Kurancılık İslamı içten yıkmaktır
En sonda söylenebilecek bir sözü en başta söylemek de bir usuldür.
En başta söylenecek söz şudur: Kur’ancılık akımı bir çeşit Nübüvveti inkâr projesidir.
Çünkü bu gün geldiği nokta itibariyle Kuran’ın tek kaynak olduğunu, açık seçik olan Kuran ayetlerinden farklı bir şekilde ifade ederek ve Rasulullahın(sav)sahih Hadislerini ve temiz Sünnetini dini anlamada ve yaşamada kaynak kabul edenlerin de cahil, fasık, sapık, müşrik hatta bazen de kâfir olduklarını söyleyen Kur’ancılık mezhebi İslamı içten yıkmak amaçlı bir nübüvveti inkâr projesidir.
Açıkçası fikirlerinde ve beyanlarında Kuran’ı tek kaynak olarak ifade etseler de, özellikle yayınladıkları makalelerde ve sosyal medyadaki açıklamalarında ifade ettikleri düşüncelerinin temelinde ve tv tartışmalarında düşüncelerini ifade ederken kullandıkları argümanlar nedense hep İslama düşman olan batılı müsteşrikler ile onların doğulu uzantılarının görüşleri ve fikirleri olmaktadır.
Yine düşüncelerini ifade ederlerken yerine göre haricilerin, yerine göre mutezilenin, yerine göre şianın, yerine göre Vehhabîlerin, yerine göre selefilerin ve esasen zamanı ile yeri geldikçe de selef âlimleri tarafından tarihe gömülmüş olan şaz görüşleri dillendirmeleri bundandır.
Haricilerin kendilerini Allah’a(cc) karşı satılmışlar olarak adlandırdığı gibi Kur’ancılık mezhebi mensupları da kendilerini zaman ve mekâna göre Kuraniyyun, Ehlu’z zikir ve’l Kurra Kuran, Ehli Kuran ve Kuran talebeleri olarak adlandırmışlardır.
Her ne kadar Ehli Kuran(!) taifesi her hangi bir düşüncenin ve cemaatin veya mezhebin takipçisi olmadığını ifade ediyor olsalar da, konu ile ilgili hemen bütün yayınlarda ve kaynaklarda yer aldığı bilindiği üzere, İslam coğrafyasında kendinden önce gelip geçmiş olan tüm fikir akımlarından işine geldiği gibi faydalanma yolunu hiçbir zaman terk etmemişlerdir.
Bu düşünceyi destekleyecek şekilde ve Müslüman milletler arasından çıkan müsteşrik uzantısı birkaç isim vermek gerekirse; mesela bir Seyyid Ahmed Han, bir Fazlur Rahman, bir Gulam Ahmed Perviz, bir Abdullah Çakralevi, bir Ahmeduddin Amritsari, bir Eslem Ceracpuri, bir İnayettulah Han El-Meşriki, hatta Kur’an’dan açıkça iki ayet inkârında bulunan bir Reşad Halife bunların akıl hocaları olarak sayılabilir.
Bu düşüncedekilerin Kur’an ayetlerini yanlış anlayıp, yanlış anlatarak Rasulullahı(sav) açıkça İslamdan ve Kur’an’dan silme uygulamalarının bir örneğini açıklamak için dünkü Kuraniyyun mensupları ile bu günkü Kur’ancılık mezhebi mensuplarının Kuran ayetlerini nasıl anladıklarının ve anlattıklarının bir örneğini göstermek için Enfal Suresinin 20. Ayeti tam anlamı ile bir turnusol kâğıdı vazifesi görmektedir.
Merhum Elmalılı Hamdi Yazır’ın(rha) mealinde “Ey iman edenler, Allah'a(cc) ve Resulü'ne(sav) itaat edin. İşitip durduğunuz halde onun emirlerinden yüz çevirmeyin” şeklinde meallendirilen ayeti Kerimeyi bunların akıl hocalarından olan Çakralevi şöyle tercüme eder: “Ey iman edenler, Allah’ın(cc) hükmüne inanın, yani onun gönderdiği Kuran-ı Mecid üzere devam edin ve ondan yüz çevirmeyin
Çakralevi ’nin tercemesindeki ifadelere dikkat edilirse, ayette açık bir şekilde geçen ve Elmalı Merhumun(rha) mealinde de var olan “Resul” kavramı Çakralevi ’nin mealinde yoktur.
Tıpkı bugünkü Kur’ancılık mezhebi mensupları da fikir ataları olan Çakralevi gibi düşünmekte ve Kuran ayetinde açık bir şekilde yer alan “resûlehu” ifadesini yok sayarak, hatta neredeyse red ederek ayette geçen resul ifadesi için Hz. Muhammed(sav) ile Kuran birdir ve ayette geçen Peygamber’e(sav) itaatten kasıt Kuran’a itaattir diyebilmektedirler.
Gerçek yüzleri ortaya çıkmasın diye zaman zaman Kur’ancılık kisvesi altında batıl şia mezhebini ehl-i beyt mezhebi olarak tanıtmaya kalkışanlar da Kur’ancılık mezhebi mensuplarının söylediği inkara varan sözlerden bazılarından aşağıda yazılanları görünce nasıl bir pislikle çevrili olduklarını görürler ümidindeyiz.
Mesela Kuranda “salat” kelimesi ile ifade edilen emrin bu günkü kılındığı şekli ile namaz olmadığını ifade eden Kurancılar mezhebi dediğimiz güruhun ifadeleri, Çakralevi nin aşağıdaki ifadeleri ile birebir örtüşmektedir.
Kur’ancılara ve Çakralevi ye göre Namaz ’da Kuran ayetlerinin dışında hiç bir şey okunmamalıdır, çünkü böyle bir davranış şirk olur.
Yine Kur’ancılara ve Çakralevi ’ye göre Kuran’da olmayan bir eylemin ibadet olarak yapılması küfürdür ve bu sebeple de, içinde tevhide aykırı ifadeler olması nedeniyle ezanın bu günkü haliyle okunması da bir küfürdür.
Geçen yazımızda söylemiştik, daha ne duyacaklarınız var geride diye.
Diğer söylenenler mi?
Onlara da sıra gelecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.