme sarılıp, onun bilgileri doğrultusunda- ilim irfan sahibi- öğretmenlik yapan yiğit öğretmenler nasip etsin. Rabbim sayılarını artırsın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.