Nazmiye Gülbaş

Nazmiye Gülbaş

Müslüman Süslümanuslar

Müslüman Süslümanuslar

(Hikayemizde geçen kişi, kurum ve kuruluşlar hayal mahsulü! olmakla birlikte, bazı ifadeler ve kelimeler hikayenin akışı içinde kerhen kullanılmıştır.)

M.S 2000'li yıllarda yukarı Mezopotamya, Anadolu ve Trakya Bölgesi dâhil Avrasya olarak bilinen yerde meydana çıkmış (yaratılmış) olan bu tür Müslümangiller familyasındandır.

Nasıl oluştuklarına dair yazılı bir belge, tablet bulunmamakla beraber İlim İnsanlarınca M.S 1990’larda yaşanan postmodern darbeden sonra ortaya çıktıkları tahmin edilmektedir.

Bu tür birey olarak özgür tutum gösteremezler, gurup olarak hareket ederler. Başlarındaki lider ne isterse o doğrultuda yön belirlerler, bu nedenle düşünce yetileri fazla gelişmemekle birlikte zaman zaman hakarete varan davranış sergiledikleri de gözlemlenmektedir.

Düşünce yoksunudurlar, sanat ve edebi bir eser oluşturamadıkları gibi, fikir insanı, kitleleri coşturacak düzeyinde bir akım bu güne kadar meydana getirememişlerdir.

Yaşam gayeleri yalnızca yemek içmek ve şehevi arzularını yerine getirmek olduğu için dünyaya bağlanma uğruna çoğu şeyden ödün verdikleri de vakidir.

Karşı cins önceleri yuvalarından çıkmazken, son birkaç yıldır bu türe sokaklarda pek fazla rastlanmaktadır. Rüküş, rengarenk, dar giyim şekilleri ile hatlarını ortaya çıkmaktadır. Palyaçolara benzetilme sebepleri ise suratlarına sürdükleri aşırı boya (makyaj) dolayısıyladır. Suratlarını boyama gayeleri karşı cinse beğenilme, hemcinsine ise üstünlük kurma içgüdüsündendir.

Eriller ise karşı cinse nazaran sokaktan rezidanslarına çekilme eğilimi göstermişlerdir. Aptal kutusu diye bilinen bir alete bağımlıdırlar. Geniş bir konut, lüks bir otomobil, yazları dinlenecekleri bir yazlık, yükselme, kariyer ve daha fazla para için birbirleri ile mücadele ederler. Çoğu zaman bu mücadelede hile yoluna başvurulur ve rakiplerini bir şekilde ekarte etmeyi başarırlar. Bu konuda epey gelişkindirler.

Yeni nesiler 'dindar nesil' diye tabir edilmekle beraber her an evrilmektedir. Dindar Nesilden bonzaiye her yıl binlerce kurban verilir. İlim İnsanları şimdilik net bir görüş ortaya koyamamakla birlikte bu konuda araştırmalar devam etmektedir.

Tek Tanrılı dine inanırlar, fakat başta bulundurdukları Lideri zaman zaman hayli kutsallaştırdıkları da görülmektedir. Eldemirisis ve Özalus’la birlikte kabul edilen en büyük lider Doğaner Tiranus’dur ve uzun süredir ülkede hâkim konumdadır. Doğaner Tiranus için yaptırılan kaçak Sarayın uzaydan dahi görülebilmesi bu tür için pek büyük gurur vesilesi olmuştur. En büyük lider kabul edilen Doğaner Tiranus’a Süslümanlar her zaman ve her şartta bağlıdırlar, bağımlıdırlar.

İnanç sistemleri bilhassa son yıllarda çıkartılan yasalar ile epey değişime uğramıştır. Hammurabi Kanunlarından sonra dünyada en köklü reform kabul edilmektedir. Tek Tanrılı inanç sisteminde olmayan kimi kurallar reforma edilerek büyük bir muvaffakıyet sağlanmıştır. Dini inançlarında, Faiz, Zina, Domuz, Eşcinsellik gibi yasak olan haramlar, Comitia’dan geçirilerek uygulamaya konulmuştur. Mamafih, “Medeniyetler İttifakı”, “Dinlerarası Diyalog” vb. akımlar ile akidede bir hayli değişim başarı ile gerçekleştirilmiştir.

