KÜRESELLEŞME KİMLİKSİZLEŞMEDİR
Küreselleşme patronlar kulübünce bütün dünyayı etkileyen ve önemli değişimlere neden olan karmaşık bir süreç olarak tarif edilmektedir.
Bu süreci kurgulayan ve dayatanlar, bu sürecin aktörlüğünü yapan ülkelere göre ise küreselleşme sürecinden kaçınmak mümkün değildir, çünkü ülkelerine üst seviyede yararlar sağlamaktadır.
Adaletsiz ve eşitsiz gelişen küreselleşme sürecini daha çok anlamaya çalışmak için sürecin nasıl işlediğini yakından takip etmek, süreçten daha az zarar görmeyi sağlayacak gibi görünse de tamamen kurtulmak mümkün olmayacaktır.
Çünkü oyunu kurgulayan kimse oyunun kurallarını da belirlediği için elbette sonucu da takip edecek ve kurallardan sapmalara karşı tedbir almaya çalışacaktır.
Küresel aktörlerin algı yöntemi uygulayarak dayattıkları küresel düzenin kamuoyu üzerindeki kabullerini ve etkinliklerinin artması için algılarının yanında kendi kültürlerini de dünya üzerinde yaygınlaştırmalarının yolunu küresel medya aracılığıyla yapmış ve kültürlerini kitle iletişim araçları vasıtasıyla diğer ülkelere ve toplumlara empoze ederek kültürel bir hegemonya dönemi başlatmışlardır.
Küreselleşme dayatmasının patronları olan emperyalist saldırgan batı, çoğunlukla ABD ve batılı ülkelerin ürettiği program formatları doğrultusunda kitle iletişim yayınlarını sürdürmüşler, toplumların kültürleri üzerindeki olumsuz yansımaları ve kültürel yozlaşmaları da dünyanın tek bir kültüre doğru evirilmesi tehlikesini doğurmuştur.
Kültürel yozlaşma için televizyon yayınlarının formatları ya dış ülkelerden aynen kopya edilmekte veya ve içerikleri birbirlerine benzetilmeye çalışılarak az gelişmiş ülkelere pazarlanmaktadır.
Küreselleşme sürecinin medya aracılığıyla dayatılmasına karşı çıkan toplumların kendi kültürel değerlerine uyum sağlayamayan ve din ve dünya görüşlerine aykırı olan bu program içerikleri, yerine göre tepkiyle karşılanmakta ve toplumsal bir rahatsızlığa yol açmakta veya toplumun önemli bir kesiminin itirazlarının yükseldiğinin görülmesine rağmen aynı zamanda itiraz eden kişilerin desteklediği iktidarlarca yayınlanarak kültürel yozlaşmaya neden olmaktadır.
Kitle iletişim araçlarının küresel süreçte yaygınlaşmasının kamuoyunu daha kolay yönlendirilebilir hale getirilmiş olduğundan faydalanmak isteyen küresel aktörlerin kamuoyu üzerindeki etkinliğini de artırmak adına hükümetlerin izni ile küresel medya düzenini kurmak için küresel işbirliklerin kapısının aralamış olması kartelleşme ve tekelleşme ile kamuoyunun yanlış yönlendirilebilme tehlikesini ortaya çıkarmaktadır.
Maalesef Türkiye' de medya aracılığıyla yukarıda ifade edilen kültürel yozlaşma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır.
Yazılı ve görsel medya aracılığı ile karşı karşıya kaldığımız bu yıkıcı kültürel yozlaşmanın aşılabilmesinin tek yolunun kendi kültür değerlerimize sahip çıkmaktan geçtiğine inanıyoruz.
Bunun içinde öncelikle toplumun büyük bir kesiminin dünyaya dayatılan küresel sürecin nedenini ve sonuçlarının ne olacağını iyi izlemesi, milli kültürlerini yok edici olan dayatma kodlarını çözerek sürece karşı durabilmesi veya en azından zararlarını azaltabilmenin yollarını bulmalıdır.
Ülke insanının ve hükümetlerin küresel kültüre kapalı kalmanın ortaya çıkaracağı maddi kayıplar ile kendi kültürel değerlerine sahip çıkamamanın getireceği maddi ve manevi kayıpları kıyas ederek artı ve eksileri değerlendirmesi toplumun atacağı adımda esas olmalıdır.
Aksi durumda toplumun kültürel değerlerini esas almadan dünya bu yöne gidiyor gibi sığ bir düşünce ile mevcut çarpık kültür ve medya yapılanmasını değiştirmemesi halinde toplumsal sorumluluğu bulunan her bir kurumun kültürel yozlaşmada ciddi bir payı olacaktır.
Gelişen teknolojiye paralel olarak kitle iletişim araçlarının yaygın kullanımıyla stratejik bir öneme sahip olan medya, maalesef kendi asli görevini bırakarak siyasetin oluşumunda ve yönlendirilmesinde rol üstlenmeye başlamıştır.
Medyada ve siyasette yer alanlar arasındaki ilişkinin karmaşıklaşması ve siyasette yer alanlar ile medya da yer alanların günübirlik yer değiştirmeleri yaşanmakta, bu ilişki ortaya medya demokrasisi adlı bir yapılanma çıkarmaktadır.
Siyasetin medya eliyle, medyanın da siyaset eliyle dizayn edildiği ülkelerde sabah akşam yer ve yön değiştiren siyaset ve basın mensupları küreselleşmenin kimliksizleştirdiği ilk güruhu oluşturmaktadırlar.
FARKINDA MIYIZ?
Küreselleşmeyle birlikte bilginin öneminin artması ve bilgi teknolojilerindeki hızlı değişimlerin toplumu, kültürü, ekonomiyi ve siyaseti değiştirmeye başlaması ile küresel kapitalizm enformasyon kapitalizmine dönüşmüştür.
Bu süreçte küresel dayatmaya karşı çıkacak insanların mal ve hizmet üretiminin yanında ve daha ziyade bilgi ve enformasyon üretimi ve dağıtımıyla ilgilenmeleri gerekmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.