Esat Ergener

Esat Ergener

Ne Olacak Bu C Kuşağının Hali?

Ne Olacak Bu C Kuşağının Hali?

TRT geçtiğimiz yıllarda çok güzel bir uygulamaya başlamıştı, TRT Arşiv.

Ara ara geçmiş ile günümüzü kıyas etmek, o günleri görebilmek ve acep nasıl yaşanıyormuş diye tahayyül edebilmek için, hususen açar izlerim.

Herkes genellikle o günlerin güzelliklerini, kalitesini konuşur. Görece doğrudur da. Ama ben buna pek katılmıyorum. Çünkü her çağın kendine has güzellikleri, iyilikleri var.

Okuduğum bir makaleden bir pasaj hatırlıyorum, 15. YY’dan bahseden bir makale. Osmanlı ve Selçuklu’nun öncü birliklerini, akıncılarını ve bu askeri birliklerden de önce giden “gönlü İslam’a ısıtma birlikleri” ile ilgili bir makaleydi.

Günümüzde duymaya pek alışık olduğumuz cümlelerin tıpatıp aynısını orada da okumuştum;

“Gençlik nereye gidiyor?”

“Bizim zamanımızda böyle değildi…”

“Ah eski günler!”

Geçmişe dönük hasret, pekala, her devirde var gerçekten. O zamanlar için harf ile uygulanan bir “kast sistemi” olmuş mu, bilemiyorum? Mesela dedelerimiz acep demişler mi, “Ne olacak bu C kuşağının hali?” diye…

Aslında varmak istediğim nokta tam olarak burası değil…

Geçmişten günümüze bakıldığı zaman, eğitim sistemi belki de en çok üzerine yorum yapılan, proje üretilen, eleştirilen alan olmuştur.

Kanaatimce, eğitim gibi geleceğin düşünülerek planlar yapılması gereken alanların eleştirileri de gününde değil, etki ettiği çağda yapılmalı. Yani kanaatimce günümüzde eleştirmemiz gereken eğitim çağı 19. YY sonu, 20. YY başı olabilir. Tabi burada sadece eleştiriden ziyade, hatalardan ders çıkarıp geleceğe doğru adımlar atılması da elzem.

Eğitim sisteminde değişmemesi gereken tek husus ise, eğitimin öncelediği, önceleyeceği alanlar olmalı kanaatimce.

Günümüzde tüm Türkiye’de yüzlerce kuruluş binlerce görevli ile onbinlerce öğrenciyi yaz eğitimlerinde okutarak yüzbinlerce kişiye etki ediyor. Hepsi olaya farklı bir açıdan bakıyor. Kimi sanatsal yönünü geliştrimeye çalışırken çocuğun, kimi ise İslami yönden eğitimlere ağırlık veriyor. Bazısı da takım seçmelerinde başarılı olabilmesi için spor ve vücuda odaklanıyor.

Hangi alanda çalışılıyor olursa olsun, öncelenmesi gereken tek bir alan var, Ahlak…

Buraya yapılan yatırım ne olursa olsun boşa gitmez, gitmiyor da.

Helal olan 4’ün haram olan 5’ten büyük olduğunu öğrenen bir çocuk, sizce gelecekte herhangi bir şekilde hırsızlık yapabilir mi?

Veya bütün hayvanlarıni nebatatın, canlıların bize emanet olduğunu bilen, öğrenen ve öğretilen bir genç herhangi bir canlıya -hayvan olur, bitki olur, insan olur- zarar verebilir mi?

Hırsızlığın yalnızca bir mal veya para çalmak olmadığını öğrenen ve insanların haklarını, emeklerini çalmanın aslında en büyük hırsızlık olduğunu bilen bir sporcu misalen, şike yapar mı? Veya dopinge tenezzül eder mi?

Bu ve benzeri ahlaki değerleri öğretmek için illaki belli bir müfredata da gerek yok. Hani derler ya eskiler “Hâl diliyle anlatmak!” diye… Bazen bizim tek bir hareketimiz öğrencimize, evladımıza, yeğenimize ya da hiç tanışmadığımız, tanımadığımız bir gence çok şey öğretebilir. Hayatına etki eder, yaşam şeklini değiştirebilir.

Yüzlerce “kişisel gelişim” hikayesi okuyabilirsiniz bu konuda.

Bizler dahi yeni yeni şeyler öğrenmekte veya unuttuklarımızı hatırlamaktayız evlatlarımız, yeğenlerimiz ya da sokaktaki herhangi bir gencin vesilesi ile.

Niye öğreniriz veya hatırlarız peki?

Çünkü ahlaken henüz bozamadığımız o günahsızların zihni asla kötülüğe meyletmez, çalışmaz, çalışamaz… Zorlasanız dahi itiraz eder, güç kullanmadıkça veya tehdit etmedikçe de o kötülüğü ona yaptıramazsınız. Sıfır kusurlu ahlakın gereğidir bu da zaten.

Hülasa¸ ne zaman bu mevzuyu düşünsem aklıma hemen iki sözü gelir cennetmekan Erbakan hocamızın:

“Bu milletin külüne üflesen altından iman çıkar!”

“Önce Ahlak ve Maneviyat!”

Vesselam…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Esat Ergener Arşivi