Esat Ergener

Esat Ergener

Kronik Kent Sorunları

Kronik Kent Sorunları

Hafta içerisinde doğudan batıya, kuzeyden güneye 6 farklı şehre gitme şansım oldu.

Farklı bir göz ile şehirlerimizi izleyeyim istedim bu ziyaretler esnasında. Şehirler arasında kıyas yapayım veya ortak şikayetler var mıdır diye yerinde gözlemleyeyim. Daha da önemlisi bunlar nasıl çözülmelidir babında da bir kafa yorayım dedim.

Bir kere şu var, belediyecilik bakımından Konya hakikaten diğer şehirlerin çok çok ilerisinde. Bu bir gerçek. Konya’nın bugün bu halde olmasını da yalnızca mevcut belediyeye veya çalışanlarına atfetmemiz yanlış ve haksızlık olur kanaatimce. Bir fikriyatın, geleneğin izi aslında Konya’nın şu andaki mevcut hali.

Sıkıntıları, sorunları yok mu?

Elbette çokça var.

İstenilen ya da gerçekten olması gereken seviyede mi?

Kesinlikle hayır.

Geçtiğimiz günlerde Viyana – Milano – Konya üçgeninde kıyas yaptığım yazımdan sonra çokça hak veren, aynı zamanda eleştiren çıkmıştı. Her şey bir tarafa, Konya bugün olması gerektiği noktanın en az yirmi yıl gerisinde. Borç yükünden dolayı deyin, anlayıştan deyin, siyasi bazı sebeplerden ötürü deyin, beni ilgilendirmez. Ben sonuca bakar ve “Hak ettiğimiz yerde değiliz!” diyebilirim sadece.

Diğer bir mevzu ise, bu ziyaretlerden sonra vardığım başka bir sonuç, şehirlerin sorunlarını aslında birkaç farklı şekilde kategorize edilmeli.

Her şeyden önce belediyelerin yükünü kaldıramayacağı bazı kronikleşmiş sorunları var. Konya için bakacak olursak; su, otopark, trafik, hava kirliliği, sokak köpekleri vs ilk etapta aklıma gelenler.

Bunların bir kısmı merkezi yönetim tarafından belirlenecek politikalar ile bütün belediyelere uygulatılması gereken projeler vesilesi ile çözülebilir. Hava kirliliği ile ilgili misalen çok katı kurallar getirilip sıkı bir takipten sonra beş bilemediniz on yıl içinde bütün sorun çözülebilecek seviyeye gelir. En azından veriler ve çalışmalar bu süreyi bizlere işaret etmekte.

Bazı noktalarda ise merkezi yönetimin direkt müdahalesi gerekebilir.

Sabah ilk tren ile Bilecik oradan da Bursa’ya geçmek için taksiye bindiğim zaman, şöforun söylediği bir cümle sokak köpekleri ile ilgili problemin ne kadar derin olduğunu gösterdi: “Abi, 200 metre mesafe için taksi tutanlar biliyorum. Sabah camiye gitmek için taksiye binip akabinde tekrar evine taksi ile dönenlerden tut 500 metre ilerideki okuluna gitmek için bizi çağıranlar var!”

Şimdi bu mevzuya isteyen istediği şekilde yaklaşsın, ama ortada bir gerçek var: Saldırgan ve kümelenmiş sokak hayvanları problemi. Şehirden şehire değişen ve farklılık gösteren bir durum.

Dünya üzerinde yaratılmış her şey en nihayetinde insana hizmet etmesi için yaratıldı. Ona zarar versin veya öldürsün diye değil!

Kamerun’dan Çad’a karayolu ile geçerken, Kousseiri ile N’djemina arasında bir nehir var. Aslında bir nevi sınır vaziyeti görmekte bu nehir. Geçiş esnasında nehir içerisinde çamaşır yıkayan kadınlar gördüm. Çok değil 50-60 metre ilerisinde de güneşlenen su aygırları. Çok şaşırıp sormuştum, “Bunlar zarar vermiyorlar mı insanlara?” diye. Şöforumuz demişti ki, “İnsanlar saldırmadıktan sonra pek bir saldırı olmuyor. Yılda en fazla 5 bilemedin 6 saldırı oluyor.” demişti

Şimdi bir kıyas yaparsak, bizim bu sokak hayvanı “arkadaşlarımız” böyle değil.

Sabah namazı esnasında sokaklara bir bakın.

30, 40 ve daha fazla sayıda köpeğin volta attığını, kendisine bir av aradığını göreceksiniz.

Şimdi gittiğim şehirlere bakıyorum. Bu tip ortak sorunlar çok fazla. En başta başıboş ve saldırgan sokak hayvanları. Sonra ev kiraları. Otopark, trafik, hava kirliliği gibi sorunlar da hemen hemen bütün şehirlerimizin ortak sorunu.

Dolayısıyla bu problemleri çözebilmek için elbette yerel yönetimler olarak bir takım çalışmalar yapılmalı. Ama kısa vadede bu sorunların çözülemeyeceği aşikar. Ondan ötürü merkezi yönetim tarafından alınacak kararlar ve uygulamalar ile ancak bu sorunların çözümü mümkün görünüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Esat Ergener Arşivi
SON YAZILAR