Tapınakları eski inanç sisteminde yer alan camii olarak bilinen yerlerdi. Günümüzde ise daha ziyade AVM diye adlandırılan yeni bir yapı tarzı geliştirilmiştir. Alışveriş ve her türlü sosyal faaliyetin yapıldığı bu yapı sisteminde alışveriş ve ibadet aynı zamanda yapabilmektedir. Kutsal saydıkları büyük Cami hâlâ müze halindeyken, Süslümanlar ancak para karşılığında girebilmektedir.

Yapı kültürü daha ziyade eski Mısır Firavunlarının uyguladığı yukarı doğru yükselme (gökdelen) sistemidir. Oysa Tek Tanrılı inanç sistemde yüzyıllarca yayvan yapı sistemi hâkim olmuştur. Son yıllarda bina yapımında çok mesafe kat edilmiş ve Anadolu bile bu stil beton yığınları ile örülmektedir.

Önceki uygarlık döneminde Tarım ve Hayvancılıkta bir hayli gelişmiş bir toplum iken Beyzaprticitus yasaları ile birlikte bir dönem saman dahi ithal edilmiş, hayvancılık ise bitme noktasına kadar gelmiştir.

Süslümanusların kadim hasımları laiksisuslardır. İki gurup arasındaki husumet yüzyıla yakın bir zaman dilimini kapsamaktadır. Son yıllarda ise bu husumet bizzat körüklenmekte olup, iki gurup arasındaki kutuplaşmadan en karlı çıkan Beyzaprticituslar olmaktadır.

Laiksisuslar:

Süslümanlarla aynı coğrafyada yaşamaktadırlar. Laiksizmi benimsemişlerdir. Süslümanlar her ne kadar tahrikkar kabul edilse de laiksisuslar daha ilkeldirler. Sinirlendirilmeye hiç gelmezken, bilhassa kutsallarına dokundurtmaz ve kutsalları eleştirildiği vakit çok katı kurallar uygulanır.

Karşı cinsleri giyinmeyi pek sevmedikleri için genellikle yarı çıplak bir halde dolaştıkları görülmektedir, elit tabakası 'ikoncan', “kokoş” diye adlandırılır. Elit tabaka gece hayatı ile bilinirken, konutlarını sadece barınma ihtiyacı için kullanırlar. Kızdırılmaya hiç gelmezler, bilhassa uzun tırnaklarını çok iyi kullandıkları için bu gibi yanlış bir tutum sergilendiğinde uzak durulması tavsiye edilmektedir.

Erilleri ise Müslüman Süslümanuslara nazaran rezidanslarını karşı cinslerinde olduğu gibi sadece barınma ihtiyacı için kullanırlar, yine erilleri için gece hayatı oldukça önemlidir. Aile kavramı, Ahlak ve Maneviyata pek önem vermezler, yemek içmek ve şehevi arzuları için yaşarlar.

Süslümanusların ve Laiksisusların asıl düşmanları ise imperiya ve siyonlardır. Avrasya’nın pek çok yeraltı, yerüstü kaynakları bu kişilerce yağmalanmaktadır.

Süslümanların ve Laiksisusların Resmi olarak kullandıkları Alfabe Latincedir. Bin yıllık dilleri eski medeniyetin harfleri Osmanlıca terk edildiği ve yeni alfabe nedeniyle bugün birbirini anlamakta bir hayli zorlanmaktadırlar.

Yukarıda belirttiğimiz gibi her iki güruh kültür, sanat alanında bir gelişme sağlayamamışlar, ekonomide ise dışa bağımlıdırlar. Hukuk alanında yeni bir Anayasa çıkartma girişimlerinde bulunmasına rağmen bu konuda yeterli gayret gösteril(e)memiştir.

Süslümanların asıl nüvesi sayılan Müminmg’ler ise Süslümanuslar ve Laiksusların aksine eski uygarlığın bir devamıdır. Tek Tanrılı Dini ve Kutsal Kitaplarının hükümlerini sadece kendi coğrafyalarında değil tüm dünyada hâkim kılma mücadelesi ile yeniden İslam Medeniyeti getirme peşindedirler...

Hikayemize şimdilik küçük bir ara vermekle birlikte ileriki günlerde kaldığı yerden devam edilecektir.

Selam ve dua ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Nazmiye Gülbaş Arşivi