Şehit Yahya Sinvar
Öncelikle en son şehit kardeşimiz Yahya Sinvar’ın; Rabbim şehadetini kabul buyurup bizlere de şehitlerin şehadetlerinin şefaatinden faydalanmayı nasip etsin.
Yahya Sinvar kardeşimizi ne kadar övsek azdır. Sanki sahabelerin Bedir'de Uhud'da Sancak yere düşmesin diye sırasıyla ölüme şehadete atıldıkları gibi İsmail Heniye’den sonra şehadet sancağını eline alıp şehadete koşmuştur. Hem de hayatta iken en güzel vasiyetini yazarak şehadet şerbetini içmiştir. Tekrar tekrar söylüyorum ki; Allah; şehitlerin piri başta Hazreti Hamza olmak üzere bütün şehitlerin şefaatlerine bizleri nail eylesin.
Bu Filistin/Gazze Savaşı ve Yahya Sinvar’ın şehadeti üzerine herkes uzun uzun yazmakta ve yorumlar yapmak yapılmaktadır. Bunun için işin bir kenarından laf olsun, birkaç kelam da ben edeyim cinsinden yazı yazmak istemiyorum.
Benim gerçekten düşünerek Ve izleyerek takip ettiğim ve hatta bilebildiğim kadarıyla, bu savaş stratejileri ve teknikleri üzerinde durmak istiyorum. Gerçi o meşhur TV'lerde çıkan at kuyruklu veya kuyruksuz asker bozuntusu adamlardan kat-kat daha iyi ve doğru düşünüyorum, görüyorum ve de biliyorum.
Bugün bu Filistinli kardeşlerimizin bu şartlarda ve maddi hesaplarla, beşeri gayretlerle başarılı olma şansları hiç yok gibidir. Çünkü üçüncü bir devletin olaya dahil olup, el atıp; onları bu zor durumdan kurtarmalıdır. Çünkü o katil, ahlaksız İsrail askerleri İsrail hapishanelerindeki mahkumlarla şantaj yaparak, tehdit ederek her çocuğu ajan olarak kullanma tehlikesi var. Büyük ihtimalle de bunu yapıyorlardır. Bu konuda güçlü ordusu olan dıştan bir devlet (Türkiye) bu işi çözer. En basiti onları masaya zorlar.
Bir diğer durum Filistinli Gazzeli El Kassam Tugayları veya halk, savaş alanı olarak kendilerine bir karış alan, hat oluşturamıyorlar. Hattı müdafaa yoktur. Yani hat yoktur. Hat oluşturulamıyor. İsrail askerleri Gazzelilerin evlerinin içinde dolaşıp duruyor ve köşe-bucak bunları arıyor. Bu savaş değil bu temizlik hareketidir.
Ben resim okumalarımda da bir şey yakaladım. Rahmetli Yahya Sinvar’ın önceden bacak-bacak üstüne atıp oturduğu beyaz koltukla en son öldürüldüğü koltuk aynı koltuk. Yani demek ki bu evi devamlı kullanıyordu ve tespit edildi. Zaten yerini ABD söylemiş. Böyle bir adam Gazze'de sabit bir evde oturmamalıydı.
Bir de toplan! Konuş, konuş, hamaset, nutuk ve resim paylaşmak; bir adım ötesi yok. Kısmi-cüz-i boykot, iyi-kötü yürüyüş-gösteri!.. Daha ilerisi, daha ilerisi!.. Fiziki müdahale şart. Adamlar koşa-koşa geliyorlar, konuşup fotoğraf çekilip gönderiliyorlar.
Neyse ben Bütün bunlara rağmen çok yakında bir el Uzanarak onların zafere ereceklerine canı gönülden inanıyorum.
“Gökten bir el uzanır siler yaşlı gözleri; şenlenir evimiz barkımız bizim.” (NFK)
Allah'ın selamı, saadeti üzerinize olsun! “Nasrumminallahi ve fethun garip.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.