Kendini Bilmek
“Kargaya yavrusu kartal görünürmüş.”
Bu atasözünü hepiniz bilirsiniz.
Kendi konfor alanından çıkmayan veya çıkamayan insanlar için kullanılır genelde. Veya sahip olduklarına aşırı anlam yükleyenlere.
Her ikisi de kötü bir haslet. En hafif tabiri ile, kendisini veya taltif ettiği kişiyi, eşyayı, yeri vs tanımadığı için, yorum yaptığına karşı bir ihanettir bu anlayış.
Yaratılmış herhangi bir şeyin eksiği olması kadar doğal bir durum yok halbuki.
Her ne olursa olsun, elbet bir yerinde bir noksan vardır. Hayatın, yaşamın güzelliği de buradan gelmiyor mu zaten? Bu eksiklikleri ile yaşayabilenler de ömrünün sonuna kadar mutlu bir şekilde hayatını sürdürenler oluyor genellikle.
Tabi bu durumu düzeltmeye çalışmak da bir mücadele. Ancak emin olun, pek zor.
Zira bu sınıfa tabi insanlara laf anlatmak deveye hendek atlatmaktan, kargaya alfabe ezberletmekten daha zor! Zira at gözlüğü takmış insanlar olurlar genellikle.
Sevdikleriniz arasında eğer böyleleri var ise gerçekten kolaylıklar diliyorum size. Zira ne kadar idealist olursanız olun, yıllarca uğraşsanız dahi o insanları değiştiremiyorsunuz. Çok sevdiğim bir dizi repliği vardır evli iki kişi arasında geçen, “Tanıştığımızdan beri dünyanın ekseni 13 cm kaydı, sen bana karşı 1 cm bile yer değiştirmedin!” diye.
Olayın özeti burada gizli aslında. Yani, değişmemek değil mevzu. Aslında buradaki değişmeme sebebi korku veya kibir içeriyor.
Eğer sebep korku ise o zaman muhatabınızın iyi niyetli olma ihtimali var. En nihayetinde bilmiyorlar.
Ama eğer sebep kibir ise, o zaman vay halinize! Vakit yakınken bu törpüden kurtulmanızda fayda var diyebilirim sadece.
Aynı konu ile ilgili farklı bir noktaya daha temas edeceğim.
“Osmanlı’nın yıkılışından sonra ümmetin liderliği Türkiye’de kaldı; bu liderlik yine buradan filizlenecek ve tüm mazlum ve mağdur coğrafyalara Türkiye liderlik edecek!”
“Dünya bize saygı duyuyor!”
“Almanya bizi kıskanıyor!”
“Falanca ülkeye yaptığımız yardımlar olmasa insanlar orada aç kalır!”
“Filanca ülkeye uyguladığımız ambargo sayesinde yola geldiler! Şimdi tabi eski ilişkileri gözden geçirip ülke menfaatlerini önceleyen işlere imza atmalıyız. Nasılsa artık tamamen bize bağlılar!”
Anımsadınız değil mi bu söylemleri? Belki de etrafınızda çokça insandan duyuyorsunuz bunları.
Ancak size kötü bir haberim var.
Üçüncü dünya ülkelerinden tutun da savaş halindeki ülkelere veya bilmem kaç yıldır lidersiz ve karmaşa ile yönetilen ülkelere. Türkiye’nin itibarı öyle zannedildiği gibi arşı alada değil!
Basit bir Afrika ülkesinde dahi sizi sınırda saatlerce bekletebilirler.
Daha yeni bağımsızlığını kazanmış bir ülkede dahi size hayatı zindan edebilirler.
Düne kadar her şeyiyle size bağlı olan, bundan yalnızca bir asır öncesinde kendi toprağımız olan coğrafyalarda sınırdan geçerken sizi bagaj kontrolü, araç arama, pasaport ve diğer bilumum gereksiz işlerle ilgili, sudan sebeplerle sizi saatlerce bekletip duygusal işkence edebilirler.
Şimdi gelelim daha kötü habere.
Bunların hiçbiri üçüncü sayfa haberi veya kulaktan dolma bilgiler değil!
Tamamını yaşamış biri olarak sizlere aktarıyorum.
Hasılı, Yunus Emre’nin de dediği gibi, aslolan “kendimizi bilmektir.”
Gelin siz yaşanmışlıklara bakın, dışarıda size yansıtılan toz pembe dünyaya inanmayın, aldanmayın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.