Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Muhafazakâr kullar saltanatı

Muhafazakâr kullar saltanatı

Kapitalist ve komünist blok arasında yaşanan soğuk savaşın bir şekilde sona erdirilmesinden sonra tek taraflı olarak vahşi kapitalizmin ekonomiyi siyasetin bünyesinden çıkarmış gibi görünmesiyle dünya zenginliklerinin bölüşümünde esaslı bir değişim olmamasına rağmen insanların algılarında çok büyük değişimler yaşanmaktadır.

Çin ülkesinde kümelenen ucuz işçilik sonucunda yapılan üretimin ucuz fiyatla dünyaya dağılımının kapitalizmin tekelci yapısını kırılacağını zannedenlerin en büyük yanılmaları üretenin kazançlı olduğu düşüncesi olmuştur.

Çok uluslu şirketlerin uzak doğuda üretimi kümeleştirmelerinde üzerinde tekrar tekrar düşünülecek şey üretimden elde edilen katma değerin kimin cebine kaldığıdır.

Pek çok kişi üretimden doğan katma değerden en büyük payı çinin aldığını düşünmelerine rağmen bize göre bu gün gelinen noktada sonucun böyle olmadığı ortaya çıkmıştır.

Türkiye’de üretim yapan firmalardan bazılarının gerek fabrikalarını taşıyarak gerekse de taşımadan uluslararası şirketlerin peşine takılarak üretimlerini çine taşımaları kapitalizmin temel ögelerinde bir değişikliğe neden olmamıştır.

Üretimin nerede yapıldığı bu aşamada çok önemli değildir. Çünkü şirketlerin burada veya orada üretmelerinde bir sorun yok,  nüfusu 1,5 milyarı aşan çinin işçilik arzında da bir sorun yok.

Ama dünyamızda üretilenin paylaşımında bir sorun var.

Üretim nerede yapılırsa yapılsın yani batı ülkelerinde yapılsa da Uzakdoğu ülkelerinde yapılsa da üreten ürettiğinden çok az pay alırken üretimi yaptıranlar payın büyük bölümünü götürüyorlar ve dolayısıyla fakir yine fakir olarak kalırken zenginler zenginlemeye devam ediyorlar.

Bu girişten sonra etrafınızdaki ucuz çin mallarını toptan getirip satan kişilerin görünüşte daha fazla kazanç elde edebilmeleri için algılarındaki değişikliğe tekrar bir bakın derim.

Dün neleri savunurken bu günlerde neleri savunuyorlar ve davranıştaki değişikliğin temeline neden muhafazakârlığı inşa ediyorlar?

Kimlik ve kültür alanlarına sıkıştırılan ticaret ve siyasetleri aracılığıyla vahşi kapitalist sömürüyü perdeleyerek olan toplum kesimlerinin ortak çıkarları yerine baskıcı rejimlerin muhafazasını ya da kurulmasını kolaylaştırmış olmasınlar.

Türkiye gibi az gelişmiş ülkeler için geçerli olan kayıt dışı sektörlerde asgari ücret adı altında boğaz tokluğuna çalışanlardan işini kaybetme korkusuyla yaşayanlar, geçen yıl ektiği ürünü bu yıl ekip ekmemekte tereddüt yaşayan ve ekmiş olsa da ürünü para etmeyen çiftçiyi bu durum serbest piyasanın ve küreselleşmenin kaçınılmaz sonuçlarıdır yalanıyla oyalayan muhafazakârlık, vahşi kapitalizmin olmazsa olmazıdır. 

Muhafazakârlığın olduğu her yerde bulunan muhafazakâr kulları daha iyi anlayabilmek için hemen herkesin bildiği bir fıkra ile bitirelim.

Kralın biri taht odasında otururken, dışarıdan bir ses yükselmiş; Güzel elmalarım var!

Bakmış, yaşlı birisi, at arabasında elma satıyor, etrafında da müşterileri.

Kralın canı çekmiş ve baş vezirini çağırmış: Al sana beş altın, koş bana elma al.

Baş vezir, vezirlerden birisini çağırmış: Al sana dört altın, koş elma al.

Vezir saray görevlilerinden birisini çağırmış:  Al sana üç altın, koş elma al.

Saray görevlisi muhafız komutanını çağırmış: Al sana iki altın, koş elma al.

Komutan nöbetçiyi çağırmış: Al sana bir altın, koş elma al.

Nöbetçi çıkmış yaşlı ihtiyarı yakasından tutmuş:  Hey sen, ne bağırıyorsun? Burası han mı, yoksa saray mı? Defol buradan. Arabana da elmalara da el koyuyorum.

Nöbetçi, muhafız komutanına dönmüş:  İşte şef, iyi dalavere çevirdim. Bir altına yarım araba elma.

Komutan saray görevlisine dönmüş:  İşte, iki altına bir çuval elma.

Saray görevlisi vezire dönmüş:  İşte, üç altına bir torba elma.

Vezir, baş vezire dönmüş;  İşte, dört altına yarım torba elma.

Baş vezir kralın huzuruna çıkmış;  İşte kralım, emrettiğiniz gibi. Buyurun, beş elma.

Kral oturmuş taht odasında ve düşünmüş:

Beş elma beş altın olmuş.

Bir altına bir elma alınmasına rağmen ve halk elmalara hücum ediyor. Demek ki vatandaşın durumu çok iyi… 

O halde vergileri hemen artırmak lazım."

Anladınız siz bu fıkrayı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi
SON YAZILAR