MEDYA GÜCÜ İLE KRİZ OLUŞTURMAK
Medya bizim ülkemizde kaçıncı güç olarak bilinir diye sorulduğunda anadan atadan kalma refleksle “Tabi ki 4.güç” diyen pek çok kişi görürsünüz.
Peki, Medya dünya da kaçıncı güç olmaya adaydır şu anda?
Veya şöyle soralım: Medya 4. Güç ise internet kaçıncı güç olur?
Ya da propagandanın yazılı ve görsel medya eliyle yapılmasına ne denir?
Hatta dünyadakini da aşar bir vaziyette algı yönetimi ile propaganda yapılmasına ne ad verilir?
Bu güne kadar bütün olan bitenden bir şey anlamadıysak daha güncel bir soru ile devam edelim:
Bütün dünya da karbon ayak izi ile ilgili hesaplamalar yapılırken Bill Gates neden doğum gününü dostlarıyla Fethiye’deki plajda kutladı?
Bir taraftan Paris iklim antlaşmasına taraf olurken diğer taraftan Amerika ile Türkiye arasındaki on binlerce kilometre mesafede özel yatları ile kaç ton yakıt kullandılar ve atmosferi ne kadar kirlettiler?
Bizim memleketteki büyükbaş hayvanlar atmosferi kirletiyor da, onların süper yatları kirletmiyor mu sanki?
Bu ayrım veya algı farklılığı neden ve kimler eliyle yapılıyor bu ülkede?
Şimdi tekrar soralım: propaganda ve algı yönetimi nasıl yapılıyormuş?
Kiralık kalemli basın yayın bezirgânları ile diplomasını satmış bilim(!) insanları ile algı yönetimi yapıldığını ne zaman anlayacağız?
Sözde vahşi sulamayı ortadan kaldırma adına saçma barajlar dayatarak toprakları, suyu, gıdayı ve lojistiği ele geçirmeye çalışıyorlar.
Uygulamaya konulacak kanunların metnini bile dayatıyorlar.
Oynanan tiyatronun belki de son perdesinin adı kıtlık.
Küresel çapta yayın yapan televizyonları eliyle kıtlık senaryosu adı altında kaos ve şiddetin önünü açmaya çalışıyorlar.
Kendilerine karşı çıkmayı önlemek adına uluslararası antlaşmaları ve ulusal kanunları bile hazırladılar.
On yıllardır atmosferin ısındığı ve kutuplardaki buzların eridiği şeklinde bir algı yönetimi vardı.
BU çalışmaları meyve verecek zamana gelmiş olmalı ki bu defa medya gücüyle "sahte iklim krizi" yaratmaya çalışıyorlar.
Bu arada virüs nedeni ile uygulanan kapanmalar sebebiyle dünya ekonomisi altüst oldu ama istekleri tam olmadığı için yani virüs alarmı yeterli korkuyu uyandıramadığı için şimdi de kıtlık alarmı ile daha fazla korku salıp zengin daha zengin fakir daha fakir yaparak kaos ortamını oluşturacaklar.
Hâlbuki Hindistan’dan çevre bilim uzmanı Vijay Jayaraj, “Kutuplarda buzullar erimediğini aksine daha da güçlendiğini ve ısının 30 yıl ortalamasına göre 3,4 derece düştüğünü” açıkladı.
Sahte iklim krizi başlangıcında olduğumuz şu günlerde tekrar sorgulamak gerekirse küresel düzeyde uygulanan virüs alarmı insanlığa ne getirdi ve ne faydası oldu?
Bütün insanlık basit bir gripal enfeksiyon türevi olarak görülen virüs karşısında bir ve beraber olması gerekirken maalesef siyonist kuruluş Dünya Sağlık Örgütü tarafından deneysel tedavi yönteminin ve deneysel aşıların kobayı haline getirildik.
İnsanlar siyonist örgütün dayatması ile uygulanan tedavi rehberlerine göre “Hâlihazırda kesin tedavisi bilinmeyen ve deneysel tedavi ile sonuç alınmaya çalışılmakta“ olan bir prosedürle denek olarak tanımlanmakta ama bir türlü hasta kabul edilen kişilere denek oldukları söylenmemektedir.
Zorunlu PCR testi ve seyahat özgürlüğünün kısıtlanmasına karşı açılan davalarda yapılan savunmalar ise tam anlamı ile içler acısı.
Bizim medyada hemen hemen hiç yer almayan Hindistanlı çevre bilimleri uzmanı Vijay Jayaraj, Washington Times gazetesinde “Peş peşe gelen soğuk yılların oluşturulmaya çalışılan iklim krizi aldatmacasını ortaya çıkarıyor" başlıklı makalesinde “Antarktika kıtasında bu yıl sıcaklığın 1981-2010 ortalamasından daha düşük olduğu ve Kuzey Yarım küredeki ülkeler de son üç yılda rekor soğuktan nasibini aldı, Hindistan'da son yıllarda kışlar eskisine göre daha soğuk geçiyor, hatta 100 yıllık soğuk rekorları kırılıyor.” tespitlerini yapmıştır.
Küresel egemenlerin kuruluş ve organları küresel ısınmanın kutuplarda buzların erimesine ve dünya çapında deniz seviyesinin yükselmesine yol açacağını iddia ediyorlardı ya, bu arada Kuzey Kutbu'nda, Ağustos ortasından bu yana buzulların daha yüksek olması ve dünyanın giderek aşırı soğuk hava riskiyle karşı karşıya kalması gerçeği karşısında ne yapacaklarını şaşırmış duruma gelmişlerdir.
Avrupa başta olmak üzere bütün dünyada ısınma faturalarının yükseldiği konuşulurken iklim değişikliği kıyameti gibi uçuk kaçık bir tahmin ve aldatmacalar politikacılar ve medya eliyle iklim krizi gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.
Dünya çapında bir iklim krizi varsa nasıl oluyor da üzerinde güneş batmayan imparatorluk olarak tarif edilen İngiltere basit bir tır krizi karşısında çaresiz olarak gösterilebiliyor?
Madem dünyada gıda fiyatlarının yükseleceğinden bahsediliyor, o zaman İngiltere bir tarafa nüfusu 1,5 milyarı aşan Çin’in gıda maddelerini stoklamasının dünya çapında fiyatlarını nasıl yükselteceğini mi hesaba katamıyorlar?
Medya eliyle kriz nasıl oluşturulabiliyor, biraz olsun anlata bildik mi?
FARKINDA MISINIZ?
Dünyadaki buğday üretiminin azalmasının sebebi, Türkiye'deki gibi kuraklık değil, tersine aşırı yağışlardır.
Bunu bile insanlardan gizliyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.