Modernize Esir Olmak
İnsanların içinde yaşadıkları her zamana ve her çağa bir isim verdikleri gibi insanlar kabul etseler de etmeseler de her çağın bir hastalığı vardır.
Ya da her çağın o çağla özdeşleşmiş olan hastalıkları vardır.
Hastalık denilince hemen aklınıza çıkarttıkları salgınla milleti maddeten ve manen perişan ettikleri Covid veya kuş gribi veya deli dana hastalığı gelmesin.
Veya yirmi birinci yüzyıla geldiğimiz halde hala çaresizlikle kıvrandığımız kanser ve diğerleri de aklımıza gelmesin.
Doğrudur; Geçmişte insanoğlu çaresini bulamadığı pek çok bedensel hastalıklarının sonucunda fazla miktarda rahatsızlıklar ve eksiklikler yaşamıştır.
Yirmi birinci yüzyıldan başlayıp iletişim ve teknoloji çağına kadar pek çok isim verdiğimiz bu modern çağda sanki bedensel hastalıklar yerini psikolojik sebeplere dayalı hastalıklara bırakmış gibi oldu.
Bu anlamda iletişim ve teknolojik çağının en önde gelen hastalıkları marka ve ekran bağımlılığı olarak görmekteyiz.
Veya kısaca çağı ne kadar büyük ve önemli görüyorsak ortaya çıkardığı hastalıklar da o derecede önemli ve büyük oluyor demek de mümkündür.
İletişim çağında yaşıyor olmasına rağmen en başta ailesi, anne ve babası ile iletişimini kesenler ruhlarında ortaya çıkan boşlukları kendilerinde olmayan veya kendilerinden olmayan şeylerle doldurmaya çalışmaktadır.
Bir de bu insanlar son zamanların bir diğer arızası olan toplumda görünür olmak hastalığına yakalanmışsa olay son derece vahim sonuçlara gidebilmektedir.
Başkaları tarafından değerli görülmek yerine başkaları tarafından tanınır olmak gibi bir hastalığa duçar olanlar için küresel kapitalizmin dayattığı marka tuzağına düşmektedirler.
İçindeki açlığı ve açığı kapatmak için moda olarak bilinen giysileri giyinmek, marka olarak bilinen ürünler tüketmek, tanınmış isimlerin gittiği mekânlara gitmeyi kendisinde alışkanlık haline getirmektedir.
Hâlbuki elde etmek istediği toplumsal statü asla giydiği kıyafetin kalitesiyle, yediği yemeğin lezzetiyle veya takıp takıştırdığı aksesuarların marka olmasıyla elde edilecek bir şey değildir.
Böyle davrandığında insanın elde edeceği ilk Sonuç kendisi gibi markaya takılıp kalan bir takım insanların kısa süreli ilgilerinden veya kendisinden daha üst seviyede birini gördükleri anda terk edilmekten başka bir şey değildir.
İkinci ve daha önemli olan sonuç ise bir kesime yaklaşmak isterken onlardan çok daha fazla iyiniyetli, samimi ve sayıca da çok olan diğer insanlardan kopmuş veya koparılmış olmasıdır.
Aslında toplumun büyük bir kesiminden koparılmanın farkında bile değildir insanlar.
Üretimin endüstriyelleşmesi sonucunda var olan her şeye sahip olmaktan, hatta var olan her şeyin en büyüğüne, en fazlasına, en iyisine sahip olmak uğruna küresel kapitalizmin esiri olup çıkan bir insan olmaktadır.
İmaj elde etmek ve elde ettiklerinin hazzını zirvede yaşamak isterken veya birçok şeyi kazanmak uğruna pek çok şey kaybeden ve hayatı tüketen bir kuşak olup çıkmaktadır insan.
Empati de denilen ve kendisini başkasının yerine koyup düşünmenin yerine bencilliği, din yerine kişiden kişiye değişen vicdanı, ahlak yerine ise başkalarını aldatma, kandırma bilgisini üreten bir toplumsal bir anlayışı ikame eden bu karmaşık çağın yetiştirdiği insan tipi nihayetinde kendini bir kısır döngü içinde bulmaktadır.
Eşyaya sahip olma konusunda yaptığı yanlışlardan geri kalmayan bir diğer büyük yanlış ise ekran bağımlılığıdır.
Kendisinin özgür olduğunu zannederken günlük hayatta yaşanan tüm olumsuzlukları bir marifetmiş gibi, nerdeyse naklen yayınlayan ekranlar karşısında esir oluveren bir insan tipi ortaya çıkarmıştır medya denilen tuzak kurucular.
Bu tuzağa düşürülenler, medya tarafından boş hayaller peşinde sürüklenen hayalperest kişiler, okumaktansa seyretmeyi tercih eden ve cahil kalmayı tercih eden fertleri ve üretmek yerine tüketmeyi tercih eden taklitçi bir toplum haline dönüştürülen insanların oluşturduğu bir toplum haline getirilmiştir.
Kendi eliyle kendi ayağına taktığı esaret prangasını kırmak zor olsa da imkânsız değildir.
FARKINDA MIYIZ?
Bu millet hangi tarihin çocuğu olduğunu ancak batı taraflısı idareciler ile onların destekleri sonucunda kurulan ve batı toplumları tarafından fonlanan renkli derneklerin sultasından kurtulduğu zaman anlayacaktır.
Bu millet inancını sadece sözle ifade etmek yerine salih amele dönüştürdüğü ve kendisinin toplumda görünür olması yerine salih amellerinin toplumda görünür olmasını sağladığı zaman tüketirken tükenen bir toplum olmaktan kurtulacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.